Afyon’da ilginç bir şey olmadı aslında

Burcu Köksal’ın bu densiz, hukuk devleti kavramıyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan çirkin ifadesi CHP seçmenin de en iyimser ihtimalle yarısının kulağını tırmalamıyor ise, Afyon’da yaşananlar neden bir vaka-ı adiye olarak değerlendirilmesin ki?

Afyon’da, CHP’nin seçim koordinasyon bürosunun açılışında CHP’nin Afyon Belediyesi başkan adayı Burcu Köksal “Ben seçilirsem Belediyenin kapıları DEM Partililer haricinde herkese sonuna kadar açık olacaktır” gibi buram buram ayrımcılık kokan, aslında ırkçılık dememek için bu kelimeyi tercih ediyorum, bir açıklama yaptı ve bu ifade sonrası her yeri toz duman kapladı.

CHP İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu çok sert bir yanıt verdi.

CHP genel başkanı Özgür Özel işi biraz daha yumuşatmaya çalıştı, dil sürçmesi falan dedi ama Afyon CHP adayı Burcu Köksal bu açıklamalardan sonra aynı videoyu bir kez daha sosyal medyaya koydu ve “ben pozisyonumu koruyorum” demek istedi.

Peki ne oldu aslında Afyon’da?

Kanımca hiçbir şey olmadı aslında.

Bolu Belediyesi Başkanı Tanju Özcan, Kılıçdaroğlu döneminde mülteci ya da sığınmacılarla ilgili kullandığı ifadeler ve Belediye Başkanı olarak tasarrufları nedeniyle CHP’den ihraç edilmiş idi ve değişim sloganı ile CHP’de yönetimi değiştiren yeni ekip göreve gelir gelmez bir tür af çıkardı, baba evine dönüş çağrısı yaptı ve bu çağrı nedeniyle Tanju Özcan yeniden partisi CHP’ye döndü ve mahalli idareler seçimlerinde de Bolu’dan yine aday gösterildi.

Peki bu af ve aday gösterme işlemlerinin sorumluları nasıl oluyor da Afyon Belediye başkan adayı Burcu Köksal’ı kınayabiliyorlar?

Anlıyorum, daha doğrusu tahmin ediyorum, Burcu Köksal’ın bu densiz, hukuk dışı, hukuk devleti kavramıyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan bu çirkin ifadesinin güçlü bir biçimde kınanması biraz da seçim konjonktüründen kaynaklanıyor galiba. Burcu Köksal bu ifadeyi 31 Mart sonrası bir nedenden kullanmış olsa muhtemelen kimsenin haberi bile olmayabilir idi diye düşünüyorum.

Epey bir süredir Türkiye’de, İstanbul’da değilim ama CHP’li profilini sanki biraz tanıyorum ve benim kanım Burcu Köksal’ın bu hukuk dışı ifadesinin CHP seçmeninin en iyi ihtimalle yarısına hiç de çok antipatik gelmediğidir.

Burcu Köksal’ın kullandığı bu malum cümle asla kabul edilebilir bir cümle olmamalı idi kendine sosyal demokrat diyen bir siyasal parti için ve Afyon’da belediye başkanlığı yarışından çekilmek pahasına da olsa Burcu Köksal’a hemen parti disiplin kuralları uygulanıp parti ile ilişkisi kesilmeli idi.

Yine kanımca, bir ilkeli duruşu oyun, seçimlerin önüne çıkaran tavır ve anlayıştan CHP olsa olsa kârlı çıkardı.

Geçtiğimiz hafta Avukat Figen Çalıkuşu bu konuya da değinen bir video (Kitabın ortasından: Afyon-Bolu arasında yüksek gerilim hattı) yayınladı, muhteşem bir değerlendirme yaptı, CHP parti programına referans verdi, parti programlarının her parti için anayasal değerde olduğunu belirtti ve CHP’yi kendi programına sadık kalmaya davet etti.

Çalıkuşu CHP’nin yürürlükteki parti programından alıntılar yaparak CHP’nin Afyon belediye başkan adayı Burcu Köksal’ın kullandığı ifadelerin hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına hem de CHP parti programına tamamen aykırı olduğunu gösterdi, Çalıkuşu’nun bu videosunu izlemenizi hararetle tavsiye ederim.

Gelelim yine CHP’ye ve Özgür Özel’e.

Türkiye’de son on senede devletin bizzat kendisinin yani devleti oluşturan üç erkin, yasama, yargı ve yürütmenin anayasa ihlalleri tavan yaptı.

En son Hatay milletvekili Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hapiste olmasını, görevine başlayamama garabetini, hukuksuzluğunu yaşadık.

Bu süreçte de CHP genel başkanı Özgür Özel bu vahim anayasa ihlali konusunda çok radikal ifadeler kullandı, Ankara Tandoğan’da çok geniş kapsamlı bir anayasaya saygı mitingi örgütleyeceğini söyledi ama sonra ne oldu ise, hangi rufailer işe karıştı ise, bu miting gerçekleşemedi, bir kanalda Özgür Özel’in bu miting iptalini Kuzey Irak’taki şehitlerle ve seçim koşulları ile açıkladığını duydum, hiç katılmıyorum bu gerekçelere çünkü Kuzey Irak’ta yaşamlarını yitiren gençlerimizin de ölümünün nihai nedeni yine hukuksuzluk. Bu gençleri kaybetmemiz sonucu Anayasaya saygı mitinginin gerekçesininin daha da güçlendirdiğini düşünüyorum.

Neden mi?

Bu askerlerimiz aynı noktada belirli bir aralıkla baskın yediler, peki bu süreçte gerekli önlemleri almayan komuta kademesi hakkında nasıl bir idari ya da adli soruşturma süreci başlatıldı, bilen var mı, eğer bilen yoksa, bu durum ile Can Atalay anayasa ihlali özünde aynı hukuk ihlalleri bütünü anlamına gelmiyor mu yani?

Anayasaya saygı mitinginin iptalini seçimlerle gerekçelendirmek kanımca daha da tuhaf, Anayasanın uygulanmadığı, olmadığı bir ortamda mahalli idare seçimler ne işe yarayacak ki?

Yazıyı şöyle noktalayayım, kendi partisinin faaliyetleri için partinin anayasal değerdeki (Çalıkuşu, video) programını göz ardı edebilenler ülke anayasasının dönem dönem ihlaline neden ve nasıl isyan etsinler ki?

CHP seçmenin de en iyimser ihtimalle yarısının kulağını tırmalamıyor ise Burcu Köksal’ın bu hukuk dışı sözleri, Afyon’da yaşananlar neden bir vaka-ı adiye olarak değerlendirilmesin ki?


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi