‘Uçan Süpürge’ 60’ı aşkın filmle festivale hazır

‘Uçan Süpürge’ 60’ı aşkın filmle festivale hazır
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu akşam yapılacak açılışla başlıyor. Bu yıl “Kadınların Mirası” temasıyla 10 farklı kategoride 60’ı aşkın film seyirciyle buluşuyor.

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali (USUKFF), Nil Kural’ın direktörlüğünde bugün başlıyor. 25’incisi düzenlenecek olan festival, bu yıl "Kadınların Mirası" temasıyla 26 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında Büyülü Fener Kızılay Sineması ve Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 60’ı aşkın filmin yer aldığı zengin programıyla seyirciyle buluşuyor.
 
Festivalin açılışı bu akşam saat 20.00'da Karum Çim Alan'da gerçekleşecek. Açılış töreni Youtube’den canlı olarak takip edilebilecek.
 
FESTİVALDE YER ALACAK SEÇKİLER
 
Festivalde yer alacak 10 kategori şu şekilde: "Her Biri Ayrı Renk, Pembesiz Mavisiz, Olay yeri-Aile, Küçük Kadınlar, Kadın Yok Savaşın Yüzünde, Yıkmak Diyor Kadın, Ayak Basılmamış Yollar, Perdeyi Sahipleniyoruz, Türkiye'den Kadın Filmleri ve Özel Gösterimler."
 
ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER ÜZERİNE BELGESEL
 
Festivalin programı ve yer alan kimi filmler ise şöyle: "Amsterdam Uluslararası Belgesel Festivali 34. IDFA’da ‘En İyi Yönetmen Ödülü’ kazanan Diem Ha Le imzalı Children of the Mist (Sisin çocukları) adlı belgesel filmin gösterimi 27 Mayıs’ta yapılacak. Filmde, çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları geleneğinin izini sürüyor. Bir arkadaşının çocuk yaşta evlendirilmesinden yola çıkan yönetmen, izleyiciyi kaderini eline alıp, geleneğe boyun eğmemeye çağırıyor. Gösterimin ardından Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Hatice Kaynak'ın konuşmacı olarak yer alacağı, 'Çocuk Yaşta Erken ve Zorla Evlilikler ve Hukuki Boyutu' üzerine bir söyleşi düzenlenecek.
 
TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE BAKIŞ
 
Yönetmenler Jeyan Kader Gülşen ve Zekiye Kaçak’ın ‘Bu Ben Değilim’ adlı  filminde, toplum, aile baskısı ve kendi iç çatışmaları nedeniyle cinsel yönelimini gizleyerek bir kadınla evlenen mutsuz geylerin hikayesini anlatıyor. Film, küçük şehirlerden, kasabalardan İstanbul’a göç etmiş muhafazakar ailelerden gelen üç eşcinsel erkek, sürekli rol yapmaktan ve yalan söylemekten bunalmış¸, yaşadıkları ile hayal ettikleri arasında bocalayan, sıkışıp kalmış¸ dünyalarını anlatıyor.
 
SURİYE'DEN UKRAYNA’DAKİ ÇATIŞMAYA
 
Yönetmen Alina Gorlova’nın ‘Bu yağmur hiç dinmeyecek’ adlı belgesel filmi, Suriye’deki savaştan kaçarak kendisine ve ailesine daha iyi hayat kurmak için Ukrayna'ya gelen ve burada da kendisini savaşın içinde bulan 20 yaşındaki Andriy Suleyman’ı takip eden bir belgesel. Film, Suriye'deki iç savaştan Ukrayna’daki çatışmalara uzanıyor. 
 
KİMLİK VE AİDİYET
 
Körfez Savaşı sırasında ailesiyle Irak’tan Avusturya’ya göç eden yönetmen Kurdwin Ayub’un Sonne adlı filminde, Viyana’da yaşayan ve farklı etnik kökenlerden gelen üç genç kızın başörtüsüyle R.E.M.’in Losing My Religion’ına çektikleri video, onları özellikle de Müslüman Kürtler arasında ünlü yapar. Aralarındaki tek Kürt olan Yesmin, kendi kültüründen giderek uzaklaşmaya başlar. Nati ve Bella ise kendilerine yabancı olan bir dünya karşısında büyülenmiş gibidir. 2022 Berlin Film Festivali’nden ‘En İyi İlk Film Ödülü’ ile dönen ve Avusturyalı yönetmen Ulrich Seidl’ın yapımcılığını üstlendiği Sonne,kimlik ve aidiyetle ilgili güncel soruları sanal medya kültürüyle birlikte mercek altına alıyor.
 
ASLI ERDOĞAN'IN SÜRGÜN HAYATI
 
Yönetmen Adar Bozbay’ın ‘Bitmemiş Cümleler’ adlı belgesel filminde, Almanya’da sürgün hayatı yaşayan Aslı Erdoğan’ın edebiyatını ve bugüne geliş yolculuğunu yazarla birlikte ele alıyor. Almanya’ya Erich Maria Remarque Barış Ödülü’nü almaya giden Erdoğan, ancak bir daha geri dönmez. Böylece yazarın Frankfurt’taki yarı açık cezaevine benzettiği sürgün hayatı da başlamış olur. Bu durum zaman içinde Aslı Erdoğan’ın sağlığının bozulmasına ve yazamamasına neden olur.
 
HASANKEYF HİKAYESİ…
 
Elif Yiğit’in yönetmenliğini yaptığı belgesel ‘Hasankeyf’ ise, Batman’da bulunan 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf'in, Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalıp yok olmasını beyaz perdeye taşıyor. Tarihin kaybının yanı sıra köy, ev ve anılarını kaybetmek zorunda kalan insanların yaşadıklarını, hikayelerini, baraj suyunun tutulmasından öncesi ve suyun tutulup yıkım sürecinde barajın tamamen dolduktan sonraki durumunu belgeliyor. 
 
CEZAEVİNDEN İKİ KADIN
 
Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik’in ‘Cadı Üçlemesi 15+’ adlı belgesel filminde, cezaevlerinden yaralarını ve şifalarını haykıran, kendilerine şiddet uygulayan kocalarını oldurmuş¸ iki kadının öyküsünü anlatıyor. Aylin ve Havva evlerini, sevgiyi, öfkeyi, çocukluklarını, çocuklarını, düşlerini ve kabuslarını paylaşıyor. Belgesel, Aylin ve Havva’nın mektuplara döktükleri duyguları, gerilim türünde aktarırken, şiddetin zaman ve mekan tanımayan döngüsünde iki kadının suçlu bulunmasını sorguluyor." (MA)

Öne Çıkanlar