NYT: S-400 yaptırımları ABD'nin Erdoğan-Trump ilişkisini geçmişte bırakmak istediğini gösteriyor

NYT: S-400 yaptırımları ABD'nin Erdoğan-Trump ilişkisini geçmişte bırakmak istediğini gösteriyor
15 Aralık 2020 Salı günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri...

15 Aralık 2020 Salı günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

NEW YORK TIMES  AMERİKA TARAFINDAN TÜRKİYE’YE GETİRİLEN YAPTIRIMLARIN TÜRKİYE’NİN SAVUNMA SANAYİSİNİ VE DİĞER ÜLKELERLE OLAN DİPLOMASİSİNİ FRENLEYECEĞİNİ YAZIYOR

LARA JAKES
NEW YORK TIMES/ABD
TÜRKİYE’YE ABD YAPTIRIMI

Trump Yönetimi, Rusya’dan aldığı S-400 savunma sistemleri için Türkiye’ye yaptırım kararını açıkladı. New York Times’ın Lara Jakes imzalı haberinde, yaptırım kapsamında Türkiye’nin Savunma Sanayi Başkanlığı ve dört üst düzey yetkilisine yönelik ekonomik ve seyahat yaptırımlarının getirildiğini yazıyor. Jakes bu yaptırımların Moskova’dan silah ve diğer askeri teçhizat almayı düşünen Hindistan, Mısır ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere diğer ülkeler için bir uyarı olduğunun altını çiziyor. Jakes’e göre, "yaptırımların Başkan Trump’ın görevdeki son haftalarında duyurulması, Amerikalı yetkililerin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakın ilişkiyi geçmişte bırakmak istediğinin ve Rusya’nın Batı savunma teknolojisine sızmasına potansiyel olarak izin vermesinden dolayı Türkiye’yi sorumlu tutmak istediğinin göstergesi" yorumunu yapıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Güvenlikten Sorumlu Bakan Yardımcısı Christopher Ford  açıklamasında "Türkiye’nin S-400 savunma sistemini alma konusunda geri adım atmayı reddetmesi bize başka seçenek bırakmadı" dedi. Senatör Chris Van Hollen ise "Başkan Trump’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu tutmayı defalarca reddetmesini izledikten sonra, bu yönetimin gerekli yaptırımları getirmesinden memnuniyet duyuyorum" yorumunu yaptı. Analistlere göre, yaptırımlar askeri satın alma dairesiyle sınırlı olsa da, bu cezalar Türkiye’nin savunma sanayisini ve diğer ülkelerle olan diplomasisini frenleyecek. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, "bu yaptırımlar beklendiği gibi hafif yaptırımlar değil daha çok orta doz yaptırımlar" diyor.

Her ne kadar Amerika ve çok sayıda Avrupa ülkesi Türkiye’ye karşı duruyorlarsa da Jakes, hiçbirinin stratejik konuma sahip olan bu ülkenin NATO’dan ayrılmasını istemediğine dikkat çekiyor.

yazının devamı...


AL MONİTOR TÜRKİYE İLE İRAN ARASINDA SON DÖNEMDE YAŞANAN VE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN BAKÜ’DE OKUDUĞU ŞİİR İLE TIRMANAN GERİLİMİ ELE ALIYOR.

AMBERİN ZAMAN
AL MONITOR/ABD
TÜRKİYE-İRAN GERİLİMİ

Amberin Zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü ziyaretinde Azeri şairin şiirini okumasının Türkiye ve İran arasında yaşanan gerilime tetikleyici etkisi olduğunu yazıyor. İki ülke arasında yapılan görüşmeler sonrası krizin durulduğuna dikkat çeken Zaman, yazısında, "Türkiye, İran gibi krizi engellemekle gerçekten ilgileniyor mu?" sorusunu soruyor. Zaman 14 Aralık tarihinde MİT tarafından tutuklanan uyuşturucu karteli üyelerinin haberinin Washington Post gazetesine bir Türk yetkili tarafından sızdırıldığını belirtiyor. Zaman "Bu, Türkiye’nin yeni Biden yönetimi ile köprü kurmaya çalışan İran’a karşı harekete geçtiğini ima etmekte istekli olduğunu gösteriyor" yorumunu yapıyor. "Baronların Savaşı" kitabının yazarı Timur Soykan, Türk yetkililerin tutuklamaları duyurmaya istekli göründüklerini kabul ediyor. Al-Monitor'a, konuşan Soykan, "Kendi topraklarında operasyon yürüten yabancı bir ülke, her ülke için çok büyük bir sorundur. Asıl dikkat çeken, İranlı ajanlar Türk topraklarında benzer operasyonlar gerçekleştirdiğinde, Türkiye'nin sessiz kalmış olması" yorumunu yapıyor. BBC’nin Orta Asya masası eski editörü, analist Firdevs Robinson ise , "Tarihi rekabetlerine rağmen, Türkiye ve İran, ikili ilişkilerinde her zaman hassas bir denge sağladı. Kürt ayrılıkçılığı konusunda işbirliği yapmayı seçtiler. Buna karşılık Türkiye, İran'ın büyük Azeri azınlığı arasındaki ayrılıkçı eğilimleri desteklediği şeklinde algılanabilecek herhangi bir yorum veya eylemden kaçındı" diyor. Son günlerdeki değişimde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP ortaklığında dış politikada şekillenen milliyetçi politikasının etkili olduğu belirtiliyor.

yazının devamı...


