Yeşil Yol eylemcileri beraat etti

Yeşil Yol eylemcileri beraat etti
Yeşil Yol projesine karşı eylem yapanlara karşı açılan davanın bugünkü duruşması Rize’nin Pazar ilçesi 2.Asliye mahkemesinde görüldü.

Gençağa KARAFAZLI


Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin doğa harikası yaylalarını birbirine bağlayacak 2600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol projesini durdururken diğer yandan projeye karşı eylem yapanlar bugün mahkemedeydi.

Yeşil Yol projesine karşı eylem yapanlara karşı açılan davanın bugünkü duruşması Rize’nin Pazar ilçesi 2.Asliye mahkemesinde görüldü. Yargılanan tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildi. 

'JANDARMAYI BİZ ÇAĞIRDIK'

Haklarında dava açılan 14 kişiden Halit Müftüoğlu, Maksut Balcı, Tevfik Uzunboy, Havva Reyhan, Yeliz Ertanç ve Av. Yakup Okumuşoğlu’nun hazır bulunduğu mahkemede yargılanan yaşam savunucuları savunmalarında  "yapılan yol hukuka aykırıdır 2016 yılında yargılanmaya başlayan sanıklar aslında bu mahkemelerin verdiği kararları uygulamak amacı ile hareket etmişlerdir. Kimisi yaylacılık yapan kimisi ise yaylaya çıkan insanlardır. 2500 metre yükseklikteki yayalarda iş makinelerinin burada ne yaptığını sorgulamışlardır. İş makinesinin çalışmaya başladığı andan itibaren Jandarmayı bir zat çağıran bu davada yargılanan sanıklardır. 

‘ÇEVRE KATLİAMINI ENGELLEMEK İÇİN EYLEM YAPTIK’ 

 Bu bölgede doğal sit alanı ve milli park statüsündedir, İnşaat sahasında çıkan hafriyatlar yol kenarlarına atılmaktadır. Bu durum, ileride doğal afetlere yol açabilecek niteliktedir. Mera alanları tahrip edilmiştir. Anayasanın 56 maddesi 2 fıkrasında çevre hakkı tanımlanmış ve çevreyi korumak vatandaşa ödev olarak yüklenmiştir. Sanıklar bu temelde eylemler gerçekleştirmiş çevre katliamını engellemek amaçlı eylemler gerçekleştirmiş bu durum hukuka da uygundur. Bu nedenlerden dolayı yaşam alanlarını savunan biz sanıklar beraatımızı talep ediyoruz." 

‘BİZİM İÇİN BU ALANLAR KUTSALDIR’ 

Av. Yakup Okumuşoğlu savunmasında; "1997 yılından beri bu bölgede çevre davalarıyla uğraşıyorum. Bizler karakter olarak yöresine âşık insanlarız. En ufak bir değişikliğe refleks gösterme alışkınlığına sahibiz. Bizim için bu alanlar kutsal alanlardır. Bizimki dağ taş ormanlar daha fazlasıdır. Bizim hatamız daha önce turizmi teşvik etmemiz olmuştur. Bu nedenle Ayder gibi bir bölgeyi kaybettik. Biz yeşil yol ile Ayder gibi, Uzungol gibi turizm merkezi ve yaylalar yapacağız dediler. Ayder deneyimimiz nedeni ile başka Ayder’ler olmasın yaylamız doğamız Aydere dönüşmesin amaç ile hareket ettik. 2863 sayılı yasaya göre sit alanı olan bölgede inşaat faaliyeti yürütülebilmesi için koruma amaçlı imar planı çıkartılması gerekirken bu alanda bu şekilde bir plan çıkarılmamıştır. 

‘RİZE İDARE MAHKEMESİNE 3 AYRI DAVA AÇTIK’

Mera alanına ilişkin genel soyut bir izin alınmıştır. Rize İdare Mahkemesi'ne 3 ayrı dava açıldı. Müvekkiller de olay öncesinde bu tip hukuka aykırılıkları anlattığımız için olay yerine dozer geldiğinde doğal olarak bu şekilde refleks göstermişlerdir. 

Dozerciye izinlerinin olup olmadığını sormuşlar dozerci durmayınca müvekkiller Jandarmayı aramışlardır. Jandarmaya durumun hukuksuz olduğu anlatılmış Jandarma dozerin çalışmasının durdurulacağını söyleyerek müvekkilleri arabaya doldurarak karakola götürmüştür. 

‘HUKUK TERS YÜZ EDİLMİŞTİR’

Burada müvekkillerim mi? Jandarma mı, orda çalışma yapanlar mı yoksa onlara emir verenler mi suçlu? Savcılık yanlış kişileri tespit etmiştir. Müvekkiller suçu önlemeye çalışmışlardır. Hukuk ters yüz edilmiştir. Çalışma hürriyet anayasal bir ilke olduğu gibi çevre hakkı ve yaşam hakkı da anayasal bir haktır. Burada halkların yarışması söz konusudur. Oradaki su, mera, doğal yaşam ortamı müvekkillerin haklarını doğrudan ilgilendirdiğinden temel hak niteliğinde olduğundan üstün kabul edilmelidir. 

Çevre kanunu gereği müvekkillerin çevreyi koruma hakkı ve görevi mevcuttur. TCK nin 26. Maddesi kapsamında haklarını korumuşlardır. Hak kullanılmadan kaynaklanan eylem suç olamayacağı bu madde de belirtilmiştir. 

‘ADLİYE KORİDORLARINDA MÜCADELESİNİ VERDİĞİM YAYLALARIN FOTOĞRAFI VAR’ 

TCK’nın 119. maddesinde belirtilen suçun işlenmesi için ayrıca cebir ve şiddet unsurunun gerçekleşmesi gerekmektedir. Hal bu iken müvekkiller orada ifade hürriyetlerini kullanmışlardır. Dozer önüne geçip basın açıklaması yapmak ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına ilişkin yargı ve AHİM kararları mevcuttur. Adliye koridorlarında da benim korumaya çalıştığım ve bunun için mücadelesini verdiğim yaylaların fotoğrafı bulunmaktadır. 

Tüm bu huşuları dikkate alarak müvekkillerin suçun madde ve hem de manevi yönü ile suç işleme kasıtları olmadığı aksine suçu engellemek kastı ile burada bulundukları dosya ya sunulan mahkeme kararları ile de bu durum sabit olduğu dikkate alındığında müvekkillerin tamamı hakkında beraat kararı verilmesini talep ediyoruz çünkü bu yaylaları korumakla sizlerde görevlisiniz "dedi. 

SUÇUN YASAL UNSURLARI OLUŞMADI 

Yapılan savunmaların ardından mahkeme ; "Her ne kadar Volkan Taşkın dışında ki sanıklar hakkında TCK’nın 117/1, ve 119/1-c maddesi gereğince birden fazla kişi tarafından birlikte iş eve çalışma hürriyetini ihlal suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de sanıkların üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı ve sanıkların kastının iş ve çalışma hürriyetini ihlal etmek olmadığı anlaşıldığından atılı suçtan sanıkların beraat ine karar verilmiştir" denildi. 

Öne Çıkanlar