Yüksel Koç: Ajanlığın kabul edilmesi bir ilk

Yüksel Koç: Ajanlığın kabul edilmesi bir ilk
Almanya’da Kürt derneklerinde ajanlık yaptığını itiraf eden sanığın önümüzdeki günlerde yargılanması bekleniyor. KCDK-E Eş Başkanı Yüksel Koç gelişmeleri Artı Gerçek'e değerlendirdi.

ARTI GERÇEK - Almanya’da bir sanığın MİT’e çalıştığını kabul ettiği bir dava resmi olarak ilk kez açıldı. Bu dava ile ilgili bilgi ve belgeler çok önceden Almanya’daki yargı kurumlarına verilmişti. Buna rağmen şimdiye kadar davanın açılıp açılmayacağı belli değildi. İddianamesi hazırlanıp kamuoyuna sunulan dava, Türkiye’nin yurtdışı istihbaratında özellikle Kürt kurumlarına ve Kürt siyasetçilerine yönelik faaliyetlerini göstermesi açısından da bir ilk.

Söz konusu istihbarat faaliyetini yürüten MİT elemanı tarafından takip altına alınan Kürt kurumu yöneticilerinden, Avrupa Demokratik Kürt Toplumu (KCDK-E) Eş Başkanı Yüksel Koç, "Hem açılan ilk dava olması, hem de Kürt kurum ve siyasetçilerine yönelik olarak açılması açısından değerlendirdiğimizde bu bir ilktir ve bu yanıyla da çok önemlidir" diyor.

MİT adına çalıştığını kabul eden Mehmet Fatih Sayan Hamburg’da yakalandığı için dava Hamburg Eyalet Mahkemesi’nde açıldı. Ancak davaya Federal Savcı bakıyor. İddianamenin hazırlandığını ve davanın görülmeye başlanacağını da Hamburg Eyalet Savcısı değil Federal Savcı’nın bizzat kendisi açıkladı.

"DAVANIN AÇILMASINI UZUN ZAMANDIR BEKLİYORDUK"

Konuyla ilgili gelişmeleri Türkiye adına ajanlık yaptığını kabul eden Mehmet Fatih Sayan tarafından takip edilip bilgileri Türkiye ile paylaşılan KCDK-E Eş Başkanı Yüksel Koç ile konuştuk.

Koç, uzun zamandır takip ettikleri bir gelişme olduğunu belirttiği davayla ilgili şunları belirtti:

"Hakkında dava açılan kişi Kürt örgüt ve şahsiyetlerini MİT adına takip ettiğini açık bir biçimde belirtmiş. Federal Savcı’nın açıklamasında bu durum aynen geçiyor. Dava konusu kişi, ‘Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAVDEM) ile KCDK-E başkanlarını takip etmekle görevlendirildim’ diyor. Yalnız bizleri değil, bizlerle birlikte çevremizdeki Kürt şahsiyet ve kurumlarını da takip etmekle görevlendiriliyor. Uzun zamandır bu görevini sürdürüyor. Mehmet Fatih Sayan, ‘Kürt kurum ve şahsiyetlerini takip için Almanya'da görevlendirildim, İstihbarat faaliyetlerini sürdürürken ilgili bilgileri devlete ulaştırıyordum. Ancak ben tetikçi değilim’ diyor."

Konuyu uzun zamandır takip eden Koç, "Almanya Anayasası’nın 99. maddesine göre herhangi bir yurtdışı istihbarat örgütünün Almanya topraklarında faaliyet yürütmesi yasaktır" diyerek yaşanan gelişmeleri şöyle özetliyor:

"Yabancı bir istihbarat örgütünün Almanya’da faaliyet yürütmesi cezai yaptırım gerektiriyor. Biz bu kişiyi deşifre ettikten ve elimizdeki bilgileri kamuoyu ile paylaştıktan sonra bu kişi o dönem Almanya'dan ayrıldı. Bu kişinin yakalanmadan önce Almanya’dan ayrıldığını Alman devleti de biliyor, biz de biliyoruz. Tabi ayrılınca Almanya'dan Türkiye'ye mi gitti? Ukrayna'ya mı gitti? Çok emin değiliz. O zaman bana ve  Remzi Kartal’a Ukrayna telefonuyla iki tehdit mesajı göndermişti. Biz o tehdit mesajlarını da savcıyla paylaşmıştık."

"ELİMİZDEKİ TÜM BİLGİLERİ İLGİLİ MAKAMLARLA PAYLAŞTIK"

Koç, konuyla ilgili ayrıntılara vakıf olduktan sonra birçok bilgiyi Alman makamlarıyla paylaştıklarını belirterek şöyle dedi:

"Biz elimizdeki tüm bilgileri ilgili makamlarla paylaştık. Yakalanması da bizim isteğimiz ve ısrarcı takibimiz sonucunda oldu. Elimizdeki bilgi ve belgeleri ilgili makamlarla paylaşıp suç duyurusunda bulunmamıza rağmen Almanya 12. aya kadar bekledi. Ne zaman Alman basını, Alman kamuoyu basınç oluşturmaya başladı, o zaman bu kişi tutuklandı. Kanaatimiz o ki bu kişi arada Türkiye'ye gidip geldi. Bizimki kanaat; nereye gittiğini biz bilmiyoruz tabi, savcı büyük ihtimalle biliyor. Savcı, ‘Evet biz de biliyoruz Almanya'yı terk ettiğini, geri geleceğini de biz biliyorduk’ demiş avukata. Bunun üzerine avukat, ‘Nasıl biliyorsunuz, adam gelmeseydi ne yapacaktınız peki?’ diye sormuş. Tabi yeterli bir yanıt alamamış. Biz bu davanın kamuoyu baskısı ile açıldığını biliyoruz. Buna rağmen dava açılması çok önemli. İlk defa böyle bir faaliyet Almanya’da resmi belgelere yansıyacak. Biz bu faaliyetleri biliyorduk, söylüyorduk, ancak etkili olamıyorduk. Paris cinayeti döneminde de benzer şeyleri resmi makamlara aktardık. Ama ilk defa resmi bir yargı kurumu tarafından dava açılıp açıklama yapıldı."

"İŞLENEN SUÇ KÜRT HALKINA KARŞI İŞLENMİŞTİR"

Davanın takipçisi olacaklarını belirten Yüksel Koç, davanın kişisel özellikler içerse bile kişisel olmaktan çok uzak olduğunu belirtiyor.

"Bu dava kişisel değil bu dava tüm Kürt kurumlarını ilgilendiriyor. Ne bu kişi MİT’in Avrupa’da faaliyet yürüten tek elemanıdır, ne de bir tek ben hedefim. Bütün Kürt kurumları ile Kürt siyasetçilerinin MİT’in hedefinde olduğunu biliyoruz. Paris'te Sakine Cansız ve arkadaşlarının katledilmesini bu faaliyetlerden bağımsız düşünemeyiz. Yeni Parisler yapmak için uzun süredir planlama yaptıklarından da haberdarız. Önümüzdeki günlerde bu gelişmelerle ilgili yeni ve detaylı açıklamalar yapacağız. Elimizde yeni bilgiler de var. Türkiye’nin gönderdiği başka ekiplerde var. Onları da biliyoruz."

"KAYGIMIZ DEVLETLERİN ANLAŞARAK ÜSTÜNÜ ÖRTMESİDİR"

Koç’un bir kaygısı da davanın hukuksal zeminde görülmesi için iddianame hazırlanmış olmasına rağmen, bu durumun devletler arasında yapılacak anlaşmayla üstünün örtülmesidir. Bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı danışmanı da olan MİT elemanı Muhammed Taha Gergerlioğlu davasını örnek veriyor.

"Başından beri bu kaygımızı dile getirdik. Hem ilk dönemlerde Alman basınıyla bu gelişmelere ilişkin bilgileri paylaşırken, hem de bugünlerde dava açıldıktan sonra böyle bir kaygımız olduğunu hep söyledik. Devletler arasındaki ikili anlaşmalar ve siyasi ilişkiler sonucu bu tür kirli pazarlıklar yapılabiliyor, maalesef. Gergerlioğlu davasında böyle oldu. Bu dava umarız öyle olmaz. Evet, kamuoyuna yansıdı, basına yansıdı, savcının iddianamesi yayınlandı. Bu saatten sonra geri adım atılacağına inanmıyoruz. İddianame, bizim verdiğimiz bilgileri teyit ediyor, doğruluyor."

"ÖNEMLİ OLAN EMRİ VERENLERİN ARKASINDA KİMLERİN OLDUĞU"

Koç, Türkiye’nin ülke dışında istihbarat faaliyeti yürütmesinin bir memur görevlendirmesiyle olamayacağının altını çizerek, davanın görülmesi aşamasında bu konuyu savacıya da soracaklarını söylüyor:

"Bu emri verenler kim? Bu emri verenler de yargılansın, istiyoruz! Türkiye'nin yasaları ortada. Bu emri rastgele bir memur veremez, rastgele bir daire veremez. Ülke içindeki istihbaratla ilgili birimden herhangi bir memur bir konuda talimat verebilir ama yurtdışı operasyonlar, yurtdışı istihbarat faaliyetleri öyle değil. Bunun için MİT Müsteşarı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın onayı da gerekiyor."

30 BİN EURO PARA KARŞILIĞI YAPMIŞ

32 yaşındaki Sayan hakkında hazırlanan iddianamenin özetini yayınlayan savcılık, Sayan'ın 2013 yılından beri Türk istihbaratına çalıştığını duyurdu. Ajanlık faaliyetleri karşısında Sayan'ın 30 bin Euro para elde ettiği bildiren savcılık devamla şu bilgileri verdi: "S.' 2013 yılından beri Türk istihbaratına çalışıyordu. Mayıs 2016'da bir Kürt derneği tarafından Bremen'de düzenlenen, Türkiye'deki milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasının protesto edildiği bir eylemde Türk istihbaratı için göstericilerin fotoğraflarını çekiyordu."

iddianameye göre, Mehmet Fatih Sayan’ın asıl görevi 2015 Eylül ayından itibaren başlıyor. O dönem aldığı ilk görevlerden biri de 2015’te Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi'nin (NAVDEM) Eş Başkanı olan Yüksel Koç'u gözetlemekti.

MİT’E ÇALIŞTIĞINI KABUL EDİYOR

Sayan ifadesinde "Ajanım, Türk istihbaratı beni Kürt kurumlarını izlemek ve bilgi toplamak için Almanya'ya gönderdi, fakat tetikçi değilim" diyor. Savcılık da Sayan'ın bu ifadesinden yola çıkarak iddianameyi hazırlamış.

Artık Almanya'da MİT için çalıştığını itiraf eden biri var.

Şu ana kadar Almanya'da 20 Türk hakkında MİT ajanı oldukları iddiasıyla soruşturma yürütüldü. Ancak şimdiye kadar soruşturulanlardan hiç birisi suçunu itiraf etmemişti.

Öne Çıkanlar