Türkiye seçime yine idam tartışmaları ile giriyor: 'Sıkıştıkça idam konusu gündeme geliyor'

Türkiye seçime yine idam tartışmaları ile giriyor: 'Sıkıştıkça idam konusu gündeme geliyor'
Bahçeli ve Soylu’nun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da idam vurgusu yaptı. Muhalefet temsilcileri ve hukukçularsa idam cezası gündeminin tekrar tartışılmamak üzere kapandığı görüşünde.

Seda TAŞKIN 


+GERÇEK- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin 2004'te mevzuatından tamamen çıkardığı idam cezasının yeniden getirilmesini bir kez daha tartışmaya açtı. Ancak her ne kadar idam cezası kaldırılmış olsa da Türkiye siyasetinin kritik dönemeçlerinde, özellikle de seçim süreçlerinde idam cezası tekrar tekrar gündeme taşınıyor. 

Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz hafta "İdam cezası tartışmaya açılmalıdır" sözlerinden hemen sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, idam cezasının getirilmesine destek verir nitelikte bir açıklamada bulunarak, "İdam konusu Türkiye’de çok tartışılıyor ama idamın da kendisine ait bir caydırıcılık süreci söz konusu" dedi. Son olarak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmaris'te orman yangınını çıkardığını itiraf ettiği iddia edilen kişi hakkında, "Caydırıcı bir ceza... Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdama..." ifadelerini kullandı. 

İdam cezasının getirilme ihtimali var mı, idam cezası bir seçim stratejisi olarak mı gündeme taşınıyor? Konuyu siyasetçiler ve hukukçularla konuştuk. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Anayasa Profesörü ve CHP Ankara Milletvekili İbrahim Kabaoğlu ve Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu idam tartışmalarını +Gerçek’ değerlendirdi.

CHP’Lİ EMİR: SIKIŞTIKÇA İDAM KONUSU GÜNDEME GELİYOR 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Murat Emir’e göre idam tartışmaları her seçim öncesi gündeme getiriliyor. "Sağ popülist siyaset sıkıştıkça idam konusunu gündeme getiriyor" diyen Emir, iktidarın, faillere yönelik duyulan toplumsal öfkeden yararlanmak istediğini belirterek, Türkiye’yi yöneten siyasetçilerin daha dikkatli ve sorumlu davranması gerektiğinin altını çiziyor. 

‘TOPLUMSAL ÖFKEYİ İSTİSMAR ETMEYE ÇALIŞIYORLAR’ 

Türkiye’de idam cezasının geri getirilmesi için Anayasa’da çok önemli değişikliklerin yapılması gerektiğini söyleyen Emir, böyle bir değişiklik yapılmasının da "tam bir yörünge değişikliği" anlamına geleceğini belirtiyor. Emir, "İdam konusunu gündeme getirenlerin, sanki idamdan yanalar gibi görüntü vererek, toplumsal öfkeyi istismar etmeye çalıştıklarını görüyoruz.  Erdoğan bu konuyu şimdiye kadar Meclis gündemine getirirdi; ama bunun, içinde bulunduğumuz dünyadan kopuş anlamına geleceğini herkes biliyor" diyor. 

HDP’Lİ BEŞTAŞ: İNSANCIL OLMAYAN BİR CEZA YÖNTEMİDİR

İdam cezasına karşı net tutumuyla bilinen bir diğer parti de HDP. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, parti olarak tutumlarında net olduğunu belirterek, "İdam cezası son derece arkaik ve insancıl olmayan bir ceza yöntemidir ve sadece insan haklarının askıya alındığı birkaç ülke dışında uygulanmamaktadır" ifadelerini kullanıyor. 

"Türkiye, ölüm cezasını kimi istisnalarla yasaklayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 6 No’lu Protokol’e ve daha sonra istisnaları da ortadan kaldıran 13 No’lu Protokol’e taraftır" diyen Beştaş, bu protokollere dair çıkarılan onay kanunlarının da AKP iktidarı döneminde düzenlendiğini hatırlatıyor. 

"Kaldı ki DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti zamanında Anayasa’nın 38. maddesine ‘Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları dışında ölüm cezası verilemez’ hükmü eklenmiştir" diyen Beştaş, yine aynı hükümet zamanında AB uyum sürecine uygun olarak kanunlarda yapılan değişikliklerle, idam cezasının ‘müebbet ağır hapis cezasına’ dönüştürüldüğünü dile getiriyor. Ayrıca Beştaş, mevzuatın, hükümlere eklenen ‘Savaş ve çok yavaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları hariç olmak üzere’ ibaresiyle güncellendiğini  ifade ediyor. 

‘CİNAYET SUÇU İLE ARASINDA NE FARK VAR?’

Beştaş, Cumhurbaşkanının idam cezasını gündeme taşımasını, AİHS’nin 6 ve 13 No’lu Protokolleri ile Anayasa ve yasalarda gerçekleştirilen değişikliklerle bağdaşmadığını söylüyor. "Üstelik idam cezası ile cinayet suçu arasında ne fark var?" diye soran Beştaş, "Birisi cinayet işlediğinde bunu nasıl doğru bulmuyorsak, devletlerin kendileri için uyguladıkları bir intikam yöntemi olan idam cezasını da doğru bulmak söz konusu dahi olamaz" açıklamasında bulunuyor. Beştaş sözlerini şöyle tamamlıyor:

"Toplumu manipüle etmek için bu yöntemi destekleyen açıklamalar yapılması büyük bir kandırmacadır. Bu beyanları, yargının tamamen bağımlı kılındığı, iktidarın söylemleri dışında hüküm kuramayan mahkemelerin olduğu bir ülke realitesinde dillendirmek riyakarlıktan başka bir şekilde nitelendirilemez. İdamı kaldıran iki siyasetin, şimdi birleşip ellerinde yağlı urganla dolaşıyor olmaları pişkinliktir, aymazlıktır. Sırf oy devşireceğim diye hamaseti beslemek ise insanlık suçudur, tarihsel utançtır."

‘İDAM CEZASI TÜRKİYE’DE TARTIŞMAYA AÇILAMAYACAK ŞEKİLDE KALDIRILDI’ 

Türkiye’de idam cezasının 2001 ve 2004 anayasa değişiklikleriyle tekrar tartışmaya açılmayacak şekilde kaldırıldığını söyleyen Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, "Hukuk sistemimiz, insan haklarına dayanan hukuk tercihi ile bu tür yaptırımlara kapıyı kapatmıştır. Anayasamıza rağmen başlatılan bu tartışma, yönetememe sorununu perdeleme maksatlı tehlikeli bir tartışmadır" diyor. 

"İdam cezası barış veya savaş zamanı fark etmeksizin yasaklanmıştır. Geri getirilmesi söz konusu değildir" diyen Kaboğlu, orman yangınlarının gerekçe gösterilerek, idamın gündeme getirilmesinin, ormanları yağmalayan siyasilerin ve kamu görevlilerinin bu faaliyetlerine meşruluk kazandırmak anlamına geldiğini söylüyor. 

Kaboğlu, kamuoyunda algı yaratarak dezenformasyon yapılmak istediğini ifade ederek "Ormanlarımızın kırımına göz yumulamaz. Çünkü anayasa hükümlerini, özellikle 169. maddeyi ihlal eden siyasiler de ilgili bakanlığın görevlileridir. Şu ya da bu biçimde idam cezasını gündeme getirmek isteyenler, ormanları kullanarak böyle bir tartışmayı başlatmak istiyor. Demek ki çift yönlü bir bilgi kirliliğiyle karşı karşıyayız" ifadelerini kullanıyor.

HUKUKÇU EMİNAĞAOĞLU: ÖLÜM CEZASI VERİLEMEZ 

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) eşki Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ise Türkiye’nin taraf olduğu BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi uyarınca ölüm cezası veremeyeceğinin altını çiziyor.  Eminağaoğlu, "Anayasa'da 2004 yılında yapılan değişiklikle, ölüm cezası verilemez, bunun için hiçbir istisna da öngörülmüyor" diye ekliyor. 

Askeri Ceza Yasası dışındaki tüm yasalardan ölüm cezalarının kaldırıldığını belirten Eminağaoğlu, Askeri Ceza Yasası’ndaki ölüm cezasının da taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve Anayasa uyarınca verilmesinin ve uygulanmasının söz konusu olmadığını söylüyor. 

Eminağaoğlu, geçmişteki ölüm cezaları yerine, ölünceye kadar ağır hapis cezaları getirildiğini ve bu cezalarda koşullu salıverme hakkı tanınmadığını, bu cezalara mahkûm olanların ölene kadar cezaevinde kalmalarının öngörüldüğünü hatırlatıyor. Eminağaoğlu bununla beraber, AİHM’in verdiği kararlar uyarınca, bu cezalarda dahi "umut hakkı" gereği en çok 25 yılda koşullu salıverme hakkının tanınması gerektiğini, aksinin, fiilen idam anlamına geleceğini, bunun asla kabul edilemeyeceğini ifade ediyor.  Eminağaoğlu, yürütülen tartışmaların hukukun üstünlüğüne ve evrensel insan haklarına aykırı nitelik taşıyan tartışmalar olduğunu vurguluyor.

Öne Çıkanlar