Türkiye’de medyaya artık çete reisleri ayar veriyor

Mafya babalarından iktidarın koltuk değneği partinin liderine kadar herkes sadece muhalif medyayı değil, iktidar medyasını da hizaya getirme çabasında.

"Çıraklık" döneminde hazırlık yaptı, "kalfalık" döneminde operasyonu başlattı ve "ustalık" döneminde Türkiye medyasının yüzde 90’ını ele geçirdi.

Tirajı düşük birkaç gazete ve olanakları çok sınırlı birkaç televizyon kanalı dışında ortalıkta gerçekleri yazacak, söyleyecek ne gazete kaldı ne de televizyon.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi basına baskılar tarihidir de aynı zamanda.

Ancak 80 yıllık cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidarın yapmadığı, yapmaya cesaret etmediği ya da ihtiyaç duymadığı bir planı devreye soktu ve medya mülkiyetiyle oynadı.

Medyada mülkiyete el değiştirtti; bazısına baskı yaparak elindeki gazete ve televizyonu kendine yakın müteahhitlere satmaya mecbur bıraktı; bazı gazete ve televizyonların mülkiyetini devlete geçirerek kendi yandaşlarına dağıttı.

Daha önceki iktidarlar medya sahiplerine devlet ihaleleri verirdi.

Bu iktidar sistemi tamamıyla ters yüz etti ve devlet ihalesi verdiği müteahhitlere bir de gazete ve televizyon verdi.

Bir de medyada "emanetçi patron" dönemi başlattı. Devletin dağıttığı bazı gazete ve televizyonların mülkiyeti yandaş müteahhitler arasında hokkabaz topu gibi sürekli birbirlerine atıldı.

Aslında hokkabaz topunu o an için tutanlar da biliyordu ki o topun asıl sahibi kendi değil başkasıydı.

24 Haziran seçimleri itibarıyla "ustalık" dönemi "sultanlık" dönemine evrilirken, kendi kurduğu yeni medya düzeninin de karakteri net biçimde ortaya çıktı; Türkiye’de artık çete reislerinin medyaya ayar verme dönemi başlamıştır.

Bu sürecin geldiği noktayı anlamak için Erdoğan-Bahçeli-Çakıcı üçgenindeki trafiğe bir bakmak yeterli.

12 Mayıs 2018:

Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli "organize suç örgütü kurmaktan" hükümlü Alaattin Çakıcı gibi suçlular için af istedi.

19 Mayıs 2018

Kırıkkale Keskin Cezaevi’nde hapis yatan Çakıcı rahatsızlanarak Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde mahkum koğuşunda tedavi altına alındı.

23 Mayıs 2018:

Bahçeli, organize suç örgütü kurmaktan hükümlü Çakıcı’yı tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Bu ziyarette çekilen fotoğraf MHP’nin resmi twitter hesabından servis edildi..

26 Haziran 2018:

Seçimden iki gün sonra özellikle Hürriyet ve Sabah gazetelerinde Bahçeli’nin "Teşekkür mesajı (iftira, itham, isnat)" başlıklı çarşaf gibi ilanı yayınlandı. 

59’u gazeteci, geri kalanı akademisyen ve araştırma şirketi yöneticisi toplam 70 kişiyi "MHP husumeti", "MHP’ye karşı iftira kampanyası yapmakla" suçluyordu. 

Bahçeli’nin ilanında "Sizin gibiler olmasa hakikat, haysiyet, doğruluk, adamlık, ahlak, insanlık nasıl seçilir, ayırt edici vasfını nasıl gösterirdi!" denilerek ilanda tek tek adları ve kuruluşları yazılı gazetecilere, akademisyenlere, araştırma şirketi yöneticilerine açıkça hakaret ediliyordu.

İlanda Sözcü, Anayurt, Aydınlık, Cumhuriyet, Habertürk, Hürriyet, Sabah, Vatan, Yeniçağ, Yeni Şafak, Karar, Halk TV, FOX TV gibi yayınların hem tanınmış hem de bir araya gelmeleri mümkün olmayan yazarları, sunucuları açıkça hedef gösterilmişti.

Hedef gösterilen gazeteciler arasında Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi’nin, Ahmet Hakan’ın, İsmail Saymaz ve Taha Akyol’un; Sabah Gazetesi’nden de Hıncal Uluç, Hilal Kaplan ve Melih Altınok’un adları vardı.

İşin ilginci kendi yazarlarını da hedef gösteren Bahçeli’nin bu ilanı hem Hürriyet hem de Sabah gazetelerinde yayınlandı.

