Şebnem Korur Fincancı: Türkiye adına bir utanç

Şebnem Korur Fincancı: Türkiye adına bir utanç
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Artı TV'de yayımlanan Söz Sırası programında yaşanan hak ihlallerine değindi.

Şebnem Korur FİNCANCI


ARTI GERÇEK-  "Bu pandemi sürecinde aşılamalar başlayacaktı. Bizimde Türk Tabipleri Birliği olarak, kamuoyunu aydınlatmaya yönelik ve aşı tereddütünü ortadan kaldırma amaçlı çalışmalarımız oldu. Ve süreci de işlemeye gayret ediyoruz. Her seferinde Sağlık Bakanlığı'na yanıtlamaları talebiyle sorularda iletiyoruz. İletişime de zorluyoruz ama çok yeterli olmayabiliyor bildiğiniz gibi.

Bu yoğunluk içinde de kayıt yapabilme olasılığımız olmadı, sizlerle buluşma olanağımızı yaratamadık. Hem Artı TV'den hem de siz izleyicelerden özür diliyorum öncelikle. 

Bu ara verme, pandemi sürecinde yaşananlarla ilgili pek çok konuyu biriktirdi ama onun dışında pek çok sorunla da yüzleşmek zorunda kalıyor Türkiye. Bunlardan biri zorla kaybetmeler biliyorsunuz. Ve geçtiğimiz günlerde zor kaybedilenlerden biri gözleri bağlı olarak bulundu. Ve İnsan Hakları Derneği'nde de nasıl işkence gördüğünü, ajanlaştırmaya zorlandığını aktardı. Bu tabi 90'lı yıllardan çok bildiğimiz ve genellikle zorla kaybetmeler sonucu ulaşamadığımız pek çok insanı da düşündürüyor. Halen ulaşamadığımız insanlar var. Bunlardan biri Yusuf Bilge Tunç ve 2019 Ağustos'undan beri kayıp, hiç bir haber alınamıyor. Bir başkası genç bir meslektaşımızın babası. Kendisi elinden geldiğince sesini duyurmaya çalışıyor. Tabi, zorla kaybetmeler sürerken 21. yüzyılda, zorla kaybetmelere karşı mücadele eden ve bir görünürlüğü ortaya koyan Cumartesi Anneleri, 1995 yılında başlattıkları eylemlerini Galatasaray'daki oturmayı ne yazık ki yapamıyorlar. Pandemi koşullarından değil, hayır. Ama Galatasaray engellendiği için, şiddetle müdahale edildiği için. Bu tabi Türkiye adına da bir utanç. Zorla kaybetmelerinin varlığı bir utanç, zorla kaybetmeleri dile getirip yakınlarını arayanların dile getirdikleri açıkça ifade etmelerinin önündeki engeller ayrı bir utanç. Şiddetle müdahale tabi ki işkence varan boyutuyla insanlar hakları mücadelesinde hep beraber karşısında durmamız gereken ve bu mücadeleyi büyütmemiz gereken alanlardan birisi.

EĞİTİM HAKKI İHLALLERİ

Tabi Türkiye'de utanç sadece insan hakları ihlalleri boyutuyla yaşanmıyor. Başka ihlaller de söz konusu. İnsan hakları ihlalleri kapmasında gene değerlendirmemiz gereken örneğin, eğitim hakkı ihlali. Evet pandemi koşullarında eğitime ara verildi. İlk vazgeçilenlerden biri oldu eğitim hakkı. Ve ne yazıkki ciddi bir eşitsizlikle karşı karşıya Türkiye eğitim açısından. Biliyoruz ki Türkiye'deki öğrencilerin yarısından fazlasının bu çevrimiçi eğitimlere katılma olanağı yok. Çünkü gerekli aygıtları yok, bunun için gerekli alt yapı olanakları yok. Bu çok ciddi bir sorun. Eğitime erişeme özellikle çocukların evlendirilmesi, çocuk işçiliğinin artışı gibi başka büyük sorunlara da yol açıyor. Başka bir eğitim hakkı ihlalinden de söz etmek gerekiyor. Kamuoyunun çok yakından bilmediği ya da farkında olmadığı bir diğer boyutta, özellikle tıp fakültelerinin Sağlık Bakanlığı'na ilişkilendirilerek birlikte kullanım protokkelleri oluşturulmasına dair ve tıp fakültelerinde sözleşmeler hazırlanıyor. TİP sözleşmeleri adı verilen sözleşmeler. Bu sözleşmeleri kabul etmezse öğretim üyeleri ve tıpda uzmanlık öğrencileri tıbbi uygulamaya katılamayacakları belirtiliyor kendilerine. Ek ödemelerden yararlanamayacakları belirtiliyor. Bunun uygulaması da var. 

'İYİ Kİ DİYORUM'

Tabi ki Türk Tabipleri Birliği olarak bir eğitim hakkı ihlali olması nedeniyle doğrudan konumuz ama ikincisi tıbbi uygulamanın içinde yer almamaları, hele ki salgın döneminde kabul edilebilir bir durum değil ve mutlaka mücadele edilmesi gerekiyor. O nedenle hem yürütmeyi durdurma talepli davalarımız ve danıştay başvurularıyla yanında duruyoruz meslektaşlarımızın. Ame en önemlisi böyle bir uygulamanın eğitim hakkı ihlali olduğunu, anayasaya aykırılık barındırdığını her yerde vurgulamaya gayret ediyoruz. Mücadele çok boyutlu ve çok katmanlı bir biçimde yürüyor Türk Tabipleri Birliği'nde. Bazen eğitim hakkı, bazen salgında başa çıkılması gereken sorunlar, bazen aşılamanın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan ve aşı tereddütünü ortadan kaldıracak şeffaflık talebiyle Sağlık Bakanlığı'na yönelik söylemler, bazen de insan hakları ihlallerinin doğrudan yakıcı bir boyutu, işkenceler, zorla kaybetmeler...

Burada iyi ki meslek örgütümüz var demek istiyorum. Türk Tabipleri var birliği var demek istiyorum. Meslektaşlarımız ile yan yana durduğumuz için, insanlıkla yan yana durduğumuz için ve insanlığa dair halk sağlığını koruyucu adımlar attığımız için."

Öne Çıkanlar