GREEK CITY TIMES, İKİ BİN BEŞ YÜZ SOMALİLİNİN TÜRKİYE’DEN YUNANİSTAN’A YASADIŞI YOLLARDAN GİRMEYE HAZIRLANDIKLARINI YAZIYOR

PAUL ANTONOPOULOS
GREEK CITY TIMES/YUNANİSTAN
TÜRKİYE’DEN YUNANİSTAN’A GEÇEN SOMALİLİLER

Yunan gazetesi Proto Thema’nın haberine atufta bulunan Paul Antonopoulos, Somalili yasadışı göçmenlerin Yunanistan’a Türkiye üzerinden geldiklerini yazıyor. Ege’deki Yunan adalarına Somali’den gelen yasadışı göçmen sayısının önemli bir artış gösterdiğini yazan Antonopoulos, Kasım ayında Midlli adasına gelen 214 göçmenin 142’sinin Somalili olduğunu belirtiyor. Antonopoulos bu Somalililerin Türk makamlarının işbirliği ile Somali'den Türkiye'ye ve oradan Yunanistan sınırına taşıyan insan tacirlerinin kurbanları olduklarını ifade ediyor. Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarachi, Yunanistan'ın Türkiye'nin Somalililerin transferini kolaylaştırdığına dair kanıtları olduğunu söyledi. Bakan "STK'ların Türkiye'ye vize ile giriş yapan Somalili göçmenlerin biletlerini aldığını ve Türk havayolları ile İstanbul havalimanına inip oradan Yunanistan’a geçmeleri için İzmir’e getirildiklerini gösteren verileri sunduk" açıklamasını yaptı. Bakan vize ve Türkiye’ye transfer ücretinin kişi başına 1500 euro olduğunu ancak bu paranın Mogadişu’daki STK tarafından ödendiğini ileri sürüyor. Antonopoulos göçmenlerin Yunanistan sularına vardıktan sonra, insan tacirleri tarafından STK’lar ile nasıl temasa geçecekleri konusunda bilgilendirildiklerini de yazıyor.

yazının devamı...


LİBERATİON GAZETESİ ÖZEL HABERİNDE, ÇİN’İN SİNCAN EYALETİNDE PAMUK TARLALARINDA ZORLA ÇALIŞTIRILAN UYGUR AZINLIKLARA YER VERİYOR

PAUL QUINIO
LIBERATION/FRANSA
ÇİN’DEKİ TOTALİTER FİRMALAR

Çin’deki Uygur toplama kampları, ailelerin ayrılması stratejisi ve kadınların kısırlaştırılması haberlerinin ardından Liberation gazetesi bu özel haberinde Uygurlara yönelik çalışma kamplarına yer veriyor. 

Alman araştırmacı Adrian Zenz, BBC ve Süddeutsche Zeitung işbirliği ile yayınlanan haberde  dünya pamuk üretiminin yüzde 20’sinin ve Çin pamuk üretiminin yüzde 85’inin gerçekleştiği Sincan eyaletinde Pekin’in Uygur azınlıklardan oluşan işçileri pamuk toplama işinde zorla çalıştırdıklarına yer veriliyor. 

Adrian Zenz, Çin resmi belgelerine dayanarak yaptığı araştırmasında Çin’in aşırı yoksullukla mücadele adına hareket ederek işçileri geleneksel düşünce biçimlerinden "özgürleştirmek" adına askeri bir ortam içerisinde insan haklarına ve Uluslararası Çalışma Örgütü kurallarına aykırı olarak çalıştırıldıklarına yer veriyor. 

Paul Quinio bu raporun Perşembe günü Avrupa Parlamentosu’nda ele alınacağını ve kınanacağını yazıyor. Quinio, "ekonomik ağırlığı bakımından güçlü olan Çin, Batılı güçlerin çoğunun çelişkilerine ve dolayısıyla sessizliğine güvenmeye devam edebilir. 

Çin kendilerine ucuz pamuk sağlamaktan çok mutlu olan tekstil devlerinin devekuşu politikasına ve ihtiyazsız davranmaya devam eden biz tüketicilere bel bağlamaya da devam edebilir" diye yazıyor.

yazının devamı...


LE MONDE GAZETESİ ŞAMPANYANIN TÜRKİYE’DE BİR LÜKS OLDUĞUNU, YEREL KÖPÜKLÜ ŞARAPLARIN İSE ORTA SINIF ARASINDA POPÜLER OLDUĞUNU YAZIYOR

MARIE JEGO
LE MONDE/FRANSA
ŞAMPANYA VE YEREL KÖPÜKLÜ ŞARAPLAR

 Türkiye’de şampanya çoğunluk için erişilemez bir lüks olmaya devam etse de köpüklü şaraplar, özellikle yerel olarak üretilenler, orta sınıf tarafından rağbet görüyor. Marie Jego, varlıklı, laik beyaz yakalı şehirlilerinin tükettikleri şampanyanın rakı, bira ve şarap gibi Türkiye’nin popüler içkisi olmaya çok uzak olduğunu yazıyor. 

İstanbul’da restoranlarda şarap önerisinde bulunan somelye Göknur Gündoğan, "Bir şişe şampanya açmak misafirinize önem duygusu veren şık ve prestijli bir jest olarak görülür. Şampanya doğum günleri, düğün ve yılbaşı kutlamalarına eşlik eder. Ama her bütçe için erişilebilir değil" diyor. 

Marie Jego, "mağazalarda 600 ila 750 lira arasında, restoranlarda ise 900 ila 1200 lira arasında satılan şampanya nüfusun büyük çoğunluğunun erişemeyeceği bir lüks olsa da şampanya ithalatı on yılda yüzde 72’lik bir artış gösterdi" diye yazıyor. 

"Şampanya ithal eden ülkeler listesinde Türkiye’nin 46. sırada olmasının nedeni sadece fiyatı deği diyen  İslamcı-muhafazakar hükümet  halk sağlığından endişe duysa da aynı zamanda toplumu İslamlaştırmak da istiyor" diyen Jego, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2013 yılındaki "Gece gündüz alkol etkisi altında sendeleyen bir nesil istemiyoruz" sözlerini hatırlatıyor. 

Jego geçtiğimiz ay İstanbul’da yapılan Formula 1 Grand Prix’sinde adet olduğu gibi şampanya verilmediğini yerine gazoz verildiğini de yazıyor. Jego, "Alkol tüketmek tabu haline gelse de Türkler her şeye rağmen baloncukları seviyor" diyor. 

Zengin orta sınıf arasında köpüklü şarap ve şampanyanın oldukça popüler olduğunu söyleyen Jego Fransız şampanyası ulaşılmaz olsa da yerel şarap üreticileri var diyor. Vinkara’nın üretim müdürü Candaş Mısır satışların iyi gittiğini ve sağlık krizinin yaşandığı bu günlerde satışların paradoksal biçimde arttığını söylüyor.

yazının devamı...


 

NEW YORK TIMES GAZETESİ TÜRKİYE’DE ERKEKLERİN SOSYAL YAŞAM MERKEZİ OLAN KAHVEHANELERİN VİRÜSÜN ETKİSİYLE İFLASLA BURUN BURUNA OLDUKLARINI YAZIYOR

CARLOTTA GALL
NEW YORK TIMES/ABD
KAHVEHANELERİN SIKINTILARI

New York Times Gazetesi, pandemi ile birlikte kapılarını kapamak zorunda kalan Türkiye’deki kahvehanelerin yaşadıkları sıkıntılara yer veriyor. Haziran ayında yeniden açılan kahvelerde, virüs gerekçesiyle oyunların yasakladığını yazan Carlotta Gall, çok sayıda kahvehane sahibinin iş kaybı nedeniyle tamamen kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor. 

Gall, neredeyse her mahallede bulunan Türk kahvelerinin erkeklerin işe gidip gelirken uğradıkları, emeklilerin buluşup sosyal hayattan siyasete kadar herşeyi konuştukları bir mekan olduğunu yazıyor. Kahveye gelenlerin genellikle oyun oynamak için geldiklerini yazan Gall, oyun olmayınca kahvelerin de boş kaldığını ifade ediyor. 

Gall, "Birçok kahve sahibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhafazakar hükümetinin kumarla ilişkisi nedeniyle oyunlara karşı çıktığını ve yasağın hijyenle ilgili olmaktan çok ideolojik olduğundan şikayet etti" diye yazıyor. Türkiye Kahvehaneler ve Büfeler Federasyonu Başkanı Murat Ağaoğlu, ülkedeki kahvelerin yüzde 20’sinin iflas edeceği görüşünde. 

Kahveyi babasından devraldığını anlatan işletmeci Güven Kıral ise toptan kapatmak zorunda kalmaktan endişeli. Kıral, "Açtığımda müşteriler çay için gelirler, bir süre otururlar ancak sonra oyun olmadığı için üzgünüm deyip gidiyorlar. Pandemi bize büyük bir kayba neden oldu" diye anlatıyor. 

Ülke çapındaki 120 bin kahvenin sahip ve çalışanlarını temsil eden Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken ise "En büyük sorun, hem müşteriler hem de buralarda çalışanlar için oyunların yasaklanması" diyor.

yazının devamı...

 


 

Öne Çıkanlar