Belli ki korku dağları bekliyordu ve Hürriyet’le Sabah’ın patronları kendi yazarlarını da tehdit eden bu ilana Cumhur İttifakı’nın küçük ortağından korktukları için "Hayır" diyememişlerdi.

Bu da yeni medya düzeninin bir parçasıydı; gazeteciler ve yazarlar iktidara şu ya da bu kenarından tutunanlar tarafından kendi gazetelerinin sayfalarından bile hedef gösterilebiliyorlardı.

27 Haziran 2018:

24 Haziran seçimlerinden üç gün sonra Çakıcı, Erdoğan’a dönük şu cümlelerin yer aldığı bir mesaj yayınladı:

"… sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda yeni oluşumun başkanı seçilmesinde en büyük etken sayın Bahçeli ve yol arkadaşlarıdır", "AKP’li olmayan ama devlet bekası için ona oy veren ve verdirenlerin onun selamına ve teşekkürüne ihtiyacı yoktur!", "Devletin sahibi sen değilsin! Devletin mihenk taşı ülkücüler ve devletine gönülden bağlı her etnik mozaikten olanlardır."

Eski Başbakan Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen, AKP yönetimine "utangaç eleştiriler" yönelten yazarların yer aldığı Karar Gazetesi bu açıklamayı "Erdoğan’ı küstah sözlerle tehdit etti" başlığıyla verdi.

29 Haziran 2018:

Çakıcı’nın Karar Gazetesi’ne dönük tehdit mesajı "Başta ABD ve FETÖ’ye hizmet eden, 2 Haziran seçimlerinde ‘şer ittifakı’nı destekleyen Karar gazetesi sahibi Mehmet Aydın olmak üzere; İbrahim Kiras, Hakan Albayrak, Etyen Mahçupyan, Akif Beki, Gürbüz Özaltınlı, Ali Bayramoğlu" diye başlıyor, "Türkiye ve yurtdışındaki bütün sevenlerimce görüldükleri yerde kesinlikle cezalandırılacaktır" gibisinden bir "vur emri"yle sürüyordu.

Bir de not vardı bu mesajın altında:

"Elif Çakır kadın olduğu için sakın ona dokunmayın."

Bu tehdit sonrasında nedeni Çakıcı mıdır, bilinmez ama yazarlardan Etyen Mahçupyan ve Elif Çakır Karar’daki yazılarına ara verdiklerini duyurdular.

"Erdoğan’ı tehdit eden Çakıcı"dan, Erdoğan’ın yapmakta zorlanacağı "Karar operasyonu"nu başlatan Çakıcı’ya doğru ilginç bir gelişim çizgisi izliyor olay.

30 Haziran 2018:

Gazetenin sahibi ve altı yazarına dönük bu tehdidi Karar Gazetesi 30 Haziran tarihli sayısında birinci sayfasının altına doğru ancak tek sütun bir haber olarak, "Tehdide karşı destek yağdı" başlığıyla gördü.

Aynı zamanda da Çakıcı’nın Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle kullandığı "Küstah sözlerle tehdit etti" başlıklı haberini sayfalarından çıkardı.

Aynı gün Çakıcı bu "jest" üzerine gazetenin sahibi ve altı köşe yazarıyla ilgili "görüldükleri yerde cezalandırılmaları"yla ilgili  kararı üç aylığına  "iptal ettiğini", "üç ay hata yapmazlarsa süresiz olarak bu çağrının dondurulacağını" duyurdu.

1 Temmuz 2018:

Kırıkkale Keskin Cezaevi’nde hapis yatarken rahatsızlanarak Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde mahkum koğuşunda tedavi altına alınan Çakıcı’ya sınırsız görüşme izni verildiği ortaya çıktı.

Kırıkkale İl Sağlık Müdürü, Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimi ve altı ayrı uzman doktorun hazırladığı sağlık kurulu raporunda Çakıcı’da 16 farklı türde hastalığın olduğu, altısının ölümcül risk taşıdığı iddia edilerek şöyle denilmiş:

"Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derecedeki akrabaları ve yakın arkadaşları ile haftanın yedi günü saat 09.00 ile 20.00 arasında hem sağlığı hem morali aynı zamanda helalleşme açısından bu zaman dilimleri arasında, istediği isimle, kişi, sayı adeti koymadan, kendisi için bu ziyaretler hastalıklarının kontrol edilebilmesi için ve morali açısından yeniden hayata bağlayabilir."

Kim bilir neyin ödülü bu "sınırsız ziyaret izni".

"Çıraklık"tı, "kalfalık"tı, "ustalık"tı derken "Sultanlık" döneminde buyurun size çete reislerinin, onların arkasına sığınanların, Saray’a ucundan kenarından tutunanların ayar verdiği Türkiye medyasının hali pür melali.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi