İstanbul en azından kırk milyon turist hedeflemeli

İstanbul’a senede kırk milyon turist demek yaklaşık kırk milyar dolara yakın gelir demek, bunun ne kadar önemli bir büyüklük olduğunu herkes görüyor. Ancak, bu büyük dönüşümün gerçekleşmesi için yönetimde de önemli bir zihniyet dönüşümü gerekiyor,

Bu yazı yayınlandıktan üç gün sonra 2024 mahalli idareler seçimleri var ve bu nedenden seçime doğru yazılarımı İstanbul konusuna ayırıyorum ama bugün (27 Mart 2024, Çarşamba) Resmî Gazetede Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin KKM (Kur korumalı mevduat) başvurusu üzerine aldığı karar yayınlandı, kanımca AYM tarihine geçecek kadar kötü bir karar ama kararın kendisi kadar CHP başvurusu da kötü, bu konuya İnşallah önümüzdeki hafta gireceğim

Anayasanın 73. Maddesi verginin kamu giderlerini karşılamak için olduğunu yazıyor, iyi bir ifade değil, kanımca doğru anayasal ifade verginin kamu hizmet giderlerini karşılamak için olması gereğidir, KKM de ASLA bir kamu hizmet gideri değildir, Anayasa Mahkemesi’nin bu ifadeyi doğru yorumlaması gerekiyordu, olmadı, neden olamadığına ilişkin görüşlerimi yazacağım.

xxx

Bir İstanbullu olarak 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimlerine giderken İstanbul seçimlerine ilişkin tartışmalardan çok da memnun olmadığımı belirterek yazıya başlamak istiyorum.

Son baktığım istatistiklerde İstanbul’a 2023 senesinin ilk on bir (11) ayında 16 milyonu biraz aşan turist geldiği belirtiliyordu, iyimser bir tahminle senede yirmi (20) milyon olduğunu varsayalım ama kanımca bu sayı İstanbul için kabul edilemeyecek kadar düşük bir sayı, İstanbul senede en azından kırk (40) milyon turisti hedeflemeli, bugünkü gerçekleşme ve bu hedefe yönelik de yeni bir yapılanmaya gitmeli, bu yeni yapılanmada da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne önemli bir görev düşüyor; bu süreçte Ankara’ya da büyük görevler düşüyor ama Erdoğan Ankara’sından Pazar günkü seçimleri şayet İmamoğlu kazanırsa İstanbul için bir şeyler beklemek ne kadar gerçekçi, takdirlerinize bırakırım.

ÖNCE ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ GEREKİYOR

İstanbul’a kırk milyon turist hedefi hiç de “uçuk” bir hedef değil, bu hedefe ulaşmak için şehrin istihdam yapısını değiştirmek, yaklaşık tamamen hizmet sektörü endeksli bir istihdam yapısına kavuşturmak, “Bakırcılar Çarşısı” gibi tarihi zanaat unsurları dışında tüm imalat sanayiini kent büyükşehir sınırları dışına taşımak, oluşacak istihdam kaybını da iyi planlanmış bir hizmet sektörü ile gidermek, Haliç bölgesi gibi bir tarihi hazineyi her türlü imalat sanayi unsurlarından hemen, evet hemen temizlemek gerekiyor.

İstanbul’a senede kırk milyon turist demek yaklaşık kırk milyar dolara yakın gelir demek, bunun ne kadar önemli bir büyüklük olduğunu herkes görüyor.

Kırk milyon turist demek otelcilik, lokantacılık gibi hizmetlerin gelişmesi demek ve bu tür hizmet birimlerinin istihdama da katkısı çok büyük olacaktır.

Ancak, bu büyük dönüşümün gerçekleşmesi için yönetimde de önemli bir zihniyet dönüşümü gerekiyor, bu zihniyet dönüşümünün en önemli halkası ise hiç kuşkusuz bu topraklarda, İstanbul’da tüm tarihin bizim 1453 ile başlatmamak, 1453’ü bu muhteşem zenginliğin bir giriş kapısı olarak algılamak.

Bu turizm konusunda uluslararası mukayeselerde sıkıntılar var, son senelerde Türkiye’de özellikle para politikalarında yapılan inanılmaz hatalar sonucunda 1989 tarihli, 32 sayılı karara dayanan liranın konvertibilitesinin sıkıntıya düşmesi yatıyor.

Fransa istatistikleri yerli turist, Alman, İspanyol, Hollandalı, Amerikan turist arasında yani avro ya da dolar, sterling harcayan turistler arasında bir ayırım yapmıyor, oysa bizde konvertibilitenin kağıt üzerinde olmasa bile gerçekte bitmiş olması mukayeseleri zorlaştırıyor, bunu da belirtmek gerekiyor.

Salı günkü yazımda üzerinde durduğum İstanbul içi ulaşımı denize yönlendirmek hedefini öne çıkarırken biraz da bu iddialı gibi gözüken ama doğru politikalarla kolayca ulaşılabilecek turist sayısını düşünmüş idim, hatırlatmak isterim.

Paris’ten, Berlin’den gelecek turisti İstanbul’da bir noktadan bir noktaya götürürken metroya sokmanın anlamsızlığı muhtemelen ortada, çok yaygınlaşmış ve etkin bir deniz ulaşımının ise büyük hedeflere katkısı aşikar.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi