Mersin'deki ırkçı saldırının ayrıntıları: Başıma taş ile vurdular, uçurumdan atmak istediler

Mersin'deki ırkçı saldırının ayrıntıları: Başıma taş ile vurdular, uçurumdan atmak istediler
Diyarbakır Barosu, Mersin’de Erbilli Kürt bir aileye yapılan saldırı ile ilgili hazırladığı raporu açıkladı.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK- Irak Federe Kürdistan Bölgesi'nin başkenti Hewlêr’den Mersin'e gelen Musthtaq Mahmood Kareem ile ailesi 14 Mayıs’ta 3 kişinin ırkçı saldırısına uğradı.  Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren saldırı olayının ardından bir heyetle birlikte Mersin’e giderek incelemelerde bulundu. Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi ve Mazlumder Adana Şubesi saldırıya ilişkin rapor hazırladı. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Diyarbakır Barosu Adli Yardım Hizmet Binasında basın toplantısı düzenleyerek hazırladıkları raporu açıkladı.

‘SALDIRGANLAR "BURASI TÜRKİYE" DEYİP SALDIRDILAR’

Mersin’e gittiklerinde mağdur aile Anamur Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesinde bulunan bir odada ilk görüşmeyi yaptıklarını ifade eden Nahit Eren, ailenin üç çocuğuyla büyük bir korku yaşadıklarına tanık olduklarını aktardı. Tekeli Jandarma Komutanlığı’na bağlı kolluk görevlilerinin de odada olduğunu gördüğünü belirten Eren, saldırıya uğrayan Musthtaq Mahmood Kareem’in kendilerinden avukatı olmasını talep ettiğini ve kendilerinin de avukatlığı üstlendiği aktardı. Saldırıya uğrayan mağdurun tahkikatı yürüten jandarmaya verdiği ifadesinde başına gelenleri detaylı bir şekilde aktardığını anlatan Eren, Musthtaq Mahmood Kareem’in başına taşla vurduğunu, kendisini öldürmek için uçurumdan atmak istediğini ve o sırada bariyerlere tutunduğunu söylediğini aktardı. Eren, mağdurun yeterince Türkçe bilmemesi ve baygınlık geçirmesi nedeniyle kendisine yönelik tehdit ve hakaretlerden sadece "Burası Anadolu toprağı burası Türkiye sen bizim topraklarımızda ne yaptığını sanıyorsun" cümlesini anladığını söyledi.

EMNİYET MÜDÜRÜNDEN BARO BAŞKANINA ‘BURAYA NİYE GELDİNİZ’ SORUSU

Savcılığın saldırganlar hakkında "Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik", "Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs", "Mala Zarar Verme" ve "Hakaret" suçlarından soruşturma yürüttüğünü ifade eden Eren, aynı gün Anamur İlçe Emniyet Müdürü, tahkikatın jandarma adli kolluk birimince yürütülmesine karşın hastaneye geldiğine dikkat çekti. Eren’in anlattığına göre Anamur İlçe Emniyet Müdürü olaya tanık olan kişi için "Beyanlarına itibar edilemez. Savcılığın yürüttüğü tahkikat kapsamındaki suç nitelemesinin önemli değil. Hakimin nasıl nitelendireceği belirleyici olacak" diyerek kendilerine "Buraya niye geldiniz" tarzı sorular yöneltti.

SAVCI: AİLE YENİ AVUKAT TALEBİNDE BULUNDU

Aynı gün Anamur Kaymakamının da hastaneye gelerek İlçe Emniyet Müdürüyle görüştüğünü anlatan Eren,  ardından mağdur Musthtaq Mahmood Kareem’in eşi ve çocuklarının soruşturma savcısı tarafından ifadelerinin alınacağı belirtilerek adliyeye götürüldüğünü söyledi. Adliyeye gittiklerinde ailenin bilinmeyen bir yere götürüldüğünü öğrendiklerini ifade eden Eren, ailenin nerede olduğunu sorduklarında savcının kendilerine "Aile yeni bir avukat talebinde bulundu. Sizi aile telefonla görüştürüp bu bilgiyi teyit ettirebilirim" cevabı verdiğini söyledi. Kendilerinin buna tepki gösterip  müvekkillerinin Adliye’ye getirilip bu hususun tutanak altına alınmasını istediğini belirten Eren, ardından ailenin polisler tarafından Anamur Adliyesi'ne getirilerek savcının odasında  tutanak tutulduğunu söyledi. Müvekkilleri ile  baş başa görüşmesine izin verilmediğini ifade eden Eren, Cumhuriyet Savcısı, İlçe Emniyet Müdürü ve Jandarma yetkilisinin bulunduğu ortamda  mağdurunun nasıl bir korku yaşadığını net bir şekilde anladıklarını söyledi.

Saldırıya ilişkin hazırlanan raporda şu tespitler yer aldı:

-Şüphelilerce mağdurun başının arkasına taş ile vurulduğu, yerde sürüklendiği, uçurumdan atılmak istenildiği ve öldü sanılarak saldırganların olay yerini terk ettikleri mağdur, görgü tanığının beyanı ve görüntü kayıtlarından anlaşılmıştır.  Mağdurun ve görgü tanığının beyanları incelendiğinde, mağdurun ve ailesinin Arap ve Kürt kimliğine yönelik hakaretlerde bulunulduğu mağdur ve tanık ifadelerinden anlaşılmaktadır.

‘POLİS GÖREV VE YETKİ SINIRLARI DIŞINA ÇIKTI’

Olayın meydana geldiği yer jandarma bölgesidir. Adli kolluk olarak jandarma görevli olmasına rağmen Anamur İlçe Emniyet Müdürü ve görevli polis memurlarınca, görev ve yetki sınırları dışına çıkarak mağdur ile telkin ve yönlendirmeye dayalı avukat olmaksızın görüşmeler gerçekleştirilmiştir.  İlçe Emniyet Müdürü ile bu görüşme esnasında Anamur Kaymakamı’nın hastaneye geldiği heyetimizce görülmüştür.

Mağdur ifadesinde saldırganların kendisine yönelik "Burası Anadolu toprağı burası Türkiye sen bizim topraklarımızda ne yaptığını sanıyorsun" dediğini anladığını, başkaca sözlerin sarf edildiğini ancak daha fazla Türkçe bilmediği için anlamadığını ve baygınlık geçirdiğini ifade etmiştir. Görgü tanığı beyanında, Kürt ve Arap kimliğine yönelik ırkçı hakaretlerde bulunulduğunu belirtmiştir.

‘POLİSLER ADİL YARGILAMAYI ETKİLEMEYE TEŞEBBÜSTE BULUNDU’

Savcılık ve Sulh Ceza Hakimliği’nin kararlarının ve mevcut delil durumunun aksine, adli kolluk olarak görevli olmayan İlçe Emniyet Müdürü ve polis amirleri tarafından ırkçı söylemlerin bulunmadığı yönünde algı yaratılmaya çalışılmış ve bu şekilde soruşturma ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüste bulunulduğu hususunda kanaate ulaşılmıştır.

Mağdur aynı polis memurlarınca vekillerinin bilgisi olmaksızın hastaneden alınarak bilinmeyen bir yere götürülmüştür.

Mağdur tarafından ailesinin talebi doğrultusunda avukatlıklarını üstlenen Av. Nahit Eren ve Av. Mehdi Özdemir dışında bir avukatın kendisini temsil etmesine mağdur tarafından daha sonra dile getirilmiş olması olay örgüsü gözetildiğinde hukuka aykırı görüşmeler, telkin ve yönlendirmeler neticesinde oluştuğu, soruşturma dosyasını etkilemeye çalışıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Öne Çıkanlar