Sanat hayatına nasıl başladınız?

Ve bu soruyu sormuştum ona, ‘Soygun hayatınıza nasıl başladınız?’ diye. En az üç yaşında piyona çalmak kadar olağanüstü bir hikayeydi bu ama komşular her zaman şikâyet ediyordu…

Daha çok sanatçılara, müzisyenlere, ressamlara filan sorulur; “Sanat hayatınıza nasıl başladınız?”, “Piyano çalmaya nasıl başladınız?”, filan diye. Genellikle enteresan cevaplar alınır; ‘üç yaşında’ der mesela sanatçı. Her şeyi kafamda görüntüye çevirme hastalığım olduğu için hemen bunu düşünürüm. Piyanonun yanında bir sandalyeye tırmanan yetenek, ne kadar olabilir ki boyu 90-95 cm, hadi hadi 1 metre olsun, basacak bir yer de yok ama piyano başında genellikle var olan sandalyede bildiğim, bir türlü tırmanabilir gibi gelmez bana. O sırada anne ya da baba işte devreye girer, diye tahmin ederim, koltuklarının altından onu şöyle bir kaldırıp, sandalye üstüne yerleştirirken, parmaklarını aşağı yukarı oynatıyordur herhalde yetenek ve sonra çalmaya başlar. Hayır, inanmadığımı zannetmeyin, tam aksine, acaba doğru görsele çevirebiliyor muyum diye merakım ve sonra çalmaya başlar ‘Piano piano bacaksız’.

Olağanüstüdür bu ve eğer komşular da şikâyet etmiyorsa inanılmazdır.

Ben de çok severim bu ‘Sanat hayatınıza nasıl başladınız?’ gibi soruları ama sadece birkaç sanat dalıyla sınırlı kılmayıp, daha geniş tutarım yelpazeyi. Mesela hayatımda gördüğüm, en iyi soygunculardan biri olan arkadaşıma aynı soruyu sormuştum. Uzun bir tanışıklığımız vardı. İlk olarak Gayrettepe’de bir hücrede tanışmıştık. Onun bir ayağı kırıktı. Ben de bir gün önce, işkenceye çıkarttıkları tanımadığım birisine ayakkabılarımı vermiş olduğum için, ayaklarıma paçavralar sarmıştım. Ayaklarımızı duvara yaslayıp, bizi almaya gelecek ayak seslerini dinliyorduk.

Yıllar sonra sordum ama bu soruyu; Nasıl başlamıştı soygun yapmaya? Bunu sorduğumda önemli bir soygun kariyerine sahipti. İlk cezaevinden çıktıktan sonra kişisel olarak devam etmişti meslek hayatına. Kriminoloji kitaplarında örnek olarak anlatılan önemli soygunların failiydi. Belli prensiplere sahipti, her seferinde başkalarıyla yapıyordu soygunları mesela. Doğaçlama yeteneği de çok gelişmişti. Bu yüzden, tahmin edilemez soygunları yapabiliyordu.

Bu sorunun diğer muhatapları gibiydi bence, yaratıcı ve şaşırtıcı…

Ve bu soruyu sormuştum ona, ‘Soygun hayatınıza nasıl başladınız?’ diye; Bir fabrika, işçilerine maaşlarını ödemiyordu. Fabrikayı basmışlardı. Muhasebe odasına girip kasayı açtırmışlardı. Kasa doluydu. İşçilere maaşlarını dağıttırdılar ama hâlâ para vardı kasada. O geri kalanı da aldılar ve soygun hayatlarına başladılar.

En az üç yaşında piyona çalmak kadar olağanüstü bir hikayeydi bu ama komşular her zaman şikâyet ediyordu…


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi