MİT Eski Müsteşar Yardımcısı Öneş: 90'ları aşan bir tehditle karşı karşıyayız

MİT Eski Müsteşar Yardımcısı Öneş: 90'ları aşan bir tehditle karşı karşıyayız
Öneş: 2000'li yıllara gelindiğinde, özellikle iktidar değişiminden sonra, tamamen söndürülememiş bazı yapıların günümüze kadar bu ilişkilerini geliştirdiklerini görüyoruz.

ARTI GERÇEK- MİT Eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, ARTI TV'de ekrana gelen Odak programında Ezo Özer'in konuğu oldu. Öneş, Sedat Peker'in videolarını ve devlet-mafya ilişkisini değerlendirdiği programda, günümüzdeki durumun 90'lı yılları aşan bir vaziyette olduğunu belirtti.

Öneş, buna gerekçe olarak da 90’lı yılların sonunda girişilen devlet içindeki temizlik operasyonları bitmeden, 2000’li yıllarda iktidar değişikliğine gidilmesini gösterdi. Öneş, bu yapıların, 90'lı yıllara oranla daha da kötüye giden bir özgür düşünce, medya ortamı, ekonomik durum ve toplumsal düzen içinde daha da derinleştiğini vurguladı. 

Öneş, "Gelişmiş bir batı ülkesinde hukuk sistemi içinde bu görüntüleri veren siyasetçiler bir saniye bile koltuklarında oturamazlar" diyerek şu değerlendirmelerde bulundu:

'MÜNFERİT OLAYLAR ÜZERİNDE DURARAK MESELENİN ESASINDAN UZAKLAŞMAMALIYIZ'

"Türkiye'yi büyük bir tiyatro sahnesi kabul edersek, çok trajik olaylar; vahim bölümleriyle, vahim iddialarla. Ayrıca organize suç örgütü şahıslarının çeşitli bağlantıları ve ilişkileri trajikomik bir durum da yaratıyor. İnsan inanmak istemiyor ama gerçekler. Biraz geriye gidildiğinde olayın magazinel bölümleri de var, çerçevesi geniş bir durum. Mafya-siyaset ilişkisini incelerken münferit olaylar üzerinde durarak meselenin esasından uzaklaşmamamız gerekiyor. Çünkü devleti ve toplumu çürüten olaylar silsilesi var. Bu yapılar süreklilik kazandıkları için uluslararası bağlantıları çok önemli. Bu bağlantılar, çeşitli devletler tarafından uluslararası çıkar ilişkileri, siyaset çıkarları, ekonomik çıkarlar, stratejik çıkarlar bakımından kullanılabiliyor. Meseleyi bu boyutuyla değerlendirmek gerekir.

"Bu olaylar tartışılırken 1990'lar gündeme getirildi. Bu süreci 70'lerin sonundan başlatabiliriz. O dönemde de mafyatik olayların siyasetle ve güvenlik güçleriyle ilişkileri gündeme getirilirdi. 90'lara geldiğimizde bir gün bir kaza oldu. Susurluk'ta bir kaza ve mafya-siyaset ilişkisini gösteren bir tabloyla karşı karşıya kaldık. O tarihteki yetersizliklere rağmen medyada konu işlendi, toplumda tepkiler doğdu. Konu Meclis'e taşındı ve sonuç almak üzere bir araştırma sürecine girildi. 

'2000'Lİ YILLARDAKİ İKTİDAR DEĞİŞİMİYLE BAZI YAPILAR GÜNÜMÜZE KADAR İLİŞKİLERİNİ DERİNLEŞTİRDİ' 

"1998-99 yılları arasında özellikle bir hesaplaşma yapılmak istendi. Yüksek Denetlem Kurulu Raporu'na ifade etmiştim. O tarihte birçok yeraltı dünyası bağlantısı yurt dışında yakalanarak Türkiye'ye getirildi. 1998'de Emniyet teşkilatı içerisinde özel birimler kuruldu ve 1999'da bir kanun çıkarılarak bu faaliyetlerde bir etkinlik sağlanması istendi. O iradenin gösterilmesi devlette kirliliği ortadan kaldıran adımların atılmasına da sebep oldu. 

"Ancak 2000'li yıllara gelindiğinde, özellikle iktidar değişiminden sonra, o tarihlerde tamamen söndürülememiş bazı yapıların günümüze kadar bu ilişkilerini geliştirdiklerini görüyoruz. Sedat Peker, Alaattin Çakıcı gibi isimler o tarihten günümüze intikal eden yapılar. Sonrasında Sedat Peker'in kendisine bir kimlik inşa etme aşamasını gördük: Siyasi figürlerle yan yana gelmeler, medyada boy göstermeler, özel mitingler düzenlemeler, Barış Akademisyenlerini tehdit etmek gibi çeşitli şeyler. 

'90'LARI AŞAN BİR TEHDİTLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

"1990'ları aşan bir olay olarak meseleyi değerlendiriyorum. Çünkü siyasetçilerle yeraltı dünyasının görüntü vermesi toplum tarafından kabul edilmeyen bir meseleydi. Geçmiş yıllara baktğımızda bu görüntünün çok pervasızca verildiğini veya mafyatik kişilerin bu görüntüleri temin ederek özellikle verdiklerini ve bu ilişkilerden yararlandıklarını görüyoruz. 

"Peker'in videolarındaki iddiaları uzman şahıslarla görüştüşümüzde, bu söylenenlerden gerçeklik payının olduğu ciddi durumlar, tespitler yapıldığı konusunda değerlendirmeler de alıyoruz. Bunların şeffaf şekilde araşturılması ve toplumla paylaşılması lazım. En başta demiştim ya, niçin münferit olaylar önemli değil diye. Önemli ama esas bu olayları yaratan vasatın doğuşu niçin, neden ve nasıl? 80'lerde, 90'larda ne görüyoruz, demokrasinin eksikliği, devlet kurumlarında hukuk temelli hareket edilmemesi ve liyakatsizlik. 90'lı yıllardaki yetersizliğin, eksikliğin günümüzde derinleştiğini görüyoruz. Ekonomik istikrarsızlığın olduğu, otoriter yapının ortaya çıktığı, laik ve özgür ortamdan uzaklaşıldığı, medyanın baskı altına alındığı, düşünce özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortam. O bakımdan 90'ları aşan bir tehditle karşı karşıyayız." 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar