Türk Lirası reform paketine odaklandı: Reform paketleri ekonomide iyileşme sağladı mı?

Türk Lirası reform paketine odaklandı: Reform paketleri ekonomide iyileşme sağladı mı?
Dolar, güne 7.48 seviyesinde başladıktan sonra Erdoğan'ın açıklayacağı reform paketi öncesi 7.56'ya çıktı. Daha önce açıklanan paketler uzmanlara göre çözüm getirmedi.

ARTI GERÇEK - Düşük seviyelere gerileyen tahvil getirilerinin yeniden yükselişe geçmesi gelişmekte olan ülkeler üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor.

Dolar/TL de yine gelişmekte olan para birimlerinde olduğu gibi hafta başında 7.8'e yaklaşmasının ardından nispeten sakinleyerek 7.5 etrafında dalgalanıyor. TL, pazartesi günü dolar karşısında yüzde 3'e yakın değer kaybettikten sonra salı ve çarşamba günleri yüzde 2'ye yakın değer kazandı, dün de sınırlı kazançlar görüldü.

Dolar/TL bu yıl 6.9'a kadar gerilemiş ancak sonrasında ekonomi politikalarının sürekliliğine ilişkin endişeler ve küresel satış baskısıyla yönünü yükselişe çevirmişti. 6.9 seviyesinden başlayan yükselişle birlikte bu hafta dolar/TL'de görülen en yüksek seviye 7.7840 olmuştu. Dün itibarıyla görülen en düşük seviye ise 7.4330 oldu ancak kur günü 7.5 civarında tamamladı.

Dolar/TL'nin 7.43'e gerilediği anda ABD Hazinesi'nin 10 yıllık tahvil getirileri de yüzde 1.5'in altına inmişti. Ardından getiriler yeniden yüzde 1.55'in üzerine çıkarken dolar/TL'de 7.5'in üzerine yükseldi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise Ekonomi Reformları tanıtım toplantısını saat 15:00'da gerçekleştirecek. Erdoğan önceki açıklamalarında reform gündenin merkezinde makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer aldığını söylemişti.

Kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verildiğini belirten Erdoğan, mali disiplinin önemine de dikkat çekerek 2021 bütçe açığı hedefinin de yüzde 4.3'ten, yüzde 3.5'e indirildiğini belirtiyor.

"Reform paketimizde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına da yer veriyoruz" diyen Erdoğan kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçeceklerini de söylemişti.

"Enflasyon mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştiriyoruz" ifadelerini kullanan Erdoğan, sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve finansal kapsayıcılı da gözeteceklerini belirtmişti. Erdoğan, cari açıkla mücadele için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atacaklarını da ifade etmişti.

Piyasalar, pandemi nedeniyle ödenemeyen krediler ve yapılandırma gibi konularda borçlara ödeme kolaylığı da beklerken açıklamalardan ziyade uygulamalar daha yakından takip edilecek. 

Geçen hafta açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nın ardından Erdoğan’ın bu toplantıda, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan öncülüğünde uzun süredir üzerinde çalışılan, makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikaları içeren ekonomik paketin ayrıntılarını açıklaması bekleniyor.

DAHA ÖNCE AÇIKLANAN PAKETLERİN NASIL BİR ETKİSİ OLDU?

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan pakette, yabancı yatırımcılar için güvencelerin ve finansman koşullarının iyileştirilmesine dönük adımların öne çıkması bekleniyor.

En son 10 Nisan 2019’da Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak ‘Yapısal Dönüşüm Adımları’ adı altında bir reform paketi açıklamıştı. Açıklanan programda gıda enflasyonunun düşürülmesi, sürdürülebilir büyüme ve istihdamın sağlanması, bütçe disiplini gibi hedefler yer alıyordu. Türkiye’nin önünde dört buçuk yıl seçimsiz bir dönem olduğunu vurgulayan Albayrak, bu süre boyunca reformların durmadan devam edeceğini belirterek yabancı yatırımcıları Türkiye’ye davet etmişti.

Peki, şimdiye dek açıklanan reform paketleri, Türkiye’deki ekonomik sorunlara ne kadar çözüm oldu?

