Kriz yarat, kolay yönet

Kriz yarat, kolay yönet
Savaş boyasıyla her defoyu kapatabiliyorsunuz; savaş tamtamlarıyla her itirazı duyulmaz hale getirebiliyorsunuz.

Can DÜNDAR


ARTI GERÇEK-Sosyal medya, son birkaç gündür yine savaş boyalarını süründü.

Önce "Cemil Bayık öldürüldü" haberi üzerine destanlar yazıldı; ardından Oruç Reis’in, harp gemileri ve jetler eşliğinde Akdeniz’e açılışı, mehter marşları eşliğinde gösterildi.

Estirilen savaş rüzgârı, önce ilk haberin doğru çıkmamasıyla, ardından da Erdoğan’ın "Gelin diyalog yoluyla herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım" çağrısıyla biraz yatıştı.

Savaş gerginliği, dara düşen her iktidarın işini kolaylaştıran bir yönetim taktiği… Savaş boyasıyla her defoyu kapatabiliyorsunuz; savaş tamtamlarıyla her itirazı duyulmaz hale getirebiliyorsunuz. Ama bazen ateşle fazla oynamak, evi yakabiliyor. O yüzden iktidar, bir gaza, bir frene yüklenip, gerginliği kontrol altında tutmaya çalışıyor.

Geçenlerde arşivi karıştırırken 1976 yazından bir gazetenin manşetini gördüm: "Hora, karasularımız dışında da arama yapacak" diyordu dönemin Başbakanı Demirel… Hora, o zamanın Oruç Reis’iydi. O da yine Yunanistan’ın benzer bir girişimlerine misilleme olarak Ege’ye çıkarılmış ve "Buralar bizim" mesajı vermişti. Demirel o zaman tarihe geçen sözlerinden birini söylemişti:

"Ege bir Türk gölü değildir, Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir."

Komik, ama Türkiye ve Yunanistan bu basit gerçeği kabullenmediği için son yarım asrı sürekli savaş tehdidiyle geçirdik. Şimdi Oruç Reis’le aynı tehdidi yeni kuşak devralıyor. Ankara ve Atina, "kriz yarat/kolay yönet" politikasına devam ediyor.

Sadece Türkiye ve Yunanistan da değil, Akdeniz’in diğer ortakları için de aynısı söylenebilir. Bu ülkeler, karmaşık kıta sahanlığı haritaları üzerinde askeri tatbikatlar yapmak yerine biraraya gelip bu ortak denizin, suyunu, balığını, petrolünü, gazını nasıl üleşeceklerini konuşamadılar, Erdoğan’ın sözünü ettiği türden "herkesin hakkını koruyan bir formül" bulamadılar onyıllardır… Belki de işlerine gelmedi. Şimdi bu beceriksizliği örtmek için sürekli gerilim yaratmaları, savaşın eşiğine geldikçe de Merkel’i arayıp "Biz neredeyse savaşa gireceğiz, lütfen bir şeyler yap, bizi ayır" demeleri size de ağır gelmiyor mu?

Yoksa bu sefil durum, savaş tamtamları arasında duyulmuyor mu?

Öne Çıkanlar