MSD, QSD ve Özerk Yönetim'den ortak açıklama: Planları bozmanın tek yolu, halkın bir olma iradesidir

MSD, QSD ve Özerk Yönetim'den ortak açıklama: Planları bozmanın tek yolu, halkın bir olma iradesidir
MSD, QSD ve Özerk Yönetim’in gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesinde, Türkiye'nin olası askeri harekatına karşı hazırlıkların yapıldığı vurgusuna yer verildi.

Demokratik Suriye Meclisi (MSD), Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, önceki gün Hesekê'de düzenlediği ortak toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. Açıklamada, Türkiye’nin olası tüm saldırılarına karşı hazır olunduğu ve gerekli tüm önlemleri aldığı kaydedildi. 

SONUÇ BİLDİRGESİ

Bildirgede şu ifadelere yer verildi: "11 Haziran 2022 tarihinde, bölgedeki mevcut durumu ve son gelişmeleri değerlendirmek üzere, QSD Genel Komutanlığı, MSD yönetimi ve Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eş başkanlığının katılımıyla ortak acil durum toplantısı düzenledi.

Görüşmede QSD Komutanlığı, uluslararası koşulları, Türk devletinin Til Temir, Zirgan, Minbic, Kobanê ve Şehba bölgelerine yönelik saldırılarının düzeyinin artışını ayrıntılı olarak açıkladı. Komutanlık ayrıca son uluslararası koşullar, bunun etkisi ve çatışmadan yararlanmaya çalışan Türk hükümetinin çabaları hakkında da yorum yaptı. Her türlü saldırıya hazır olduğunu vurgulayan QSD Komutanlığı, uzun süre direnmek için tüm saha önlemlerini aldığını belirtti.

Katılımcılar, Türk devletinin her türlü saldırısını şiddetle kınadıklarını belirterek, Türk devletinin Suriye coğrafyasının diğer bölgelerini de işgal etme niyetinde olduğunu belirtti. Bu da beraberinde başka bir insanlık trajedisini getirecek. Katılımcılar, saldırının QSD'nin terörle mücadeleye devam etme çabalarını sınırlayacağı konusunda uyardılar. QSD'nin kuzeydeki saldırıya dahil olması, IŞİD'in hücrelerini yeniden etkinleştirmesi ve uluslararası güvenliği bir kez daha tehlikeye atması için bir fırsat sunuyor. Türk devletinin müdahalesi bölgeyi aşırılıkçı güçlerin yuvası haline getirecek. Ayrıca bu müdahalenin sonuçları insanlık üzerinde yıkıcı olacak ve gerçek bir felaket yaratacak ve büyük bir göç dalgası yaratacaktır. Bu, bölgedeki insani durumu zorlaştıracaktır. İlgili uluslararası kararlara uygun olarak Suriye'de siyasi bir çözüm uygulamaya yönelik çaba ve girişimler başarısız olacaktır.

Katılımcılar, diplomatik çabaların önemini ve bu tür müdahaleleri engelleyemeyen ve DAİŞ'ten kurtarılan bölgelerde barış ve güvenliğin güçlendirilmesi fırsatının kaybedilmesine yol açabilecek uluslararası pozisyonların ciddi adım atmaları gerektiğini vurguladı. Türk devleti, diplomatik yenilgisini ve ekonomik krizini Kuzey ve Doğu Suriye halkına aktarmaya çalışıyor. Katılımcılar, bölgeye yönelik saldırının QSD’nin terörle mücadelesini sınırlayabileceği ve bölgenin güvenliğini sarsacağı konusunda uyardı. Türk devletinin bölgeye olası saldırılarının Suriye’yi yeniden çetelerin kıblesi haline getireceği konusunda da uyarı yapıldı. Türk devletinin uluslararası kamuoyunu sınırlı ve kısa süreli saldırı için ikna etmeye çalıştığına dikkat çeken katılımcılar, Türk devletinin daha önceki saldırılarının da benzer gerekçelerle yapıldığını ancak halen sürdüğünü vurguladı.

Bölge halklarının, bayrakların, güçlerin ve partilerin rolünün önemine dikkat çeken katılımcılar, bölge halklarının tüm zor koşullarda cesurca direndiğini, topraklarından vazgeçmediğini ve ülkelerinde onurlu bir yaşam sürdüğünü ifade etti. İşgalcilerin elinde araç haline gelmemesi konusunda tüm güçlere uyarıda bulunan katılımcılar, Kuzey ve Doğu Suriye halkına kendi güvenliklerine ve geleceğine yönelik projelere karşı birleşme çağrısında bulundu. Çünkü bu planları bozmanın tek yolu, halkın bir olma iradesidir.

Türk devletinin bölgeye yönelik tehdidini büyük bir tehlike olarak nitelendirildi. Bu nedenle Suriye Ordusu da dahil olmak üzere tüm Suriye güçlerinin bu saldırılara karşı birlikte durması gerekiyor.

Son olarak, katılımcılar Suriye'deki ulusal demokratik güçleri tepki göstermeye ve Türk işgalini reddetmeye çağırdılar. Ayrıca Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi'ni Suriyelileri terörle mücadelelerinde desteklemeye ve ülkelerinin Türk işgalini reddetmeye çağırdı. Bu projenin amacı, Suriye'nin diğer bölgelerini işgal etmek, halkını bölmek ve Suriye’nin kuzeyini bir bütün olarak Türkiye'ye dahil etmektir. Katılımcılar, uluslararası ve yasal kurumları işgalci Türk devletinin politikalarına karşı uluslararası anlaşmalara uymaya çağırdı. Zorunlu göç, yerinden edilme ve yıkıcı işgale izin verilmemesi istendi. Tüm bunlara karşı güç, ciddi tavır ve pratik göstermesi gerektiğine de dikkat çekildi. Katılımcılar, bu suçlara karşı tüm taraflar arasındaki işbirliğini güçlendirmek için sosyal ve sivil güçler ve kurumların önemli bir rol oynaması gerektiğini vurguladı." (MA)

Öne Çıkanlar