SORUNLARA ÇÖZÜM GELİŞTİRİLMEDİ

Deutsche Welle Türkçe’ye konuşan Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özgür Orhangazi, 2018 döviz krizinden bu yana bir dizi reform paketi veya ‘yeni’ diye adlandırılan ekonomi programlarının açıklandığını belirterek, "Bütün bu paket ya da programların hepsi, ekonominin temel yapısal sorunlarını tespit edip bunlara yönelik bütünlüklü bir politika çerçevesi geliştirmekten ziyade bir dizi vaat, beklenti yahut hangi ekonomik modele veya çerçeveye dayandığı belli olmayan bir dizi hedeften oluştu" dedi.

Türkiye’deki makroekonomik gidişatın 2018’deki döviz krizinden bu yana sıcak paraya bağımlı hale geldiğini ifade eden Orhangazi, bunun da ekonomiyi yüksek faiz ve döviz kıskacına soktuğunu belirtti. Orhangazi, "Bu paketlere baktığımız zaman da ne bu faiz, döviz kıskacının nasıl çözüleceğine dair bir çerçeve şimdiye kadar sunuldu. Ne bunların geri planında yatan üretimin ithalata bağımlılığını azaltacak ve her döviz şokunun enflasyonda sıçramaya yol açmasını önleyecek bir politika geliştirildi" dedi.

Paketlerin ilan edilmesinin ardından gelen dönemde Türkiye ekonomisi yüksek faiz, düşük değerli Türk Lirası, yüksek enflasyon ve yavaşlayan bir ekonomiyle birlikte artan işsizlikle karşı karşıya kaldı. 

YABANCI YATIRIMLAR DÜŞÜYOR

Son verilere göre 2019'da yüzde 11,84 olan yıllık enflasyon, Şubat 2021’de yüzde 15,61 seviyesine çıktı. Aynı dönemde gıda enflasyonu yüzde 10,89'dan 18,40’a yükseldi. Pandemide başlayan işten çıkarma yasağına rağmen Ocak ayı itibarıyla işsizlik yüzde 12,2, genç nüfusta işsizlik yüzde 24,7 gibi çift haneli rakamlarda olmayı sürdürüyor. 2018'de 9,4 milyar dolar olan net doğrudan yabancı yatırım girişi ise 2019’da 6,1 milyar, 2020'de 4,6 milyar dolara geriledi.

Türkiye ekonomisinin uzun bir süredir yeterli istihdam yaratma kapasitesine sahip olmadığını belirten Orhangazi, büyüme temposunu artırmak için ise 2017’den beri düşük faiz ve kamu bankaları aracılığıyla kredi genişlemesi politikasının uygulandığını ifade ediyor. Orhangazi, bunun da her defasında dışa bağımlılık nedeniyle döviz sıkışmasına neden olduğunu söylüyor.

YENİ EKONOMİ PROGRAMI, REFORM DİYE SUNULDU

İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, her yıl açıklanan üç yıllık ekonomi programları da uluslararası kurumlara ve yatırımcılara güven vermekten uzak. 2006 yılından beri uygulanan ve ekonomik hedeflere ilişkin üç yıllık perspektifler sunan Orta Vadeli Program’ın adının, Berat Albayrak göreve geldiğinde Yeni Ekonomi Programı (YEP) olarak değiştirildiğini hatırlatan Alçın, açıklanan programın ise reform beklentilerini karşılamadığını söyledi.

2018’in başında makroekonomik verilerde kötüleşmenin başladığını, reformların ise seçim sonrasına ertelendiğini ifade eden Alçın, "Seçimlerin ardından hükümetin oluşması zaman alınca da reform beklentileri arttı. Diğer yandan ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizi neticesinde Ağustos ortasında güçlü bir kur şoku yaşandı. Bu kur şoku sonrasında da Eylül ayında o zamanki Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak yeni bir programla çıktıklarını söyledi. Adı da Yeni Ekonomi Programı. Ama aslında 2006’dan o zamana uygulanagelen Orta Vadeli Program’ın bir anlamda isim değişikliğine uğramış hali idi" diye konuştu.

