Ayhan Aktar ile Kulüp'te Kalanların Hikâyesi: Milliyetçilik ve tutarlılık yan yana gelecek şeyler değil

Ayhan Aktar ile Kulüp'te Kalanların Hikâyesi: Milliyetçilik ve tutarlılık yan yana gelecek şeyler değil
'Editörün Defteri'nde bu hafta Cumhuriyet’in azınlıklarla ilgili sayfalarını tarihçi Prof. Dr. Ayhan Aktar ile birlikte aralıyoruz.

Cumhuriyet tarihinin en karanlık ve en az bilinen dönemlerinden birine odaklanan "Kulüp" dizisi çok beğenildi, çokça tartışıldı. Peki ama aslında ne olmuştu? *"Editörün Defteri"nde bu hafta Cumhuriyet’in azınlıklarla ilgili sayfalarını tarihçi Prof. Dr. Ayhan Aktar ile birlikte aralıyoruz. 

Önceki "Yeşilçam" yapımlarının yanında "Kulüp" dizisinin parlak bir örnek olduğunun altını çizen Aktar, dizideki ufak tefek hataların göz ardı edilebilir boyutta olduğunu belirtiyor. Öte yandan, devlet politikaları karşısında usanıp veya başka çare bulamayıp gitmek zorunda olanların değil de burada kalmayı tercih edenlerin hikâyesine odaklanmış olmasının önemini vurguluyor. 

Milliyetçiliğin ve Türkiye’deki milliyetçi düşüncenin tarihsel arkaplanının özetini anlatan Aktar, milliyetçiliğin üç döneminden bahsediyor. İlk dönem; entelektüeller arasında gelişen, bir tarih ve kültür anlatısı inşa süreci. Ardından bu fikrin kitleselleşmesi ve nihayet bu fikriyatın ulus devletin kurucu ideolojisi haline gelmesi. "Kurucu ideolojimiz olan Kemalist Türk milliyetçiliğinde gayrimüslimler istenmeyen unsurdur" diyen Aktar, toplumun tüm kesimlerinin "Türkleştirilme" süreçlerinin sancılı dönemlerinden "Kulüp" dizisiyle haberdar olanlar için 1942’teki Varlık Vergisi ile 1955’teki 6-7 Eylül Olayları arasındaki 13 yılın hikâyesini ortaya koydu. 

Bu vesileyle, "vaktiyle" Türkiye’de gayrimüslimlerle birlikte nasıl da mutlu mesut yaşandığına dair "romantik" hikâyelerin temelsizliğine de söz geliyor ve yakın zamanda yeniden keşfedilen yazar Zaven Biberyan örneğinde görüldüğü gibi birlikte yaşanan dönemde de pek "birlikte" yaşanmadığı anlaşılıyor. Ayhan Aktar, bu sırada, "yandaş basın" uygulamasının da AKP döneminden çok önce, İsmet Paşa döneminde icat edildiğini vurguluyor. "Gemici Ohannes" sokağının "Reisülküttap" sokağına veya "Tirilye"nin "Zeytinbağ"a dönüşmesi, sokakların, köylerin, hatta insanların isimlerinin değişmek zorunda kalması da bütün bu yaşanan sürecin bugüne kadar gelen yansımaları arasında yer alıyor. 

"Milliyetçilik ve tutarlılık çok fazla yan yana gelecek şeyler değil" diyen Ayhan Aktar ile "Kulüp" dizisi ve hatırlattıkları üzerine gerçekleştirdiğimiz bu yayının "Kader utansın" ifadesiyle kapanması da şaşırtıcı olmasa gerek...

*"Editörün Defteri" yeni bir kültür, sanat, edebiyat programı. Yeni gelişmeler, yeni yayınlar, sorunlar, tartışmalar... Editörün, çalışırken kenara aldığı notları hazırlayan ve sunan; Mesut Varlık. 

 

Öne Çıkanlar