'Suriye ve Irak iç işlerimizle alakalıdır'

'Suriye ve Irak iç işlerimizle alakalıdır'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürdistanı'ndaki referandumu eleştirirken 'Gelişmelere göre daha ileri adımlar atmaktan çekinmeyiz' dedi.

HABER MERKEZİ- Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Irak Kürdistanındaki referandumun "bölgenin bağrına yeni bir hançer saplama girişimi" olduğunu savundu. Erdoğan, Suriye ve Irak'taki gelişmelerin Türkiye'nin iç işleriyle alakalı olduğunu da iddia etti.

Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:

"Bölgemizde çok kritik, önümüzdeki asrı biçimlendirecek önemde gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, bu gelişmelerin merkezinde yer almaktadır. Bizi yok etmek için sayısız girişim olmuştur.

Bunları fırsat bilip, sırtımızdan hançerlemeye kalkmaya çalışanların hiçbirinin bu topraklarda esamesi okunmamaktadır. Bu milletin neleri yapabileceğini göstermek boynumuzun burcudur. Kimseyi tehdit etmek gibi bir niyetimiz yok, ikaz görevimizi yerine getirdik. Bu, bir dostun başka bir dosta gösterebileceği tavırdır.

Dost acı söyler. uyarılarımız acı olabilir ama hakikatın ta kendisidir. Kuzey Irak'ta yaşanan referandum krizi bölgemizin bağrına yeni bir hançer saplama girişimidir. 

Mesele, Kürtlerin hakkı meselesi değildir. Mesele, çevredeki ülkeleri sonu gelmez bir kavga, çatışma, hesaplaşma sürecine itmek isteyenlerin oyununa düşmek veya düşmemek meselesidir. Etnik husumetler meselesi üzerinden çevremize kazılan çukura düşülmesine izin veremeyiz. Irak ne tek başına Kürdün, ne tek başına Türkmenlerindir. Irak, kardeşlik iklimi içerisinde ortak bir gelecek inşa edilmesi gereken bir yerdir. 

'YENİ DEVLET KURAM AKIL KARI DEĞİL'

Bizim tepkimizi, Kerkük'teki birkaç Türmen için başlayan cümlelerle bizleri tahkir etmek kimsenin haddine değildir. Daha düne kadar ayrı bir Sünni bölge kurulması tartışılan Musul çevresinde yeni bir devlet kurma girişimi, akıl kârı değildir. Uzlaşıyla çözmek için her yolu sonuna kadar denedik, denemeye devam edeceğiz. Şimdilik sadece ambargolarla yetiniyoruz. Artarak da devam edecektir, eğer ki kendilerine gelmezlerse. Gelişmelere göre çok daha ileri adımlar atmaktan çekinmeyiz. Gayet iyi giden bir ilişkiyi kendi elleriyle tahrip eden, dillerini ülkemizi tehdit etmeye uzatan Kuzey Irak yönetiminin bir an önce aklını başına almaya davet ediyoruz.

'KAPILAR KAPANMADAN ADIM ATMAK GEREK'

Yaklaşmazlarsa, kendileri bilir. Tutumumuz aksi yöne çevrilir. Geçmişteki tecrübelerinde asla tutulmadığını kendilerinin de bildikleri birtakım sözlere kanarak kardeşlerinin hukukuna itimat etmeyenlerin akıbetleri hiç şüphesiz hüsrandır. Yarın bir kriz çıktığında herkes eve dönecek. Kim kalacak? Komşunuz, biz kalacağız. Kapılar kapanmadan adım atmak gerektiğine inanıyoruz. Hep aynı sıkıntıyla karşılaşıyoruz, bu sıkıntı kesinlikle bizimle rekabet eden güçler değildir. Onlar zaten yapmaları gerekeni yapıyorlar. Biz de planlarımızı bunları hesaba katarak gerçekleştiriyoruz. 

ASIL SIKINTIMIZ SÜREKLİ İÇERİDEN VURULMAMIZ

Bizim asıl sıkıntımız, sürekli içeriden vurulmamızdır. Türkiye, ikinci dünya savaşı sonrası şu andaki gelişmiş ülkelerin tamamı gibi sıçrama sürecine gelmiştir. Bu süreci kesintiye uğratan, o zaman 1960 darbesidir. 1980 sonrası rahmetli Özal ile yeniden sıçrama dönemine girdik. Bu dönemde de yine hançer içeriden saplandı. Bu da PKK terör örgütü. Öyle bir tehdit haline geldi ki istikrarsızlığın da etkisiyle ülkemizi tarihin en büyük krizinin içine sürükledi. AK Parti iktidarında da önce vesayet odakları, ardından da FETÖ ihanet çetesi, ardından bölücü örgütün yeniden alevlenen eylemleri ile ayağımıza prangalar vurulmaya başlandı. Allah'ın yardımı, milletimizin desteğiyle bunları atlatırken Suriye ve Irak meseleleri ile önümüze duvarlar kurulmaya çalışıldığını görüyoruz. 

SURİYE VE IRAK İÇ İŞLERİMİZLE ALAKALIDIR

Suriye ve Irak meseleleri doğrudan bizimle, iç işlerimizle alakalıdır. Dolayısıyla kimse "Siz neden bunlarla ilgileniyorsunuz?" demek hakkına sahip değildir. Kardeşlerim, her meselede olduğu gibi Irak ve Suriye'deki krizlerin ülkemize yansımalarının üstesinden de milletimizle geleceğiz. Fakat bunun için formül bellidir, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. Mesele budur. 

Başka çaremiz yok. Kendisini bu ülkenin, bu topraklara, bu halka ait hisseden herkesin başka hiçbir duyguya, tahrike kapılmaksızın bayrağımıza ve ezanımıza sahip çıkma mücadelesini vermesi gerekmektedir. Devir, ne köken, ne meşrep, ne cemaat ne hizip hesabı yapma devridir. Beton gibi durmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Parçalanarak büyümek, küçülerek güçlenmek gibi bir durum olamaz. Tam tersine birleşeceğiz, kenetleneceğiz ve önümüzdeki tüm engelleri aşarak gümbür gümbür hedeflerimize ulaşmaya başlayacağız. 

'SİYASİ PARTİ OLARAK BAKANLAR YANILGIDADIR'

Kardeşlerim, bu devletin vatandaşı olmaktan rahatsızlık duyan varsa ne yapıp, ne edip onların da fikrini değiştireceğiz. Kalbi kayan, gönlü kayan varsa ne yapıp ne edip onların da gönlünü kazanacağız. Fitneye kaptıracak tek bir kardeşimiz dahi olamaz. Ancak hesabi, değil, hasbi olursa zaten mesele kalmaz. Buraya bir siyasi parti olarak bakanlar yanılgıdadır. Ama bir parti değil, dava olarak bakanlar varsa istikameti bizimledir. Bölücü örgütün saldırılarında yeteri kadar insanı kaybettik. FETÖ gibi bir kanser hücresi gibi bünyemizi saran ihanet çetelerine yeteri kadar insanımızı kaptırdık. Parlak beyinlerimizi bir anafor gibi içine çeken Batılı ülkeler yeteri kadar insanımızı yuttu. Artık 80 milyon vatandaşımızın tamamına sahip çıkacağız. Her vatandaşımızın, geleceğinin bu topraklarda olduğu bilinciyle ülkemize sahip çıkmasını sağlayacağız."

Öne Çıkanlar