Nefes almak, sigara ve alkolden daha zararlı: Yaşamdan iki yıllık kayıp

Nefes almak, sigara ve alkolden daha zararlı: Yaşamdan iki yıllık kayıp
Hava kirliliğine ilişkin son rapor nefes almanın alkol ve sigara tüketmekten daha zararlı bir hale geldiğini ortaya koydu.

Chicago Üniversitesi’nden Enerji Politikası Enstitüsü’nün son raporuna göre; hava kirliliği küresel ortalama yaşam süresi beklentisini iki yıl aşağı çekti. Rapora göre hava kirliliğinin sebep olduğu kayıp sigara, alkol, çatışma ve terörden daha fazla yaşam süresi kaybına denk geliyor.

Hava Kalitesi Yaşam Endeksi (Air Quality Life Index, AQLI) 14 Haziran Salı günü yayınlandı. 

TÜRKİYE'DE HAVA KİRLİLİĞİ 

Raporda Türkiye’ye ilişkin hava kirliliği verileri de paylaşıldı. Türkiye’deki hava kirliliği DSÖ’nün güncellediği seviyelere çekilirse vatandaşların yaşam sürelerinin bir yıl altı ay kadar uzayacağının tahmin edildiği bildirildi.

Raporda Bursa’daki hava kirliliğine de dikkat çekildi. Bursa raporda Türkiye’nin sanayi merkezi olarak tanımlanırken şehirdeki yüksek kirliliğin devam ettiğine vurgu yapıldı. Partikül kirliliğinin seviyelerinin DSÖ’nün 2021’de güncellenen hava kirliliği kılavuzundaki seviyelere çekilmesi durumunda Bursa’daki vatandaşların ortalama yaşam sürelerinin bir yıl dokuz ay kadar artacağının tahmin edildiği bildirildi.

PANDEMİYE RAĞMEN HAVA KİRLİLİĞİ YÜKSEK SEVİYEDE

Washington Post‘tan Claire Parker‘in aktardığına göre; rapor koronavirüs pandemisinin küresel ekonomiyi yavaşlatmasına ve dünyanın en kirli bölgelerinden bazılarının hava kalitesinin düzelmesine olanak sağlamasına rağmen, duman, buhar, toz ve polen gibi kirleticilerin bir karışımı olan partikül hava kirliliğinin yüksek seviyede kaldığını ortaya koydu

Aynı zamanda Hava Kalitesi Yaşam Endeksi kirlilikle ilişkili sağlık risklerine dair kanıtların dünya liderlerinin sorunu yeterli bir düzeyde aciliyetle ele almadığını gösterdiğini gözler önüne serdi.

‘SEBEP MARSLILAR OLSAYDI SORUN ACİL DURUM HALİNE GELİRDİ'

Chicago Enerji Politikaları Enstitüsü direktörü Michael Greenstone, "Marslılar Dünya’ya gelip gezegende bir insanın ortalama yaşam beklentisinin iki yıldan daha uzun bir kısmını kaybetmesine neden olan bir madde püskürtseydi bu küresel bir acil durum haline gelirdi" dedi ve ekledi:

"Bu, dünyanın birçok yerinde hakim olan durumla benzer. Maddeyi uzaydan gelen işgalcilerin değil, bizim püskürtüyor olmamız dışında…"

ORTALAMA YAŞAM SÜRESİ İKİ YIL AZALIYOR

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hava kirliliği felç, kalp hastalığı, akciğer kanseri ve diğer solunum yolu hastalıklarına yol açabiliyor. Rapora göre, kirlilik, küresel ortalama yaşam beklentisini de 2,2 yıl azaltma yolunda ilerliyor.

Sigara içmek ise yaşam beklentisini yaklaşık bir yıl dokuz ay kadar kısaltıyor. Alkol tüketiminde de sekiz aylık bir azalmaya işaret ediliyor.

AQLI’ye göre, güvenli olmayan su ve sanitasyon, yaşam süresi tahmininde yedi aylık bir azalmaya yol açarken, çatışma ve terör sadece dokuz günlük bir azalmaya işaret ediyor.

Raporun araştırmacıları, sigara veya alkolün aksine hava kirliliğinin "kaçınılması neredeyse imkansız" olduğunu söylüyor.

Artan sağlık riskleri nedeniyle, geçen yıl DSÖ 2005’ten bu yana ilk kez, önerilen 10 µg/m3’ten (μg/m3: metreküpte mikrogram) 5 µg/m3’e kadar olan, insanların soluması gereken kabul edilebilir hava kirliliği düzeyine ilişkin kılavuzunu güncelledi. AQLI analizine göre, revize edilmiş kritere göre, dünya nüfusunun neredeyse yüzde 97’si hava kirliliğinin önerilen seviyeyi aştığı bölgelerde yaşıyor.

NEFES ALMANIN EN ÖLÜMCÜL OLDUĞU BÖLGE: GÜNEY ASYA 

Rapora göre Güney Asya dünyanın en kirli bölgesi ve nefes almanın en ölümcül olduğu yer. Artan kirlilik seviyeleri, bölge geliştikçe ve nüfus arttıkça daha da ortaya çıkıyor ve bu da daha fazla fosil yakıt kullanımını ortaya çıkarıyor.

Bangladeş en kirli ülke olurken, 2013’ten bu yana dünyada artan kirliliğin yaklaşık yüzde 44’ü Hindistan’dan geliyor. Mevcut seviyeler devam ederse, Güney Asya sakinlerinin ortalama olarak yaklaşık beş yıllık yaşamlarını kaybedecekleri tahmin ediliyor.

Raporda, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’nin "dünyanın en kirli mega kenti" olduğu ve ortalama yıllık kirlilik seviyelerinin DSÖ kılavuzunun 21 katına ulaştığı belirtiliyor.

Orta ve Batı Afrika’nın yüzde 97’sinden fazlasının DSÖ standartlarına göre güvenli olmayan kirlilik seviyelerine sahip olduğu kabul ediliyor. Oran Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 92,8 ve Avrupa’da yüzde 95,5.

Raporda, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın güçlü kirlilik kurallarını büyük ölçüde başarıyla uyguladığı, ancak hükümetin konuya yeniden odaklanması gerektiği ifade ediliyor.

Buna göre; hava kirliliğini DSÖ yönergesini karşılamak için kalıcı olarak azaltmak, küresel ortalama yaşam süresi tahminine 2,2 yıl ekleyebilir. Bu durumda ise ortalama rakam 74,2 yıla yükselebilir. Bu tahminin gerçekleşmesi durumunda dünya nüfusu toplamda 17 milyar yıl kazanabilir.

HAVA KİRLİLİĞİNİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİSİ

Raporda, hava kirliliğinin iklim değişikliğiyle "derinden bağlantılı" olduğu ve bununla mücadele etmenin bir taşla iki kuş vurmak anlamına geleceği de aktarıldı.

Araştırmacılar, "Politika, insanların daha uzun ve daha sağlıklı yaşamalarını sağlayacak ve iklim değişikliğinin maliyetlerini azaltacak fosil yakıtlara olan bağımlılığı aynı anda azaltabilir" görüşünü paylaştı.

Raporu sunan araştırmacılara göre bu amaç daha fazla finansman ve siyasi irade gerektiriyor. AQLI direktörü Christa Hasenkopf, raporun girişinde, küresel olarak tüm hayırsever kuruluşlar tarafından her yıl hava kirliliğine 45 milyon dolardan az harcandığını ve bunun da toplam yıllık hibelerin yüzde 0,1’ini temsil ettiğini yazdı.

Öne Çıkanlar