Tahincioğlu: Saçma bir emsal verilerek yönetilen memlekette, insanlar ölür, kadınlar ölür, çocuklar ölür

Tahincioğlu: Saçma bir emsal verilerek yönetilen memlekette, insanlar ölür, kadınlar ölür, çocuklar ölür
'Herkes aslında neyin ne olduğunu bilir bu ülkede.'

T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu, Diyarbakır ve Şırnak'ta polis tarafından öldürülen 14 yaşındaki Ümit Kurt ve 12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ı bugünkü köşesine taşıdı. "Genelgelerle, tüzüklerle, televizyon programlarında söylenen sözlerle, "Bence öyle" denilerek, "yurtdışında da böyle" denilip, saçma bir emsal verilerek yönetilen memlekette, insanlar ölür, kadınlar ölür, çocuklar ölür." diyerek çocukları öldüren polislerin yargılanmasına dikkat çekti. 

Tahincioğlu'nun T24'te "Bir görüntü, iki cinayet" başlığıyla yayımlanan bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

Genelgelerle, tüzüklerle, televizyon programlarında söylenen sözlerle, "Bence öyle" denilerek, "yurtdışında da böyle" denilip, saçma bir emsal verilerek yönetilen memlekette, insanlar ölür, kadınlar ölür, çocuklar ölür.

Normaldir tüm bu keşmekeşte!

Biraz olsun "demokratik" görünebilmek için misal, yıllar önce, polis kasklarına numaralar yazılır, bundan sonra "kimin ne yaptığını göreceğiz" denilerek masallar anlatılır.

Sonra, bir sabah, şiddet görüntülerinin çekilmesinin "polislerin özel hayatını deşifre ettiği" gibi bir gerekçe uydurulup anayasaya aykırı genelge çıkartılır.

Birileri savunur o genelgeyi ölümüne… İktidar partisinden, "polisin diziyle boğaza basması normal, nefessiz bırakması normal değil" açıklamaları yapılır.

Herkes aslında neyin ne olduğunu bilir bu ülkede.

Ama ya işine gelmez ya nefretinden söylemez birileri ısrarla gerçeği, işin aslı korkaktır.

* * *

Ümit Kurt, henüz 14 yaşında öldürüldü, Cizre'de, 2015 yılının başında.

Boyacılık yapıp ailesine destekte bulunmaya çalışıyordu. Çocuktu.

Babası Abdullah Kurt, şöyle anlatmıştı o dönemde oğlunun ölümünü:

"14 yaşındaydı benim oğlum. Boyacı, bazen amele. 20 liraya çalışırdı. Okumadı, ben istedim ama olmadı. Zaten iflas etmiştik. Çalışayım dedi. Diğer çocuklarım hasta, Ümit bana yardım eden tek çocuğumdu. Kimseye zararı yoktu. Kimse bizi dinlemiyor. Karanlıkta sokağa giriyorlar. Panzerlerde bekliyorlar. Biz bu vatanın evladı değil miyiz? Ümit daha sokağa çıkar çıkmaz, 20 ev kadar uzaklaşmış ki orada kendi yaşıtlarıyla oynarken vuruluyor. Hayatta kimseye zarar vermemiş bir çocuk vuruluyor. Ne hakkınız var? Çocuk bu, korkuyor, bir köşeye siniyor ama orada vuruluyor. Göğsünden çıkmış mermi. Ben evde oturuyordum. Herkes oturuyordu. Söyledikleri gibi çatışmalar olsa kim oturabilir? Hastaneye koştuğumda oğlum ölmüştü. Savcı, bana 'Sen katilin bulunmasını istemiyor musun?' dedi. 'Ben katilin kim olduğunu biliyorum' dedim. Birkaç saat sonra oğlumu benden kaçırıp Diyarbakır'a götürdüler. Çatışma falan yokken vuruldu benim oğlum. Plakasız araçtan ateş açıyorlar. Plakasız devlet aracı olur mu? Niye plakaları söküyorsunuz? Cumhurbaşkanı, Başbakan'dan rica ediyorum, bir kere de bizi dinleyip, bu plakasız arabaları bir araştırsınlar."

Ümit Kurt

Orada bitmedi.

Birkaç gün sonra Nihat Kazanhan öldürüldü. 12'sindeydi daha.

Babası Emin Kurt anlatsın, neler yapıldığını oğluna:

"9 çocuğum var. Nihat beşinciydi. 6. sınıfa gidiyordu daha. Çıkıp bazen amcasına çıraklık yapıyordu ama aklı oyundaydı. O gün Irak'a gitmiştim. Ben aileme bakmak için sürekli gidiyorum. 2 gün varsam, 10 gün yokum. Daha varır varmaz telefon geldi bana, yaralı olduğunu söylediler. Kamyonu bıraktım geri geldim. Diyarbakır'a göndermişlerdi cenazesini. Son dönemde çok korkuyorduk, şimdi daha da çok korkumuz var. Açık gözle oğlumun nasıl vurulduğunu görenler var. Hepsi resmen plakasız bir Akrep aracıydı diyorlar. Oğlum arkadaşlarıyla oynarken, gelip vurup gittiğini söylüyorlar. Kafasına isabet etmiş. 12 yaşında bir çocuk kime ne yapabilir? Ben hep korurdum çocuklarımı, her şeyden korurdum. Yoktum ki burada. Yemek bile yememiş oyuna gitmek için. Bir kere de sözümüzün kıymeti olsun."

Öne Çıkanlar