Orta Vadeli Programlar uygulanmaya başladığından beri programda yer alan hedeflerin tutmadığını kaydeden Alçın, "Türkiye’nin her dönem içinden geçtiği özel koşullar sebebiyle yıllık olarak bu programın revize edildiğini gördük. Bu da bir süre sonra bir geleneğe dönüştü. Bir nevi bir spor toto takibine dönüşmüş durumda. Dolayısıyla bu programların da bir yapısal reform niteliğinden uzak olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

Açıklanacak yeni reform paketi ise İnsan Hakları Eylem Planı’nın ardından geldi. 2019’daki ekonomik reformlar da Yargı Reformu Stratejisi ile eş zamanlı duyurulmuştu.

BÜYÜME STRATEJİSİ DEĞİŞTİRİLMELİ

Alçın, yapısal reformu ayıran temel niteliğin üretim ilişkilerini değiştirecek ölçüde önlemler olduğunu söylüyor.

Alçın,"Nitelikli üretimin, nitelikli iş gücünün ikame edildiği bir yapı mesela yapısal olabilir. Ama herhangi bir kesimi daha fazla teşvike dönük alınacak önlemler teşvik önlemleridir. Teşvik paketidir. Pandemi döneminden sonra neredeyse iki ayda bir benzer teşvik paketleri açıklandı. Bunlar ekonominin o an içinde bulunduğu konjonktürel dalgalanmanın yarattığı olumsuz etkileri giderici makyajlar sadece" dedi.

Yakın tarihe bakıldığında, son yapısal reformun 2001 yılında uygulanmaya başlanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı olduğunu aktaran Alçın, programda mali disiplin, şeffaflık, öngörülebilirlik amaçlarının yer aldığını vurguluyor. Ancak programda yer alan verimliliğe dayalı büyüme stratejisinin, ucuz iş gücü ve doğal kaynaklara dayalı bir büyüme olduğunu ve uzun vadede geniş halk kesimlerinin yoksullaşmasına yol açtığını söyledi.

HAFTAYA MERKEZ BANKASI YÖN BELİRLEYECEK

Diğer yandan, piyasalarda Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) halen Coronavirus'ün negatif etkilerinin sürdüğü Euro Bölgesi ekonomisinde borçlanma maliyetlerini düşük tutmak için önümüzdeki çeyrekte tahvil alımlarını hızlandıracağını açıklamasının ardından ABD mali canlandırma paketinin de imzalanmasıyla piyasalardaki risk iştahı arttı. 

ABD ve AB ile ilişkiler, mevcut ekonomi politikalarının sürdürülebilirliğine ilişikin endişeler, TCMB'nin önümüzdeki hafta gerçekleştireceği faiz kararı ve lokallerin dövizden TL'ye dönme konusunda belirgin bir eğilim göstermemesi son dönemde TL'yi negatif ayrışmaya götüren ve takip edilen gelişmeler arasında öne çıkıyor.

Citi, JPMorgan, Morgan Stanley ve Goldman Sachs TCMB'nin enflasyon baskılarını kontrol altında tutmak adına Mart ayında politika faiz oranında artış beklediğini bu hafta açıkladı. 

Reuters anketi henüz yayımlanmasa da işlemcilere göre piyasalardaki fiyatlamalar da 50-100 baz puan bandında olmak üzere daha çok 100 baz puan faiz artışına işaret ediyor. Bankacılar mevcut enflasyona göre yapılan hesaplamalara göre reel faizin 140 baz puana kadar gerilediğini, önümüzdeki aylarda bunun daha da düşecek olmasının orta ve uzun vadeli enflasyon tahminlerine yukarı revizyon olarak yansıyabileceğini öngörüyorlar. TCMB'nin bu ayki PPK toplantısının sonuçları 18 Mart'ta açıklanacak. 

Türkiye'nin beş yıllık kredi iflas takası primi (CDS) ekonomi yönetimindeki değişim öncesi işlem gördüğü 570 baz puandan 300 baz puanın altına kadar geldikten sonra yeniden 340 puana doğru yükselişmişti. Son günlerde küresel satış baskısındaki azalma ile gerileyen CDS, 313/318 seviyesinde.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar