Yeni Şafak yazarı Öztürk: Şimdi de gücümüz elimizden gidiyor

Yeni Şafak yazarı Öztürk: Şimdi de gücümüz elimizden gidiyor
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk bugünkü yazısında AKP için, "Bizimkisi gerçek bir aşk hikayesiydi ve henüz şarkı olarak dillere düşmemişti" dedi.

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, yerel seçimin sonuçlarına dair değerlendirmelerde bulundu. "Bizim derdimiz, bizim davamız AK Parti’den büyüktü" diyen Öztürk, "Sonra birbiriyle çekişen insanların bulaştırdığı hastalığa kapıldık. Sonra içimize korku düştü, şimdi de gücümüz elimizden gidiyor" dedi. 

"Bizim AK Parti ve Erdoğan’la ilişkimiz başka türlüydü" diyen Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü Kemal Öztürk, Yeni Şafak’ta yer alan yazısında "Bizimkisi gerçek bir aşk hikayesiydi ve henüz şarkı olarak dillere düşmemişti. Gözümüzün önünde erimesinden dolayı olsa gerek, duygusalız" ifadesini kullandı. 

Öztürk’ün "Ne demek lazım gelir bilmiyorum" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle: 

Yazacak o kadar çok şey olmasına rağmen, yazmakta zorlandığım ilk yazım olacak sanırım. Neyi, nasıl söyleyelim, ne demek lazım gelir, bir türlü karar veremedim. Kelimeler havada uçuşuyor, cümleler düzensiz nizamda.

Ne söylemek istediğimi biliyorum. Yapılacak çok analiz var. Sandıktan çıkan çok mesaj var biliyorum. Belki de siz okuyucularım böyle bir analiz bekliyorsunuz.

Ancak kafamdaki düşünceleri kelimelere giydirmek, cümlelerde nizama sokmakta zorlanıyorum. Zira son derece duygusalım.

Zihnimin tüm kargaşası içinde, iki şey mıh gibi çakılı duruyor. Sanırım son 20 günde seçim sahasını dolaştığım her yerde, bu iki konu hep dilimden döküldüğünden olsa gerek.

Erzurum’da karlı Palandöken’in eteklerinde, bir grup dertli adamla otururken en son dillendirmiştim bu iki şeyi.

Bize ne oldu? Partimize ne oldu? Seçmene ne oldu?... Sorular havada uçuşurken, benden siyasi bir analiz bekleyen bu arkadaşlara ilk söylediğim şey, "Enfal Suresi 46. ayet tecelli oluyor, onu yaşıyoruz" demek oldu. Şaşırdılar. Dinleyince hak verdiler.

İşte şu anda kafamda mıh gibi çakılı duran ve beni etkisine alan şey bu.

Sanırım son yıllarda en çok etkilendiğim ve her fırsatta çevremdekilere anlattığım ayet budur:

"Birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer, gücünüz elinizden gider."

Ankara’da, henüz AK Parti içinde büyük tartışmaların olmadığı zamanlarda, partinin üç önemli ismi, Erdoğan, Gül, Arınç’ın etrafındaki danışmanların ya da kadroların birbiriyle uğraştığı zamanlarda başlamıştım bu ayeti söylemeye.

"Siyasetin ve bürokrasinin doğasında bu çekişme vardır" derlerdi bana. Bense hep buna itiraz ederdim.

Onları ikna edeceğimize, onlar hepimize bu hastalığı bulaştırdı. Partinin büyükleri de bu hastalığı iyileştireceklerine, görmezden geldi. Sonunda muhteris insanların başlattığı bir hastalık, önce gizliden tüm bünyeye yayıldı, sonra da ilk krizde ortaya çıktı.

Şimdi üzgünüz…

Bizim derdimiz, bizim davamız AK Parti’den büyüktü. Ve biz Erdoğan’ı tüm İslam dünyasının acı çeken insanlarına dermen olacak diye sevdik, peşinden gittik. Az kalmıştı, derman olacaktı ve başaracaktık.

İşte sonra birbiriyle çekişen insanların bulaştırdığı hastalığa kapıldık. Sonra içimize korku düştü, şimdi de gücümüz elimizden gidiyor. Kendimize gelmezsek, kifayetsiz muhterisleri durdurmazsak daha da kötüye gidecek. Üzülerek görüyorum ki, hala sandıktan ders çıkarmayanlar var.

Velhasıl bugün duygusalız. Bizimkisi gerçek bir aşk hikayesiydi ve henüz şarkı olarak dillere düşmemişti. Gözümüzün önünde erimesinden dolayı olsa gerek, duygusalız.

 


 

Öne Çıkanlar