'Ankaralının haklarını gasp ederek hayır işlemesinler'

'Ankaralının haklarını gasp ederek hayır işlemesinler'
ARTI TV'de yayınlanan 'Söz Sırası' programında konuşan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, kamu kaynaklarının vakıflar aracılığıyla peşkeş çekildiğini söyledi.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, kamu kaynaklarının vakıflar aracılığıyla peşkeş çekildiğini söyledi. İş insanı Sinan Aygün'ün Ankara'da Togo kulelerini imar planına aykırı şekilde inşa etmesi nedeniyle kulelerin müherlenmesine değinen Karakuş, "Bunların hepsi aslında yasadışı kentleşme politikaları" dedi. 

ARTI TV'de yayınlanan 'Söz Sırası' programında konuşan Candan, rant paylaşımı karşılığında Sinan Aygün'ün Ankara Büyükşehir Belediye eski Başkanı Melih Gökçek döneminde okul yaptırma sözü vermesine gönderme yaparak, Ankaralıların haklarının gasp edilerek "hayır" işlenemeyeceğini söyledi.

Candan şöyle devam etti: 

"Başkent Ankara  kendi gündemine yoğunluklu bir şekilde devam ediyor. Kentsel rant paylaşımı sürecinden yeni çıkan kent alanının örnekleri ile birlikte. Aslında Ankara bir taraftan da bir laboratuvar özelliğini göstermeye başlıyor.. Geçtiğimiz günlerde Bilkent'te 35 bin metrekarelik bir arazinin verimlilik Vakfı'na verilmesi ve buranın bir üniversite alanı haline getirilmesi yani kamu kaynaklarının vakıflar aracılığıyla peşkeş çekilmesiydi.

Bugün Türkiye'de özellikle son 10 yılda kurulan vakıfların sayısının giderek artması, yılda ortalama 118 adet vakfın kurulması ile birlikte, aslında iktidarın kent rahatını vakıflar üzerinden yeni bir ekonomik politik oluşturarak paylaştığını gözler önüne sermeye başladı.

Bunu İstanbul'daki Şehir Üniversitesi'nin arazisinde hem de Ankara'daki Bilkent arazisinde, daha öncesinde Türkiye Cumhuriyeti  Devlet Demiryolları yerleşkesinin bir bölümünün Medipol'ün kurucusu olduğu vakfa verilmesinde,  yine Atatürk Orman Çiftliği'nde 555000 metrekarelik bir arazinin yine Medipol'ün kurucu olduğu vakfa özel hastane yapılması seklinde verilmesi ile aslında vakıflar üzerinden çok ciddi bir kentsel talan olduğu ortaya çıktı.  Bu konunun çok ciddi araştırılması  gerekiyor. Yeni ekonomi politiklerinin aslında kurulan bu vakıflarla Kent topraklarının rantını  paylaştıklarını gösteriyor.

Öte yandan aslında Gökçek dönemi ile birlikte AKP iktidarının gerçekten kentsel rant politikalarının hayata geçirmesinde önemli bir laboratuvar haline geldi Ankara. Melih Gökçek bu politikalarını hayata geçiren simge isimlerden birisi oldu.  Eskişehir yolu Aksu üzerinde Çukurambar’dan başlayıp çevreyoluna kadar giden bölgede kent hormonlu büyüdü ve ayrıcalıklı imar hakları ile birlikte yüksek yoğunluklu yapılaşma oluşturuldu bu süreçte. Bugünlerde gündemimizde çokça tartıştığımız TOGO ikiz kuleleri bunlardan bir tanesi sadece.  25 bin-30 bin metrekarelik bir inşaat alanı olması gerekirken yüksek emsallerle gizli emsaller ile verilen haklarla, özel ayrıcalıklı imar haklarıyla 121 bin metrekareye kadar çıkan bir inşaat hakkı verildi. Benzer ilişkiler Eskişehir aksi üzerinde sıkça yaşandı.

Bunu Demirkafes’te gördük. Yine Bilkent Kızılcasar Alacaatlı'da yüksek yoğunluklu yapılaşmayı  2 kattan 32 kata kadar çıkan konut yapılaşmalarını gördük. Bu aslında bir taraftan da Ankara'daki bu kentsel rant ya da iktidarın yerel yönetimler üzerinden yürüttüğü kentsel rant, siyasetten Belediye Meclis üyelerine firmalara kadar giden bir ilişki ağı içerisinde, hangi siyasetten olup olmadığına  bakılmaksızın, aslında girift ilişkileri de ortaya çıkarıyor.  Özellikle Togo bunun, buzdağının görünen yüzü olma özelliğini koruyor.  Son günlerde de yoğun bir tartışma iste rüşvet tartışması. 'Aldı almadı' yaklaşımları ile birlikte, kent suçu çok önemli bir gündem olarak Türkiye'nin gündemine oturuyor.

Özellikle bu 25 yıl içerisinde yapılan kent suçlarına karşılık bir kamusal rüşvet yaklaşımı geliştirildi. Siz yüksek yoğunluğu alacaksınız. Ama onun karşılığında da kamuya 32 derslikli, 16 ve 24 derslikli ya da sosyal tesis, kültür merkezi, kreş gibi yapılar yaparak bu kent rantını yasallaştırmaya çalışacaksınız. Bunların hepsi aslında yasadışı kentleşme politikaları ve şehircilik esaslarına aykırı şekilde mahkeme kararları bu yönde bunların hiçbirinin yapılmaması gerekiyor.

Üstelik Ankaralının, kentliinin hakkı gasp edilerek, Sinan Aygün'ün söylediği işte 'babasının hayrına' okul yaptıracakmış.  Ankaralının gasp ettiği hakları üzerinden, kendisine sağlanan özel imar hakkından elde ettiği gelirle, 'babasının hayrı'na bir okul yapmaya çalışıyor ya da cami yapmaya çalışıyor. Bunların hiçbiri kabul edilemez. Eğer çok hayır yapmak istiyorlarsa ceplerinden para harcayıp yapsınlar. Ankara'nın haklarını gasp ederek yapmasınlar.

Başkent gündemi yoğun bir şekilde devam ediyor. Daha da devam edecek. Çünkü bizim bine yakın davamız var, Gökçek dönemine ilişkin hazırladığımız bir hasar tespit raporu var. Kara rapor dediğimiz; bu kara raporun arkasından bir kararın örgütlenmesi çıkacak. Togo gibi onlarca dava önümüzdeki günlerin gündemine düşecek.

Tabii ki bütün bu süreçle birlikte Mimarlar Odası Ankara Şubesi TMMOB'a bağlı bir meslek örgütü olarak 64 yıldır bu mücadeleyi veriyor. Bu yıl bitmeden 64 yılımızı mücadele ile birlikte kutlayacağız.

Kamu yararına mücadelenin devamlılığı sürecinde yeni yılı karşılayacağımız bir süreçle 2019 Aralığını bitirmiş olacağız."

Öne Çıkanlar