'Bir anayasa nasıl yapılamaz?'

'Bir anayasa nasıl yapılamaz?'
İnsan Hakları Savunucusu Fatma Bostan Ünsal, Anayasa gündemini değerlendirdi.

Fatma Bostan ÜNSAL


ARTI GERÇEK-Bugün Hitler döneminin Autswich toplama kampına benzer zalimliklerine maruz kalan Doğu Türkistan'daki hak mağduriyetlerinden bahsetmek isterdim. Trump döneminin son gününde, yani 19 Ocak'ta, Dış İşleri Bakanı Pompeo Türkistan'da bir soykırım gerçekleştiğini söylemişti. Yine bir kaç gün önce Finlandiya Başbakanı, Doğu Türkistan'da yapılanlara "niye biz gereken tepkiyi vermiyoruz" tarzında bir görüş ifade etmişti. Bu yüzden soykırım ölçeğinde bir zulmün yaşandığı bu günlerde, buna ehemmiyet vermek hem Türkiye yetkililerince, hem sivil toplum açısından, hem de basının ilgilenmesi gereken durum olduğu için, ben de bunu gündeme alacaktım ama Türkiye'de karşılaştığımız güncelliği dolayısıyla ve bizi etkilemesi dolayısıyla birinci plana aldığımız konular olmuş olmasaydı. 

Türkiye hem yöneticisi hem de bütün halkı olarak bir öğretim aşamasında. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın "faiz enflasyonun sebebidir" şeklindeki yargısı bir yıldır teste tabi tutuldu ve çok pahalı olarak bu dersi biz almış olduk. Yani, faiz enflasyonun sebebi değildir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı en son bunu ifade etti ve enflasyonun artmaması için, dünya ortalamasının 20 katı olan Türkiye'deki, faizlerin düşürülmeyeceğini söyledi. Faiz düşürülmesi Türkiye’ye bir yılda 135 milyar dolara mal olan pahalı bir ders. Yöneticimiz almıştır belki ama tüm Türkiye halkı olarak aslında iktisat, siyaset bilimi, anayasa hukuku gibi dersleri günlük olarak almaktayız. 

Ben Siyaset Bilimi öğrencisi olarak Amerikan anayasasına baktığımda gerçekten şaşırmıştım. 250 yıl önceki anayasada bağımsız ve özgür medyadan bahsediyordu. Bunun ne kadar önemli olduğunu biz teorik olarak görüyorduk. Bugün ise yaşayarak görüyoruz. 

Bir Anayasa nasıl yapılmaz bunun örneğini de bugünlerde yeniden gördük. Bugün Cumhurbaşkanı "yeni bir anayasa yapalım" dediğinde kimse tarafından olumlu görülmemesi bize bunu gösteriyor. Daha çok değil 2011 yılında bütün kesimler tarafından desteklenen ve beklentilerin çok yüksek olduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun hazırladığı Anayasa'yı hatırlarsak; Bugünkü bu teklife olan duyarsızlık ve kabul edilemezlik bize bunu gösteriyor. Galiba sadece ANAP’ın başkanı bu konuya ilişkin olumlu bir tavır gösterdi. Bu bize Anayasa ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı’nın teklifinin ne kadar da Türkiye’de olumlu bir beklenti oluşturmadığını göstermektedir. Cumhurbaşkanı neredeyse yalancı çoban durumuna düşmüştür. Artık güven veremediği için bunun da arkasında ne var diye düşünerek aslında hiç kimsenin savunmadığı 1982 Anayasası’na bile Türkiye'yi mecbur etmiştir. Çünkü genellikle 1982 Anayasası özgürlükler ile ilgili kısıtlamaları nedeniyle değiştirilmek istenmiştir. Bugün 1982 Anayasası'nın teminatı altında olan hususlar bile gerçekleşmediği için Anayasa değişikliği ile ilgili olan ifadeler şüphe ile karşılanmaktadır. Bu da aslında bize Anayasa hukuku ile ilgili olarak ders vermiştir. 

Bir yöneticinin nasıl olmaması gerektiğini adım adım görüyoruz. Dün akşam saygın bir kişinin, Boğaziçi Üniversitesi hocasının, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan hedefine maruz kalması örneğinde olduğu gibi; bir Cumhurbaşkanı’nın nasıl olmaması gerektiğine yönelik günlük dersimizi almış bulunuyoruz.

Öne Çıkanlar