Elektriğini güneşten elde etmek BİM’e hak yurttaşa yasak

BİM 'in GES’le elektriğini üretme imtiyazı, kapitalist şirketlerin ayrıcalığı olmaktan çıkartılarak, yurttaşların sosyal hakkına dönüştürülmelidir. Elektriğini güneşten elde etme hakkı, halkın, sosyal-yeşil dönüşümü de teşvik edecek mücadele talebidir.

İktidar, yandaşı olan BİM marketlerine, depolarının üzerine Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurma ruhsatı vermeye devam ediyor. (Hürriyet, 07.07.2023). Oysa aynı hakkı apartman çatısına GES kurmak isteyecek yurttaşlara yasaklıyor. BİM, depolarında kullandığı elektriği böylece doğrudan kendisi üreterek elektrik faturası ödemekten kurtuluyor. Oysa yurttaşlar için elektrik ödemek kaçınılamaz bir zorunluluk! Yoksa yandaş enerji şirketleri nereden para kazanacak?

Haberin detayına baktığımızda; BİM’in 4 yeni deposunun daha çatısı güneş enerjisi panelleriyle (tam olarak 116 panel sığmış çatıya) doldurulmuş. Sincan, Lüleburgaz, Balıkesir ve Kastamonu’daki depolara kurulacak GES’ler 1975 hanenin yıllık elektrik tüketimine denk üretim yapacak; bu sayede yıllık karbon salınımı 1125 ton daha az olacak; yıllık 73.240 adet ağaç kesilmemiş olacak! Haberde belirtilmiyor ama elektrik faturası ödemekten kurtarılan BİM AŞ. kârına kâr katacak. Toplam GES sayısı 14’ü bulan BİM, bu sayede hem depolarının enerji tüketimini karşılıyor hem de iletim hattı çekerek, bu elektrikten mağazalarını faydalandırıyor.

Eğer depo gibi son derece yoğun enerji tüketen bir işletmenin tüm elektrik ihtiyacı, çatısına konulan güneş enerjisi santrali ile karşılanabiliyorsa, demek ki, her bir apartmanın da elektrik ihtiyacı, kendi çatısına kuracağı GES ile karşılanabilir. BİM’in 14 deposuna kurduğu GES’ler 7175** hanenin elektrik ihtiyacına denk üretim yapabiliyorsa, bunun anlamı, hane elektriğinin apartman çatısına kurulacak bir GES ile karşılanmasının teknik bakımdan mümkün olduğudur. Ancak, kapitalizm ve AKP iktidarının piyasacı anlayışı bunun önünce engeldir.

HER APARTMANA BİR GES

İşte size sosyal-yeşil dönüşümün bir anahtarı! Kamu desteğiyle her apartman kendi elektriğini güneşten elde edebilir hale getirildiğinde, hem yurttaşlar elektrik faturası ödemekten kurtulur, hem pek çok ağaç kesilmekten kurtulur, hem yüzbinlerce ton karbon emisyonu engellenmiş olur, hem de özel şirketlere ait “güneş paneli tarlalarının” tarım arazilerini işgal etmesi engellenir. Elektrik elde etmek için yakılan doğalgazdan büyük oranda tasarruf sağlanır. Bu yöntemle yurttaşlar ekonomik krize karşı korunmuş, elektrik bir sosyal hak haline getirilmiş olur. Ormanlar ağaç kesiminden, atmosfer karbon salınımından, tarım arazileri güneş paneli istilasından korunur.

Oysa kapitalizm ve AKP iktidarı altında enerji üretimi, nakli ve dağıtımı özel sektörün kâr getiren bir faaliyetidir. Eğer her çatıya bir GES ile elektrik yurttaşların sosyal bir hakkı haline getirilirse, o zaman özel elektrik şirketleri nereden para kazanacaklar? Dahası, YEKDEM programı altında, dövize endeksli hazine garantileriyle üretim yapan güneş-rüzgar-su enerjisi şirketleri nasıl para kazanacaklar? Bu yüzden AKP iktidarı, yurttaşların kendi çatısında elektrik üretmesini desteklemek yerine, tersine bunu yasaklamaktadır.

İnsan yaşamı için temel önemdeki pek çok işlevin elektriğe bağlı olduğu 21. Yüzyılda, elektrik, hane halkı için temel bir insan hakkı sayılmalı ve bedelsiz sağlanmalıdır. Sadece elektrik kesme işkencesi değil, elektrik faturaları da tarihe karışmalıdır. AKP iktidarının BİM AŞ’ye sağladığı, elektrik faturasından kurtularak GES’le kendi elektriğini üretme imtiyazı, özel kapitalist şirketlerin ayrıcalığı olmaktan çıkartılarak, tüm yurttaşların sosyal hakkına dönüştürülmelidir. Kendi elektriğini güneşten elde etme hakkı, emekçi yoksul halkın, sosyal-yeşil dönüşümü de teşvik edecek bir mücadele talebidir. Her apartmanda yurttaşlar birleşerek, BİM’e sağlanan bu imtiyazı bir hak olarak talep edebilirler. Milyonların bu talebi yükseltmesi halinde yasaklar bir biçimde aşılacaktır.

*Örneğin Isparta OSB içindeki BİM deposundaki GES, deponun yanı sıra bölgedeki 20 mağazanın da elektriğini sağlıyor. (Hürriyet 18/01/23)

**Hürriyet’in iki haberinde yer alan rakamları toplayarak bu sayıya ulaştım.


Alp Altınörs: Çevirmen, yazar, siyasal iktisatçı, düşünce işçisi. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinden çeviriler yapmakta ve bu dillerde araştırmalar yürütmektedir. "İmkânsız Sermaye- 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır. Uluslararası siyasal iktisat, uluslararası ilişkiler, filoloji ve tarih disiplinlerinde; SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi, sosyalizmin sorunları ve 19. Yüzyıl Rus edebiyatı üzerine pek çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. TED Ankara Koleji Lisesi'ni ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. 2008 yılında İstanbul'da kurulan Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi'nin koordinatörlüğünü yürütmüş siyasal iktisat dersleri vermiştir. 2014-2016 yıllarında HDP Merkez Yürütme Kurulu'nda yer almıştır


Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi