Yönetmen Ruben Östlund: Sadece ruhsatı olanların kamera kullanmasına izin verilsin

Yönetmen Ruben Östlund: Sadece ruhsatı olanların kamera kullanmasına izin verilsin
İki Altın Palmiye ödüllü yönetmen, kurmaca anlatıların toplumsal etkisini silahlarla kıyasladı. Östlund, "Sadece ruhsatınız varsa kamera kullanmanıza izin verilse nasıl olur? Silah için ruhsata ihtiyacınız var. Kamera da güçlü bir araçtır" dedi.

Artı Gerçek - İsveçli yönetmen Ruben Östlund, sinemanın ve kurmaca anlatıların toplumları dönüştürme kabiliyetine sahip güçlü araçlar olduğunu belirterek, kameranın gücünü silahlarla kıyasladı.

Filmlerindeki özgün sinema diliyle son yılların en dikkat çeken yönetmenleri arasında yer alan Östlund, The Guardian'a verdiği röportajda, "Sadece ruhsatınız varsa kamera kullanmanıza izin verilse nasıl olur? Silah için ruhsata ihtiyacınız var, en azından gelişmiş ülkelerde. Kamera da güçlü bir araçtır." ifadelerini kullandı.

Östlund yeni yönetmenlerin, çalışmalarının potansiyel etkisini göz ardı etmemeleri gerektiğini söyledi.

'FİLMLER DÜNYAYI DEĞİŞTİRİYOR'

Kurmaca filmlerin toplumu istenmeyen biçimlerde şekillendiren etkiler yaratabileceğini düşündüğünü de sözlerine ekleyen 50 yaşındaki sinemacı "Filmler dünyayı değiştiriyor ve bu mesleği yaparken bunu göz önünde bulundurmak önemli" dedi.

Eğlence sektöründe, kurmacayla uğraşıyorsanız dünyayı etkilemeyeceğiniz gibi garip bir algı var. İnsanların tükettiğimiz görüntülerin ne tür bir etkisi olduğunu fark etmelerini sağlamak için epey sıkı mücadele etmeniz gerekiyor.

'GÖRÜNTÜLERİ ZOMBİ GİBİ İŞLİYORSUNUZ'

İki kez Altın Palmiye kazanan yönetmen, film izlemek için en iyi yerin sinema salonları olduğu görüşünü paylaşan yönetmenler arasında.

Östlund röportajda kolektif izleme deneyimi ile ilgili "Nihayet sinema salonlarının benzersiz noktasının büyük ekran olmadığını fark ettik. Bilgiyi tamamen farklı bir şekilde benimsemek zorundasınız çünkü birisi size ne düşündüğünüzü sorabilir. Bir şeyleri bireysel olarak izlediğinizde, görüntüleri entelektüel bir şekilde değil, bir zombi gibi işliyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Yönetmen, toplu izleme deneyimlerinin en büyük faydasının, izleyicileri fikirleri bireysel olarak değil grupça özümsemeye zorlaması olduğunu düşündüğünü açıkladı. (Kaynak; Independent Türkçe, The Guardian)

Öne Çıkanlar