Sendika Uzmanı Can Şafak: Sendikal mücadele, siyasi hedefler taşıyan bir mücadeledir

Sendika Uzmanı Can Şafak: Sendikal mücadele, siyasi hedefler taşıyan bir mücadeledir
Sendikalardan, toplu pazarlığın her türlü prosedürden arındırılması, koşulsuz ve sınırsız grev hakkı taleplerini öne çıkarmaları, bu yönde mücadele yürütmeleri beklenir.

Metal ve gıda işkollarında sendikalaşıp toplu sözleşme talep eden işçilerin grevleri aylardır sürüyor, grev kırmasına rağmen işverene yaptırım uygulanmıyor. Yabancı sermayeli fabrikalarda işverenin yasaları özgürce çiğnemesine göz yumuldu. İşçilerin kendilerini yasalar etrafında savunabileceği pozisyonlar ne yazık ki yok edildi. Tüm anayasal haklar fiilen kaldırıldı. Çalışıyor olmasına rağmen borç batağına, kölelik koşullarına mahkum bırakılan sınıf da artık tahammül eşiğinin sonuna geldi. Fabrikalarda çeşitli taleplerle ani eylemler, işgaller gerçekleşmeye başladı.

Ekonomik çöküş işçinin dünyasında pahalılık, yoksulluk olarak ortaya çıkıyor. Her ay kimi kuruluşlarca açıklanan yoksulluk sınırı ulaşılabilir değil. Emekçi sınıflar her gün biraz daha yoksullaşıyor. Bu koşullarda işçiler bir çare olarak sendikalaşmaya ya da sendikalarını değiştirmeye yöneliyorlar diyen Sendika Uzmanı Can Şafak, Birgün’den Rıfat Kırcı’nın sorularını yanıtlayarak işçiyi harekete geçirin ekonomik çöküş ile birlikte başlayan kitlesel grevlere değiniyor.

‘EKONOMİK ÇÖKÜŞ’

Yakın zamanda inşaat işkolunda da kitlesel işçi eylemleri olmuştu diyen Şafak, bu eylemler ve maden işkolundaki işçi direniş ve yürüyüşleri ağır, kötü çalışma şartlarına ve iş cinayetlerine karşı patlak verdi ve çok da etkili oldu. Ama genel olarak ve özellikle de son sıralarda işçi eylemlerinin örgütlenmesindeki temel faktörün ekonomik çöküş olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır’ dedi.

Şafak, ekonomik çöküş işçinin dünyasında pahalılık, yoksulluk olarak ortaya çıkıyor. Her ay kimi kuruluşlarca açıklanan yoksulluk sınırı ulaşılabilir değil. Toplu pazarlık sürecinde dahi savunulamayan, ulaşılamayan bir kriter. Asgari ücret açlık sınırının üzerinde ve bugün hep söylendiği gibi artık neredeyse ortalama ücret halini almış durumda. Emekçi sınıflar her gün biraz daha yoksullaşıyor. Bu koşullarda işçiler bir çare olarak sendikalaşmaya ya da sendikalarını değiştirmeye yöneliyorlar. İşçi eylemlerinin nedeni de işçilerin bu girişimlerinin işverenlerce baskıyla, işçi çıkarmalarla engellenmesi. Son olarak Birleşik Metal İşçileri Sendikası çatısı altında örgütlenen Mitsuba Otomotiv işçilerinin fabrika işgali, işveren baskılarına ve işten çıkarmalara karşı kotarıldı. Direniş, işverenin sendikayı tanımasıyla ve atılan işçilerin tazminatlarının alınmasıyla sonuçlandı.

‘ASIL ÇÖZÜM YASALARIN DEMOKRATİKLEŞMESİ’

Türkiye’de uzunca bir süredir kitlesel grevlere izin verilmiyor diyen uzman Şafak; büyük toplu pazarlık birimlerinde artık mutlak gözüyle bakılan grev ertelemeleri sendikaların pazarlık gücünü daha toplu pazarlığın başında kırıyor. Çünkü aslında yapılan bir erteleme değil düpedüz yasaklama, erteleme süresinin sonunda sendika Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) başvurmak zorunda, aksi halde yetkisi düşüyor diye ifade etti.

Genel olarak söylenmesi gereken sendikaların ve işçilerin uzun süreli grevlere hazırlıklı olmaları gerektiğini söyleyen Şafak şöyle devam etti; sendikaların grevin zamanlaması konusunda antidemokratik yasa kurallarıyla kısıtlı tutulmakta olmaları. Sendikalar sürelere bağlı bir prosedür nedeniyle kendileri için en uygun buldukları zamanda greve çıkamıyorlar, grevleri zaman zaman işlerin daraldığı dönemlerde başlatmak zorunda kalıyorlar. Yasal grev hakkının kullanılabilmesinin yolu da sınırlamalarla, tuzaklarla dolu. Bunları bir ölçüde aşabilen ya da en azından etkisini zayıflatabilen kimi pratikler mücadele içinde zaten ortaya çıkıyor. Ama burada asıl çözüm yasaların demokratikleştirilmesi.

'İŞÇİ EYLEMLERİ SİSYASİ BİR PERSPEKTİFTEN YOKSUN'

Günümüzdeki işçi eylem ve direnişlerini, böylesi kitlesel çıkışların öncüleri olarak ilan etmek kolay değil. Günümüzde işçi eylemleri genellikle siyasi bir perspektiften yoksun söyleyen Şafak durumu şöyle açıklıyor; çoğunlukla katıksız ya da pür ekonomik amaçlara dayanıyorlar. Öte yandan bugün işçilerin kahir ekseriyeti, yüzde 90’ı sendikasız, örgütsüz. Sendikalar ise sayıları milyonlarla ifade edilen bu büyük kitleyi kendi çatıları altına çekebilecek bir örgütlenme ufkuna sahip değil.

Sendikaların sınıf sendikacılığını eksenine alan ilkeli bir mücadele hattı oluşturmaları gerekiyor söyleyen Can Şafak, Sendikalrın nasıl bir yönetme izlemesi gerektiğini değindi.

'SENDİKAL MÜCADELE SİYASİDİR'

Şafak, söylem ve eylemlerinde sınıf çıkarlarını savunmaları, bu yönde mücadele vermeleri anlamına geliyor. Sendika özgürlüğü, öncelikle sendikanın kendi örgütlülük alanını kendisinin belirlemesi ve tüzüğünü dilediği gibi düzenleyebilmesidir. Bu iki konuda da sendikalardan ses çıkmıyor, devlete teslim olmuş durumdalar. Bugün sendikalaşmanın önündeki önemli sorunlardan biri yetki prosedürü. Her örgütlenme işverenin itirazı, işten çıkarmalar ya da sarı sendika oyunlarıyla ve yıllarca sürecek olan yargı süreciyle akamete uğratılıyor. Buna karşı ‘60’larda, ‘70’lerde yükselen "referandum" seslerini bugün işitmiyoruz pek. Sendikalardan, toplu pazarlığın her türlü prosedürden arındırılması, koşulsuz ve sınırsız grev hakkı taleplerini öne çıkarmaları, bu yönde mücadele yürütmeleri beklenir. Bunun ilk adımı da sendikaların açık seçik, sade ve kolay anlaşılır çözüm önermelerini ortaya koymaları olmalıdır. Böyle bir mücadele elbette siyasidir, siyasi hedefler taşıyan bir mücadele perspektifini gerektirir, çünkü yasaların değiştirilmesini hedefler.

Öne Çıkanlar