Çekirgeler neden sıçrar…

Çekirgenin doğasında var sıçramak, kafasına vurmadığınızda sıçrar durur; Bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar, başına vurmazsanız hep sıçrar, benden söylemesi….

Eric Maro Remoque’ın kitabıydı, ‘İnsanları Seveceksin’, en az 40 yıl olmuştur okuduğum ya da daha fazla. İnsanlar markete giriyor, bir şey alıp, koşarak kasaya gidiyorlardı. Çünkü ekmeği tezgahtan alıp, kasaya varana kadar, ekmek bir milyon marktan, iki milyon marka çıkıyordu mesela. Marketlerde büyük hoparlörlerle sürekli değişen fiyatlar okunuyordu

Ve bunu yapan iktidar yıkıldı mı hayır, Faşizm geldi iktidara, Almanya’da…

Eskiden panellerde konuşurken bir yerlerde, üniversitelerde, bir dernek binasında küçük ya da koca bir meydan, çok insan ve güneş tepemizde sarı sıcak, ‘çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar, dört sıçrar, beş ve altı sıçrar' diyordum ve bu ahenkli tırmanışı birden kesip, masaya vuruyordum elimi, seviyordum şaşırtmayı dinleyenleri, ‘Eğer kafasına vurmazsanız çekirgenin; hep sıçrar!’

Sevgili makul okul, boşuna beklemeyin, artan KDV oranı, komik bir şekilde çift kez alınacak vergiler ve zaten alışık olduğumuz alkol ve sigara zamları, hiçbir değişiklik yaratmaz kimsede. İster sevin ya da sevmeyin, örgütlenmek ve eylem ile oluyor her şey. Sizin küçümsediğiniz, eski duvar yazıları, yapılmak üzere olan bir inşaattan kamulaştırılmış emin-cod, borca harca alınmış fırça ve her zaman suya batırılmaya unutulan, müsait duvarlar sizin pijama ile -ki simgesel olarak cezaevi elbiselerine benzeyen sadece soldan sağa çizgili pijama,- ile attığınız tweet ve benzerlerinden çok daha etkilidir.

‘Eylem’ denilen şeyin bir oluş olduğunu hatırlatmak istedim sadece. Yoksa boyu sınırlı ve sorumlu karakter kelimeleri ile istediğiniz kadar mahir cümleler kurun, Mahir güler buna…

MST- Topraksız İşçi Hareketi ile 2000 kişi, 275 kilometre yürüyorduk. Öne gelsene dediler bana, geldim bir AVM’ye daldık, 2000 kişi. Bizi takip eden, polisler ve etmeyen polisler, bolca telsiz sesleri, telaşlı polis amirleri, omuz başlarına bizimle yürüdüğü için, kuş sıçmış olanlar dahil, rütbelerine göre ahlı vahlı üstleri ve altlarıyla konuşuyorlardı. 2000 Topraksız işçinin muhtemelen 1890 Machetası vardı, yani eni geniş, ağzı keskin bıçağı, AVM’ye girince ellerinde taşırken, bir keyifli gülümseme de yerleşti dudaklarına ve sonra biri ortaya fırlayıp, ‘ Bu AVM’lere hep zenginler mi girecek ? biz yoksul olanlar da burada ne var diye bakmaya geldik’ diyordu, gülüyordu…

Ertesi gün bütün Brezilya gazeteleri, ‘Mst shoping yaptı’ diye yazdı…

Çekirgenin doğasında var sıçramak, kafasına vurmadığınızda sıçrar durur; Bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar, başına vurmazsanız hep sıçrar, benden söylemesi….


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi