Migros'ta raflar dolu, evde buzdolabı boş

Migros'ta raflar dolu, evde buzdolabı boş
Migros'un Esenyurt'taki deposunda çalışan işçiler taleplerine bir yenisini daha ekledi. Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle işten çıkarılan 257 işçinin işe iadesini istiyorlar.

Yağmur KAYA


+GERÇEK-  Apartmanın giriş katı. Dairenin giriş kapısının hemen önünde bir torbada plastik şişeler ve kâğıt atıklar bulunuyor. "Bunlar yakmak için mi?" diye soruyorum. "Hayır" diyor ve ekliyor: "İşten çıkarıldıktan sonra ya çöpten ya da kolu komşu getiriyor. Hanım da hasta. Ne yapalım? İki çocuk."

Kapıyı -hafif demek az kalır- ağrıdan, acıdan iki büklüm olmuş 40 yaşındaki eşi açıyor. Elleri kınalı. Gözler, kaşlar kömür karası. İki çocuk hemen koşarak geliyor. Kız çocuğu defalarca babasının yanağına öpücük konduruyor. Baba, "Kız çocukları için dünyayı yakarım. Benim kızım benim için çok değerli. Bütün kız çocukları benim için çok değerli. Bunlar (5 yaşındaki oğlu) da değerli ama kızımı daha başka seviyorum. Ben yetim büyüdüm. Ana baba görmedim" diyerek sevgiden zorunlu olarak mahrum kalışını 7 yaşındaki kızına sarılarak tamamlıyor Gulabi Aksu.

Evet, Migros'un Esenyurt'taki deposunda işinden yüzde 8'lik düşük ücrete karşı eylem yaptığı için işten çıkarılan, sonrasında Tuncay Özilhan'ın evinin önünde eylem yaparken gözaltına alınan ve gözaltı aracında elleri kelepçeli şekilde gözyaşlarını sildiği fotoğrafla gündem olan Gulabi Aksu'nun evindeyiz.

YEMEK KOKUSUNUN YERİNİ NEM KOKUSU KAPLAMIŞ

+GERÇEK olarak Aksu'nun evine misafir olduk. İki artı bir ev. Ocak ayı doğalgaz faturası 510 lira, şubat ayı doğalgaz faturası 422 lira geldiği için doğalgazı açmayıp komşuların getirdiği odun ya da sokakta bulduğu kâğıt, karton vb ile soba yakarak ısınmaya çalışıyorlar. Geceleri kapının eşiğinden soğuk gelmesin diye küçük bir battaniyeyi bariyer olarak kullanıyor. Sobalı odada küçük, eski bir çekyat, çocukların ders çalışması ya da üzerinde yemek yenmesi için bulunan bir masadan ibaret tüm eşyalar. Bir de duvara monte edilmiş bir televizyon. Evde yemek kokusunun yerini nem kaplamış. Duvarların tümü nemden küflenmiş.

Çocuk odası dedikleri alanda soğuk ve neme rağmen iki kafeste bulunan rengârenk kuşlar. Kuşların sahibi Gulabi Aksu'nun 7 yaşındaki kızına ait. "Benim kuşlarım" diyor 7 yaşındaki Zelal. Nesef darlığı yaşıyor Zelal ve doktor iki adet solunum cihazı vermiş.

Doğalgazı yüksek fatura nedeniyle açamayan bu 4 kişilik ailenin buzdolabı bomboş. Dolapta iki gün önce pişirilen bulgur pilavı, içinde patates ve biberlerin bulunduğu sebze yemeği olarak adlandırdıkları yemek, bir tencerenin içinde çok az kalmış süt. İki gün önce pişirilen bu yemekler bu 4 kişilik ailenin iki gündür öğünleri. Kahvaltılık tek gıda peynir bulunuyor dolapta.

Sebze, meyvenin esamesi bile okunmuyor. Et, meyve, sebze uzun süredir yiyemedikleri için neredeyse bu ürünler hafızalarından silinmiş durumda bu yoksul ailenin. Zaten Gulabi Aksu, en son ne zaman pazara alışveriş yapmaya gittiklerini hatırlamıyorum diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden 100 liralık bir maddi destek aldığını bu desteğinde kesildiğini söylüyor. Kızını işaret ederek, "En azından istediği şeyleri alabiliyordum. Bir poşete yetiyordu" diyor Aksu.

Bulaşık makinesinin bozuk olduğunu, çamaşır makinesinin kapağı kırık olduğu için bir kaşık ya da çatal yardımıyla kapağını açılabildiğini söylüyor Aksu. Buzdolabını bir arkadaşının desteğiyle aldığının ayda 500 lira borç ödediğini ifade ediyor.

'PATRONLAR BİR OLMUŞ'

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden aylık 100 liralık bir destek aldığını ancak ev sahibi olduğu için bu desteğin kesildiğini anlatıyor Gulabi Aksu. "O yüz lirayla en azından buna (kızı) markete gidip isteğini alabiliyordum" diyor. Çocukları sütü çok sevdiği için her cümlesinde mutlaka "Süt alabiliyordum" şimdi "Süt alamıyorum" diyor Aksu. "Canı ne isterse alıyordum, e şimdi onu da kestiler. İşçinin yanında gerçekten kimse yok. Patronlar bir olmuş 'bir de biz vuralım' diyor. Hayat böyle devam edip gidiyor. Hakkımızda hayırlısı işte!"

Aksu, boş olan buzdolabının önüne geçerek şöyle konuşuyor: "Dolap bomboş. Gördüğünüz gibi bir tane yumurta var. Bir peynir var; başkada bir şey yok. E şimdi Tuncay Özilhan'ın vicdanı rahat mı? Nasıl yatıyor? O başını yastığa koyup nasıl rahat yatabiliyor? 4 liralık bir ekmek için hakkımızı istiyoruz diye... O 4 lirayı bize çok gördü. İşte Tuncay Özilhan utansın. Gerçekten o utansın ben değil. O utansın ki bizi bu hale koyuyor.

'BU EKMEĞİ ÇOK GÖRDÜ'

Bir ekmek ya bir ekmek. Şu an bu ekmek 3 lira 4 lira. Bu ekmeği çok gördü. Bir ekmek parası istedik senden başka bir şey istemedik ki! Sen git saraylarda, villalarda yat milleti de perişan et. Acaba sen ne düşünüyorsun ben çok merak ediyorum. Gerçekten çok merak ediyorum. Onun vicdanı nasıl rahat ediyor, nasıl bir huzur içinde. Tabii ki saraylarda yaşıyor. Dün gittim villanın önüne. O villanın içinde yaşıyor. Biz de elimizden geldiği kadar mücadeleye devam edeceğiz. İşimize dönmek istiyoruz. Bu davamızdan da vazgeçmeyeceğiz. Halk arkamızda. Gerek medya olsun, gerek milletvekili sanatçılarımız olsun arkamızda, bizi destekliyorlar."

'BU DAVAMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Migros'un Esenyurt'taki deposunda çalışan işçiler bir süredir eylemde. İşçilerin saatlik ücretlerine 4 TL zam, iş sağlığı ve güvenliği taleplerine bir yenisi daha eklendi. Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle işten çıkarılan 257 işçinin işe iadesini istiyorlar. Gulabi Aksu tüm arkadaşları adına "Bu davamızdan vazgeçmeyeceğiz" diyerek talepleri kabul edilinceye dek eylemlerine devam edeceklerini belirtiyor.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar