Prof. Dr. Üstün: İstanbul Havalimanı'na dair öngörülerimiz teker teker gerçek oluyor

Prof. Dr. Üstün: İstanbul Havalimanı'na dair öngörülerimiz teker teker gerçek oluyor
İstanbul Havalimanı'nın büyük bir yıkım yaşattığını söyleyen Prof. Dr, Üstün, 'Bırakınız risk koşullarını, sıradan mevsim (doğal kış) koşullarını dahi kaldıramıyor' dedi.

Yağmur KAYA


+GERÇEK- 3'üncü Havalimanı Kent İşçileri, "3. Havalimanı kent suçudur, yaşam yıkımıdır" başlığıyla Türk Mühendis ve  Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi binasında basın toplantısı düzenledi. 

Toplantıda ilk olarak söz alan 3. Havalimanı inşaatında çalışan işçi Nihat Demir oldu. Demir, havalimanı inşaatı sırasında hayatını kaybedenleri anarak sözlerine başladı. Havalimanı inşaatındaki kötü çalışma koşullarını protesto ettikleri için yüzlerce işçinin gözaltına alındığını bazı işçilerin tutuklandığını hatırlatan Demir, inşaatın devam ettiği süreçte hem barınma, hem beslenme hem de ücret konusunda büyük zorluklar yaşandığını söyledi. 

'NAZİ KAMPI GİBİYDİ' 

Demir, "3'üncü havalimanında işçi ve orman kırımı yaşandı. Laf olsun diye söylemiyorum ama orası bir Nazi Kampı gibiydi. Kötü yemekler, uzun yemek kuyrukları, saatlerce soğukta ve yağmurda beklemek, işçilerin maaş ya da kıdem tazminatlarının verilmemesi... Bu koşulları kabul etmediğimiz için eylem yaptık. Bir gecede 600 işçi gözaltına alındık. İşçiler karakollara toplanıdı ve işçiler karakolda kemerle dövüldüğünü anlattı" diye konuştu. 

"Halklara, inşaat işçilerine ve emekçilere duyurumuzdur" başlıklı basın metnini Prof. Dr, Beyza Üstün okudu. 

"Suçlu yağan kar,  esen yel  değil. Keşke haklı çıkmasaydık" diyen Üstün, İstanbul Havalimanı'na dair yaptıkları bütün uyarıların dikkate alınmadığını söyledi. 

Üstün, "İGA’nın işlettiği havalimanı içinde dış ülkelerden gelenler dahil tüm yolcular uçaklarda saatler süren mahsur kalmanın ardından kendi olanaklarıyla kurtulabildi. Bu rezalete isyan edenlere karşı da iktidar tek bildiği ve daha önce iş cinayetlerine isyan eden işçilere karşı başvurduğu polis şiddetini devreye koydu. Yardım dahi ulaştırılamayan terminale çevik kuvvet yığıldı!

'PROJE ALANI DOĞRUDAN DENİZ ÜZERİNDEN GELEN RÜZGAARA AÇIK'

Bugüne meslek odalarının 3. Havalimanına yaptığı itirazda (örneğin İstanbul TMMOB İKK’nın Aralık 2014’de yazdığı raporda meteorolojik değerlendirme bölümünde) 'Proje alanı doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgarlara açıktır. Uçuş için uçağın gelen rüzgarı önden alması gerekir, yandan ya da arkadan alması tehlikelidir. Ayrıca Türk Hava Kurumu Teknik Birimi’nin, Karadeniz tarafından gelen rüzgarlar nedeniyle projeye onay veremediği bilinmektedir. Bu nedenlerle raporda kullanılan meteoroloji istasyonlarının verileri proje alanındaki değerleri yansıtmamaktadır.' uyarısı yapılmıştı. 3. Havalimanı İnşaat İşçileri ile Dayanışma Platformu adına yapılan açıklamalarda uçuş güvenliği olmayacak bu havalimanının yapımının iptal edilmesini, aksi halde yaşanacak felaketlerin önüne geçilemeyeceği her defasında basına  açıklıkla aktarıldı, anlatıldı.  

Tüm uyarıları, açılan davaları göz ardı eden siyasi iktidarın tam bir dayatma ve zorbalıkla inşa edip alelacele açılışını yaptığı 3. Havalimanı bugüne kadar yaşattığı yıkımların üstüne inatla inşa edildi. İşletmeye alındığı andan itibaren, dikkat çektiğimiz tüm riskler tek tek gerçekleşmeye başladı. 

'ATATÜRK HAVALİMANI 100 BİN AYRICALIKLI UÇUŞ'

Yolcular 3. HavaLimanı’nında mahsur kalırken devlet bürokrasisi ve özel jet sahipleri (Cumhurbaşkanlığı uçakları, özel jetler ve geçen haftaya kadar kargo uçakları Atatürk Havalimanı'nı kullanarak kesintisiz uçuş ayrıcalığından yararlanmaya devam etti. Atatürk Havalimanı sadece halklara  kapatılmış oldu. İstanbul Vekillerinin yaptığı açıklamalarda 7 Nisan 2019-30 Eylül 2021 tarihleri arasında Atatürk Havalimanı’ndan yaklaşık 100 bin ayrıcalıklı (toplam 90 bin 693) uçuş yapıldığını ve bunun da günlük ortalama 100 uçuş anlamına geldiğini belirtildi.

'SIRADAN MEVSİM KOŞULLARINI DAHİ KALDIRAMIYOR' 

İstanbul 3. Havalimanı; bırakınız risk koşullarını,  sıradan mevsim  (doğal kış) koşullarını dahi kaldıramıyor. İstanbul’un ve Marmara Bölgesinin kuzeyindeki su havzalarının yok edilmesi, binlerce hektar orman ekosisteminin, yüzlerce sulak alanın yok edilmesi, resmi rakamlarla 60’ın üzerinde iş cinayetiyle inşaat işçilerinin katledilmesi pahasına yapıldığı halde büyük bir başarıymış gibi 'dünya çapında bir şaheser' olarak tanıtılmakta. 'Türkiye'nin 2023 hedeflerinden biri' olarak sunulan İstanbul 3'üncü havalimanı son kar yağışıyla gerçekler bir kez daha görünür hale geldi.

'ŞİRKETLER KAYIRILDI, USULSÜZLÜKLER YAPILDI'

Havalimanı'nda yaşananlar,  şirketlerin nasıl kayırıldığını, iktidarın (5'li çete dahil) yandaş sermayeye neleri nasıl peşkeş çektiğini, yapılan tüm usulsüzlükleri, yaşamın ve yaşam alanlarının katliamını göstermekle kalmadı, aynı zamanda kapitalizmin yüzünü, sermayenin emek düşmanı niteliğini herkesin görebileceği boyutta gözler önüne serdi. Bu, tüm yetkileri kendinde toplayan ve bugüne dek İhale Yasası'nı 192 kez değiştiren, ÇED süreci dahil her türlü denetimi ve bilimsel kıstasları devre dışı bırakan iktidarın sınıfsal niteliğini gösteren uygulamalardan sadece biri.

'İŞÇİLER ÖLÜMCÜL BİR HIZLA ÇALIŞTIRILDI'

Yapılacak iktidar şovuna yetişebilsin diye, işçileri ölümcül bir hızla çalıştırarak, alelacele inşa edilen yapılar bugün çöküyor. Oysa bu korkunç koşullarda çalışmaya hayır diyen işçiler 'Köle Değiliz!' diye isyan ettiklerinde 'vatan haini' ilan edilmişler, işten çıkartılmışlar, işkence görmüşler, sendikacı dostlarımız aylarca hapislerde kalmıştı. Bu gün onların haklılığı da bir kez daha görülmüş oluyor.

Bu projenin ülkeye ve İstanbul’a yapılan büyük bir kötülük olduğunu yıllar öncesinden haykırdık, mücadele ettik direndik, belgelediklerimizi '3. Havalimanı İşçileri Mistik Tülü Kaldırdı' adıyla kitap haline getirip yayınladık ve bu gün keşke haklı çıkmasaydık diyoruz. Ama ne yazık ki öngördüklerimiz teker teker gerçek oluyor. Yaşamın üzerinde oynanan bu dayatmanın, yaşamı, emeği, halkların iradesini yok sayan bu ve benzeri siyasi projelerin yıkım boyutları, nedenleri ve sonuçları ile gözle görülür halde ve artık saklanamıyor. 

Bizler katliam projelerini durdurmak için mücadeleyi sürdüreceğiz. Başta inşaat işçileri olmak üzere tüm emekçilere, ekoloji, emek, meslek örgütlerine ve halklara çağrımızdır.  Bu topraklarda özgürce, eşit ve sömürüsüz yaşam için, gelin bu katliam siyasetine karşı birlikteliği büyütelim, kapitalist sisteme son verelim. Yaşamı yaşam alanlarını yok eden, emeği sömüren,  iş cinayetlerini, güvencesiz çalışma koşullarını meşrulaştıran başta 3. Havalimanı olmak üzere, onun da parçası olduğu Kanal ve Yenişehir yapılanması mega sermaye projelerini durduralım."

Öne Çıkanlar