'Kimin söyleyecek sözü varsa özgürlük talep etmelidir'

'Kimin söyleyecek sözü varsa özgürlük talep etmelidir'
ARTI TV'de yayınlanan Söz Sırası programına konuşan avukat Fikret İlkiz, '71 yıl geçti ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin insanlara tanıdığı haklar, hala tartışılıyor' dedi.

ARTI GERÇEK - Avukat Fikret İlkiz, ARTI TV'de yayınlanan 'Söz Sırası' programında, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin yayınlanmasından bu yana geçen süreye rağmen, hak ve özgürlüklerin hala tartışıldığını anımsatarak "Kimin söyleyecek sözü varsa özgürlük talep etmelidir" dedi.

Fikret İlkiz'in açıklamaları şöyle:

"10 Aralık 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin kabul tarihidir. O tarihten günümüze 71 yıl geçti ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin hala insanlara tanıdığı haklar, hala insanlara tanıdıkları özgürlükler tartışılıyor. insan hakları ve özgürlüklerin eşitliğin ve kardeşliğin temelidir. Özgürlükler aslında talep edilmelidir. Özgürlükler talep edilirse vardır, talep edilmeyen özgürlükler ise haklara dönüşmez. O nedenle 71 yıl geçmiş olmasına rağmen yüzyılların belgesi olarak kabul etmiş olduğumuz İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin, insanların onuru, eşitliği ve kardeşliği özgürlük ve adaleti için ve Barış'ın temeli olduğunu kabul ederek hala yaşamımız bu haklarla korunuyor. 

Yüzyılların belgesi olan İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ne sahip çıkmanın tam da yüzyılımızın işi olduğu kanaatindeyim. Özgürlük geçmiş yılların acı deneyimleri geçmiş yılların acıları yaşamasın ve yaşanmaması gerekli olan acı ve gözyaşları geri gelmesin ve bu amaçla da insanlar birbirleri ile barış içinde yaşasınlar, korkudan kurtulsunlar, yoksulluktan kurtulsunlar.

Aslında İnsan Hakları Evrensel Bildirisi insanların hukuk yoluyla direnmesi ve direnme hukukunun temel taşı olarak kabul edilmektedir.

O halde asıl söz, asıl sığınacak olan yer insan haklarına dayalı hukuktur. hukukun egemenliği bu şekilde kurulursa işte ne zaman temel insan hak ve özgürlüklerinin korunmasında bir adım atmış oluruz. O yüzden söyleyecek sözü olan herkesin özgürlükleri talep ederken, söyleyecek sözü olan herkesin haklarını yeniden düşünmesi ve koruması gerekir.

Ancak böyle ve ancak son çare olarak görülmemesi gerekli olan, insan hakları temeline dayalı bir hukuk yaratabiliriz. Bu hukuk insan haklarına egemen olur, bu egemenlik insanların egemenliğidir, kardeşliğin egemenliğidir, barışın egemenliğidir. O yüzden 71 yıl geçmiş olmasına rağmen, yüzyılların belgesi olan İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, hala deniz feneri gibi yolumuzu aydınlatmaktadır. Arkasından gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, yani Birleşmiş Milletler'in 2 sözleşmesi olarak adlandırılan sözleşmelerinin tümü, temel insan hak ve özgürlüklerinin korunması, bir başka deyişle herkesin ifade ve inanç özgürlüğünün korunması, herkesin korkudan ve yoksulluktan kurtulma özgürlüğünün sağlanması, bir başka deyişle savaşa karşı barışın, barış içerisindeki insanların daha yaşanılır daha demokratik bir toplum düzeni kurulması için var olması anlamına gelmektedir.

O halde, kimin söyleyecek sözü varsa özgürlük talep etmelidir. Özgürlükler haklara dönüşür. Uğrunda mücadele edilen özgürlükler, uğrunda mücadele edilen haklar da temel insan hak ve özgürlüklerini sürekli yaşamımız için bir kılavuz ve bu haklar sayesinde daha yaşanılır demokratik bir toplum düzenini sağlayabiliriz."

Öne Çıkanlar