İzmir’de su stresi

İzmir’de su stresi
Kuraklık, yağışlardaki düzensizlik ve orman yangınlarındaki artışlar son dönemde sık gözlemlenirken, İzmir’de bu yıl su kıtlığı yaşanması ihtimaline dikkat çeken bilim insanları, ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalınacağı konusunda uyardı.

Artı Gerçek - Dünyada, küresel nüfus artışı, insan faaliyetleri ve iklim değişikliği nedeniyle su kaynakları sürekli olarak azalıyor. Birleşmiş Milletler Dünya Su Kalkınma Raporu’na göre, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde yaklaşık 1 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekiliyor. Önümüzdeki 30 yıl içinde bu sayının 2,4 milyara ulaşması bekleniyor. Dünya Su Stresi Haritası’nda, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde Türkiye, 2040 yılında en yüksek kuraklık riski barındıran ikinci kategorideki ülkeler arasında gösteriliyor. 2040 yılına dair oluşturulan su stresi haritasına bakıldığında Ege Bölgesi ve İzmir’in su stresi seviyesinin arttığı, Ege Bölgesi’nin yüksek su stresi yaşayacağı öngörülüyor. Ege Bölgesi ve İzmir, iklim değişikliğin sonucu olarak karşımıza çıkan kuraklık, yağışlardaki düzensizlik ve orman yangınlarındaki artışlar son dönemde sık gözlemlenirken, özellikle İzmir’de bu yıl su kıtlığı yaşanması bekleniyor. 1993'ten beri her yıl 22 Mart'ta kutlanan ve dünyadaki su krizine dikkat çekmek için çeşitli etkinlikler düzenlenen Dünya Su Günü’nde bilim insanları, İzmir’de su kullanım alışkanlıkların değiştirilmemesi halinde küresel iklim krizinin de artan etkisiyle ciddi bir su kriziyle karşılaşılacağı konusunda uyardı.

TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

Yenigün'ün haberine göre, İzmir’de su açısında çok zor bir yıl sonu beklediklerini vurgulayan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi, İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Bu yıl su açısından İzmir hiç de hoş değil. Çünkü 2022'de yüzde 60 gibi dolu olan ana barajımız Tahtalı Barajı, geçen yıl bugünlerde yüzde 41'de iken maalesef bu yıl yüzde 32'yi geçemedi. Artık bu aydan sonra da artmaz ya da anca yüzde 1-2 gibi çok az artar. Yani barajları dolduran yağışlar kasım ile nisan arası gerçekleşir ve nisandan sonra barajlar yeniden düşüşe geçer. Büyük olasılıkla önümüzdeki ekim ayında bu yüzde 20'lere inecektir ki bu da tehlike demektir” diye konuştu.

'YANLIŞ SU KULLANIMI KURUTTU'

İzmir’de su kullanımın yanı sıra yanlış suyun kullanıldığını da dikkat çeken Prof. Dr. Yaşar, “Aslında yanlış su kullanıyoruz. Çünkü Tahtalı'nın yüzde 60 olduğu 2022'lerde biz ısrarla suyun yüzde 55 gibi ciddi bir oranını hep yeraltından çektik. Yani İzmir'in günlük kullanma suyunun ortalama 650 bin metreküp olduğunu varsayarsak, bu miktarın neredeyse her gün 350 bin metreküpünü yeraltından çekmişiz ki bunun da neredeyse yarısını Manisa'daki kuyulardan çekmişiz. Manisa’da her gün bu bölgeden 300 bin metreküp su çekince, sonuç olarak Manisa’daki Gölmarmara kurudu. Yani 300 milyon metreküp bir su tutma kapasitesine sahip Tahtalı dolu iken yeraltı sularının çekilmemesi gerektiğini ve bu suyun rezerv olarak kurak dönemlere saklanması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

whatsapp-gorsel-2024-03-22-saat-10-35-58-2eb93344.jpg
Prof. Dr. Doğan Yaşar

'BİR AN ÖNCE PROJELER BAŞLAMALI'

İzmir’in su stresi yaşamaması için yapılması gerekenleri anlatan Prof. Dr. Doğan Yaşar, başta Gediz olmak üzere tarım ürün desenlerinin su potansiyeline göre devlet tarafından belirlenmesi gerektiğini altını çizip, şöyle konuştu:

“Hızlı nüfus artışı nedeni ile önümüzdeki kurak dönemlerde kaçınılmaz olarak İzmir günümüzden çok daha fazla etkilenecektir. Bu nedenle baraj yapılabilecek alanlara, başta Çamlı olmak üzere bir an önce projeler başlamalıdır. Yeraltı barajları için de uygun bölgelerin araştırılması ve olası yerlere yapılması da önemlidir. Ancak tüm bunların yanında şehirdeki yağmur ve kanalizasyon sistemleri ayrıştırılmalıdır. İzmir’e bu çalışma yürütülüyor ancak daha hızlı hareket edilmelidir. Ayrıştırılan yağmur sularının mümkün olduğunca yeniden barajlara basılması için çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca başta Gediz olmak üzere tarım ürün desenlerinin su potansiyeline göre devlet tarafından belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kuraklık nedeni ile iki yıl önce Gediz havzasında kuyu açmak yasaklanmıştı. Özellikle Çiğli arıtmadan çıkan suların da bu ovaya yönlendirilmesi gerekiyor.” (KAYNAK)

Öne Çıkanlar