Sovyet evleri mi güzel, TOKİ mi?

20 yıl borçlanıp, ‘Kira öder gibi’ ödeyerek bir ev alabilirsiniz ve öldüğünüzde söylendiği gibiyse sorgu günü, bu dünyada ne yaptın diye sorarlarsa, ‘Eh ne yapayım, ev aldım onu ödedim’ dersiniz. ‘kira öder gibi’…

Moskova’da bir işçi evinde misafir kalıyordum. Kocaman bir odaydı. Kalın ve manasız kollukları olan iki koltuk bile odayı küçültemiyordu ve nedense kocaman saçma başlıkları da vardı halbuki. Oyulmuş tahta ağlayarak bakar gibiydi, sultanların aptal koltuklarını andırıyordu ya da başkan işte, dönemine göre ne veriyorlarsa isim olarak. İçerde mutfakta oturuyorduk daha çok, evin sahibi arkadaşımla orada votka içiyorduk, büyük sayılmazdı mutfak, buzdolabı kapısını açabilmek için ayağa kalkmak gerekiyordu, votka çıkarmak için dolaptan. Fena bir ritüel sayılmazdı, votkaya bir saygı töreni gibi oluyordu, adeta reverans yapıp, eğilip, yeni şişeyi çıkarmak ve bazen emekli bir KGB generali katılıyordu bize, Stalin’den bahsediyordu mesela ve daha hızlı içiliyordu o sırada votka….

Brezilya’da, Campinas’da bir gecekonduda, devrimci bir Hip Hop grubuyla konuşuyordum. 32 kişi vardık odada ve son şarkıları, buraya yaptıkları tuvaleti nasıl inşa ettikleri üzerineydi. ‘Biz müzik işçileriyiz’ diyorlardı. ‘Bize marjinal bir grup diyorlar, çünkü gecekondularda yaşıyorlar, gecekondularda müzik yapıyorlar. Evet biz gecekonduda yaşıyoruz, marjinaliz! Siz marjinal bir mahallenin içinden geçtiniz biraz önce buraya gelirken. Sao Poula’nın üçte ikisi marjinal! Dünyanın dörtte üçü marjinal! Çünkü gecekondularda yaşıyorlar.’

Biraz ilerde, marjinal olmayan dikey çöller, gökdelenler vardı, gecekonduların sırtında parazit…

İspanya’da ‘Komün belediye’ Marineleda’nın, ‘Kendi Evini Kendin Yap’ evlerini geziyorduk, komün belediyenin belgeselini yaparken. Ayda 15 euro veriyordun, evin yapılmasına katılıyordun. Toplam belli bir çalışma saatin vardı. Onu tamamlayınca, bahçe içinde 125 metrekare dubleks bir evin oluyordu. Ayda 15 euro ödemeye devam ediyordun.

22107993-597d-4db9-acbf-cc8c672b7cea.jpg
Komün belediye Marineleda’nın, ‘Kendi Evini Kendin Yap’ projesi sonrası ortaya çıkan evler

‘Hadi canım’ demeyin böyleydi.

Ya da bankalara borçlanıp, eğer sizi beğenip, yeterince sadık bulurlarsa, 20 yıl borçlanıp, ‘Kira öder gibi’ ödeyerek bir ev alabilirsiniz ve öldüğünüzde söylendiği gibiyse sorgu günü, bu dünyada ne yaptın diye sorarlarsa, ‘Eh ne yapayım, ev aldım onu ödedim’ dersiniz. ‘kira öder gibi’…

Bukovski anlatıyordu; ‘Benim babamın müthiş bir planı vardı. Bütün hayatın boyunca çalışıp, bir ev alıp çocuğuna bırakıyordun. O da bütün ömrü boyunca çalışıp, kendi çocuğuna iki ev bırakıyordu….’


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi