Seyfettin Gürsel: 2018’den beri çok düşük büyüme patikasındayız, işsizlik artacak

Seyfettin Gürsel: 2018’den beri çok düşük büyüme patikasındayız, işsizlik artacak
Bahçeşehir Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkez (BETAM) Direktörü Prof. Seyfettin Gürsel, TÜİK’in işsizlik verilerini +GerçekTv’de, Bilgehan Uçak’a yorumladı.

TÜİK işsizlik verilerini 3 aylık veriler olarak açıklıyorken geçen sene aylık olarak da açıklamaya karar vermişti. Aylık verilerin metodolojik açıdan ne kadar sahih olduğu birçok uzman tarafından tartışılmıştı. Rakamlara yansıyan büyük oynaklıkların ölçümden kaynaklanan hata olduğu söylenmişti.

TÜİK’in 3 aylık işsizlik verilerini açıklamasını Türkiye’de işgücü piyasasını en iyi bilen isimlerin başında gelen Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi ve Bahçeşehir Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkez (BETAM) Direktörü Prof. Seyfettin Gürsel ile, +GerçekTv’de "Gündemin Gerçeklerinde" konuştuk.

Açıklanan 3 aylık verilerini nasıl yorumluyorsunuz?

Bir sürpriz yok. İşgücü verileri normal seyrediyor. İşgücünde artış var fakat aynı zamanda "iş"in kendisi, iş arzı da artıyor. Dolayısıyla yakın bir seyir izliyorlar. Son üç aydır işsizlik 11’lerde takılı kaldı. Temmuz 2020’de, yani salgının en çok hissedildiği günlerde işsizlik çok yükselmişti. Ardından düşmeye başladı. Çünkü açılmalar başladı ve hizmet sektörü canlandı. Zaten sanayi, ihracat sayesinde çok etkilenmemişti. Çabuk toparlandı.

Tabii unutmayalım, bunlar dördüncü çeyrek ayları. Martın başında açıklanacak büyüme rakamları. Yüzde 5 bekleniyor. O büyüme de istihdam yaratır. Ne kadar yaratır? 3 ayda 600 bin kadar. Ama iş gücünde de artış var, adeta bastırılmış bir zemberek. İşsizlik yatay seyrediyor. İnşaatta bir durgunluk hissediliyor. Yeni konut projeleri yeterince canlı değil demek. Konut arzı yeterli değil, önümüzdeki dönemde de yeterli olmayacak demek. Ama talep olduğu yerde duruyor. Onun için de hem konut fiyatları hem de cari kiralar sürekli yükseliyor.

Olağanüstü bir artış bu ve kolay kolay dizginlenemiyor. İnşaat verilerini bu bakımdan da takip etmek gerekiyor. TÜİK verilerine göre işsizlik, pandeminin ortasında bile düşmüştü. Nasıl olmuştu bu? İnsanların daha büyük bir bölümü işgücü piyasasından çekildiği için. O yüzden alternatif işsizlik oranları da açıklanmaya başladı: "Bütünleşik işsizlik" ve "potansiyel işgücü bütünleşik oranı".

Bu oran tabii daha yüksek: Yüzde 18.2’den 81.7’ye çıktı. Potansiyel işsizlikte artış var çünkü potansiyel katılım da arttı. Özetle, işsizlikte istenen yerde değiliz. Yüzde 8-9 da yüksek ama buna alışmıştık. Yüzde 11 küsurlar, buna potansiyeli de ekleyince 18’i geçiyor. Aralık itibariyle durum bu ve çok yüksek. Ama iyi haber de var: Kadınların işgücüne dönüşü. Çok sert bir artış olmuştu, şimdi düzeliyor.

Asgari ücretin yüzde 50 oranında artışı istihdamı olumsuz yönde etkiler mi?

Daha önce BETAM olarak bu artışların istihdam üzerindekini etkisini araştırdık. Fazla bir etkisi yok ama kayıtdışılığı etkiliyor. Fakat o etki de kısa sürüyor, artırıcı etki yapıyor. Özellikle yeni kurulan küçük firmalarda. Bu etki geçiyor ama tabii şu da var: ssgari ücret yüzde 50 arttı ama reel artış ne kadar? İki ayda enflasyon yüzde 25 arttı. Yıllık TÜFE artışı da 49. Asgari ücret zaten şimdiden pek fazla değişmemiş oldu geçen Ocak’a kıyasla.

Reel satınalma gücü aynı. Herhalde yıllık enflasyon 60’ları geçecek bu sene. Bu kadar yüksek ve ani enflasyonda bir analiz yapmak da zor. Başka bir sorun daha ortaya çıktı: asgari ücret 4250 lira, yüzde 50 artışla bu meblağa geldi ama onun üzerinde kazananların gelir artışı bu oranda artmadı. İşveren artırmıyor ya da artıramıyor.

2022’de insanların yüzde 60’ının asgari ücretle geçindiğini göreceğiz! Yani, olacak şey değil. Bu büyük bir yoksullaşmayı da gösteriyor. Hele düşük ücretliler, gıda ve konut giderlerinin harcamalarındaki enflasyondan daha da kötü etkilenecekler. Kaynak bulabilecek mi bilmiyorum ama benim tahminim, Haziran ayında iktidarın asgari ücrete en az yüzde 25 daha zam yapacağı. Hem siyaset hem de adalet adına yapması gerekiyor.

Böyle bir artış ödenebilir mi peki?

İşveren, asgari ücretin üstünde ücret verdiklerine zaten bu oranda zam yapmadı. Belki küçük bir kısımdır yapan. Ortalama ücretin reel satınalma gücü düştü. Asgari ücret tamam arttı ama üstünde alanların geliri o ölçüde artmıyor işte. Şimdi o gelirler eriyor enflasyon karşısında. Yakında eksiye düşecek. Hükümet de ısrarla "enflasyona ezdirmeyeceğim" diyor. Seçim yaklaştı çünkü.

Ne yapması lazım bu vaadin ardında durabilmesi için? Yıllık yapıyorduk ama artık altı ayda bir yapacağız, diyerek bir zam daha yapması lazım. En azından kayıtlı işçi çalıştıran işveren mecburen artıracak ama enflasyon daha da artacak. İster istemez ürünlere yansıtacak. Ücretlerin satınalma gücü enflasyonun arkasında kaldı ve ona yetişemiyor. Ayrı bir tartışma konusu ama döviz şimdilerde sabit. İstikrara kavuştu gibi gözüküyor ama ne kadar süreceği meçhul çünkü reel kur hızlı bir artış içine girdi, ilk adımını da attı.

Yüzde 5’ten düşük büyümenin yeterli istihdamı sağlayamayacağı söylenir hep. Siz nasıl görüyorsunuz?

Gelecek için en büyük tehdit bu tabii bu yıl için de. 2021’de yüzde 10’dan fazla büyüyeceğiz. 2019-2020 büyümesi çok düşüktü, yüzde 2 bile değil. Ekonomi açıdan bu zaten kriz demek. Çalışabilir nüfusu artan bir ülkede istihdamı düşük büyüme ile sağlayamazsınız. İşsizlik artar. Nitekin, olan da bu. 2021’de baz etkisi olacak ama istisnai bir yıl. Türk Lirası o kadar düştü ki sanayi ve ihracat istihdamı artırdı.

Bu iki kaynaktan gelen yüksek büyüme var. 2022 için en iyi tahmin bile büyümenin 3.5 olacağını öngörüyor. Yüzde 4’ün altındaki büyüme, işgücündeki normal trendi karşılayamaz. Her yıl 800 bin kadar yeni istihdam yaratmak gerekiyor. Yüzde 4 ile ancak suyun sütünde durabilirsiniz. 5’in altı son derece yetersiz. Yüzde 3.5 olmasın da 4 olsun, gene de 2018’den bu yana çok düşük büyüme patikasına girdiğimizin yeni bir teyidi olur. Hükümet bunu beklemiyor tabii. Orta vadeli programa bakarsan 5.5 olması lazım.

TÜİK verilerini olduğu gibi kabul edebilir miyiz?

Büyük bir tartışma bu. Ayrı bir konu. Ama işgücü verileri çok tutarlı. Aylık açıklanınca bir inip bir çıkıyordu, istikrarsızdır. O yüzden 3 aylıklar yayınlanıyor. Daha önce de her ay yayınlıyordu ama onlar da 3 aylık ortalamalardı. Sonra Avrupa’nın bazı ülkeleri gibi aylık da yayınlanmaya başlandı. Ama 3 aylık veriler çok istikrarlı, üstelik diğer gelişmelerle de mantık içinde ilerliyor. Ayrıca işgücünde nüfus belli. Neyi gizleyeceksin? İstihdamı mı? Potansiyel işgücü mü? Gizlese, zaten gizlerdi. TÜİK rakamlarına göre bir ara 4.5 milyona yükseldi. 2 milyonun altındaydı. Bakıyorsun genel tabloya, rakamlar tutarlı. Enflasyon başka bir tartışma. İşgücü rakamlarında TÜİK’in bir manipülasyon yaptığını düşünmüyorum ben.

Genç işsizlik verilerini nasıl yorumlarsınız?

Eğitim düzeyleri itibariyle de göreceğiz yeni veriler açıklanınca. Avrupa’da bizim gibi üç ülke var: İspanya, İtalya, Yunanistan. Biz bunlarla aynı potadayız. Olağanüstü yüksek bir genç işsizlik var. Ne demek bu? İşsizlik oranları zaten yüksek ama genç işsizlik  iki katına yakın. Kabul edilebilir bir durum değil bu. Kader de değil. Almanya’ya bakın mesela. Hem işsizlik düşük hem de genç işsizliği. Başka ülkelerden de örnekler verebiliriz.

Öne Çıkanlar