Kitlesel yıkıcı devrimci eylem

Sistem dediğimiz şey, koca bir ideolojiden başka nedir ki aslında ve bu ideolojiyi parçalayamıyorsak, paçasından da mı sökemiyoruz? Ne kadar olursa. Yoksa boşuna beklemeyin, bu kasabayı kurtaracak kovboy hiç bir zaman gelmeyecek.

Sokaklarda toz topraktan çok umutsuzluk var. Kovboy filmlerindeki ıssız kasabalar gibi şehirler, birbirlerine dolanmış, boyunlarından birbirine tutunmuş umutsuzluklar uçuşuyor sokaklarda. Her şey bir yana egemenlerin kibirli keyifleri insanın canını sıkıyor. Sallanan bar kapısı gibi bizi seyrediyorlar, gıcırdamaları da cabası.

Her köşede, hareketsizlikten sıkılmış, bacak bacak üstüne atmış umutsuzluk, örümcek ağlarının biraz altına çöreklenmiş. Kimi görsem, daha doğrusu kim beni görse, hangi ülkeye, nasıl gidebileceğini soruyor. Başımızın üstünde, umutsuz umutsuz esen kavak yelleri, sınırlardan, oturum izinlerinden ve bir başka egemenin ziyadesiyle müsaadesine nasıl mahzar olunabiliri konuşuyoruz.

Kitlesel yıkıcı bir devrimci eyleme ihtiyaç var. Yok, silahlı bir eylemden söz etmiyorum. Her silahlı eylem devrimci olmayacağı gibi, yıkıcı da değil. Ortalarda başıboş dolaşan, birbirine tutunarak birbirini besleyen umutsuzluk topaklarını yok edecek bir şey lazım. Şöyle havanın bu leş yılgınlığını, en azından bizden biraz uzağa savuracak bir şey. Yoksa ‘hava kendinden dönmüyor ve işçiden işçiden esmiyor yel.’

İspanyolca; ‘Compañero-Compañera’’ sözünü duymuşsunuzdur. ‘Yoldaş- arkadaş’ anlamına gelir. Kökeni ise ‘Ekmeklerini paylaşan’ anlamında. Yoldaşlık-arkadaşlık’ı bu kadar kısa ve güzel anlatan başka bir şey oldukça zor. Herkesin sadece kendi bacağından asıldığı değil, herkesin bir başkasını altına alarak, ezerek, üstüne basarak yaşamasını öğrettikleri, gösterdikleri, tek çıkar yol olarak gösterdikleri bir sistemde, ekmeğimizi paylaşmak- yoldaşlık ilişkileri inşa etmek, kitlesel yıkıcı devrimci bir eylem değil mi?

Sistem dediğimiz şey, koca bir ideolojiden başka nedir ki aslında ve bu ideolojiyi parçalayamıyorsak, paçasından da mı sökemiyoruz? Ne kadar olursa.
Ve bunu yapmazsak, nasıl kurtulacağız bu kokmuş karanlıktan?
Yoksa boşuna beklemeyin, bu kasabayı kurtaracak kovboy hiç bir zaman gelmeyecek…


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi