Alternatif bir kent olabilir mi?

Neoliberal kentin bütün kodları ve yıkımları karşısında, sürdürülebilir ve ekolojik bir habitat, iktidarın, güç ve temerküzün karşıtı, eşitliğin, doğanın ve özerkliğin simgesi olarak kadın olmalıdır. Kentin ekolojisi, kentin feminizasyonuna bağlıdır.

Yukardakiler, yerel seçimlerden önce, yine ittifaklar, aslında iyi insan, kötünün iyisi, kötünün daha kötüsü, eh mecburen, tartışmalarına henüz girmeden, kent üzerine…

Neoliberal kent politikalarının yarattığı, kentsel yoksulluk, sosyal ve mekânsal ayrışma, kentsel büyüme, barınma hakkının gaspı gibi sonuçların artık görmezden gelinemeyecek bir seviyeye ulaşması diğer bir deyişle kentin yaşanılamaz kılınması ile birlikte alternatif kentsel senaryolar konuşulmaya başlandı.

Kapitalist ekonomi-politiğin, her türlü endüstriyel üretimin dünyanın yüz yüze getirdiği doğal yıkım, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın oluşumunda neoliberal kentleşme de bu hadiselerin bir diğer müsebbibi olarak yerini aldı. Bu durum, bizim kullanmaktan çekinmediğimiz ama aynı zamanda içeriğine itiraz ederek ve tanımını değiştirerek kullanmaya devam ettiğimiz sürdürülebilirlik kavramının doğmasına da ön ayak oldu. ‘Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını göz ardı etmeden kalkınmayı sürdürülebilir kılma’ temelinde tanımlanmış ve sonrasında sürdürülebilir kalkınma, ekolojik, toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirlik gibi alt başlıklara ayrılan sürdürülebilirlik kavramı oldukça tartışmaya açıktır.

Gelecek nesillerin ihtiyacının ne olduğunun tanımlanmayışını ve bunun tartışmalı oluşunu bir yana koyalım, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir ekonomi kavramların içeriği, kapitalist kodlardan arındırılmamış aksine kapitalist ekonomiye ait olan her şeyin uzun bir zaman devamlılığını sağlamak üzere donatılmıştır. Artı-değer üretimi uğruna doğayı talan etmiş bir ekonomik düzenin ekolojik olabileceğini düşünmek ne yazık ki naif gönüllerin bir avuntusu olabilir ancak.

Sürdürülebilirlik kavramı özellikle kent hakkı ile birlikte düşünülmelidir. Neoliberal kent inşası ve ona tabi olarak doğanın yıkımı, son yirmi yılın temel ekonomi politiğini oluşturuyorken, kent hakkı, her alanda sürdürülebilir bir yaşam alanına, sürdürülebilir habitata doğru talep edilmelidir. Sürdürülebilir bir habitat, neoliberal kent dinamiklerini taşımayan, kendine yeterli birimlerden oluşan çevresel uyumun gözetildiği, insanın bir üst tür ve doğa üzerindeki hükümran tavrının sona erdiği bir yaşam ve mekan formudur.

Neoliberal kent, mekânsal ve düşünsel varlığını, iktidar sembolleri ve güç ilişkileri ile ayakta tutarken kenti eril kılar. Neoliberal kentin bütün kodları ve yıkımları karşısında, sürdürülebilir ve ekolojik bir habitat, iktidarın, güç ve temerküzün karşıtı, eşitliğin, doğanın ve özerkliğin simgesi olarak kadın olmalıdır. Kentin ekolojisi, kentin feminizasyonuna bağlıdır. Toprağın demokratikleşmesi, toplumsallaşması ve kadınsallaşması ekolojik bir demokrasi inşasının mekânsal olan temel koşuludur.


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi