Kobanê Davası avukatları: Karşımızda mahkeme heyeti yok, rütbeli TEM ekibi var

Kobanê Davası avukatları: Karşımızda mahkeme heyeti yok, rütbeli TEM ekibi var
Gizli tanıkların dinlenmesi sırasında avukatların sorularının reddedilmesine tepki gösteren dava avukatları 'Karşımızda mahkeme heyeti yok. Rütbeli terörle mücadele ekibi var' dedi.

IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 13’üncü duruşması 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.

HDP Ankara İl yöneticileri, HDP’li milletvekilleri ve çok sayıda avukatın katıldığı duruşma, verilen aranın ardından Avukat Özgür Erol’un beyanlarıyla devam etti. 

‘KİMİN HAKKINDA İFADE VERİLMESİNİ İSTERSİNİZ?’

Tanığa yargılananları teşhis ettirme çabalarına dikkat çeken Erol, "Bu re'sen delil araştırma çabası içerisinde olduğunuza işarettir. Tanığın beyanları bittikten ve ‘benim bu isimler hakkında bilgim yoktur’ sözlerinin ardından ısrarla tekrar sordunuz. Kimin hakkında ifade verilmesini istersiniz? Tanıkların dinlenmesinin ardından bizim sorduğumuz soruları da "can güvenliği" açısından reddettiniz. Yargılama mevzusundan çıkılıp cezalandırma pratiğinin önü alınamazsa burada olduğu gibi sorularımızın bile sorulamadığı bir hale gelinir. Bu soruların engellenmesi çapraz sorgu hakkının engellenmesi anlamına gelir" dedi. 

MAHKEMENİN CEZALANDIRMA ARZUSU

Erol, şöyle devam etti: "Hakkında bir ceza davası var mı’ sorusunu sorduk. Bu onun can güvenliğini veya gizliliğini etkilemez. Burada başka şüphelerimizi açığa çıkarmak için soru soruyoruz. Sizin bu engellemeleriniz cezalandırma arzularınızı ortaya koyuyor. Dinlenen tanığın dinlenilme usulüne ilişkin sorular sorduk. ‘Yanında naip hakim var mı’ diye sorduk. Siz yarın hakimliği bırakıp avukatlık yapmaya başlasanız müvekkiliniz için tanığa böyle bir soru sormaz mısınız? Tanığınızın güvenirliğini sorgulamaz mısınız?"

KOPYALA YAPIŞTIR GİZLİ TANIK İFADELERİ

Tanık dinlenilmesine dair Yargıtay’ın "İtirafçı olan ve vereceği ifadeler sonucu hukuki yarar sağlayan tanıkların ifadeleri tek başına delil sayılamaz, beyanları başkaca delillerle desteklenmelidir" şeklindeki kararını okuyan Erol, ekledi: "Gizli tanık meselesi Türkiye’de yasal mevzuata 2008 yılında girdi. Ergenekon operasyonları ve Kürtlere dönük yaygın operasyonların başladığı dönemde devreye girdi. Tıpatıp aynı olan, ‘Türkiye’de legal görünüm adı altında çalışan şu kişiler kadrodur’ gibi ifadeleri yıllardır sürekli duyuyoruz."

‘BURADA TEK ÖRGÜT ÜYESİ VAR O DA GİZLİ TANIK’

"İki gündür tanıkların güvenilirliğini sorgulamamıza izin vermediniz" diyen Erol, "Gizli tanık örgütün kırsal alanında kalmış. Kendisi söyledi. Bu mahkeme salonunda tek örgüt üyesi vardı. O da gizli tanıktı. O muhtemelen serbesttir. Yıllardır burada siyasi parti içerisinde alenen faaliyet yürüten insanlar burada tutuklu. Gizli tanık meselesinin yargılama sistemini soktuğu hal budur" dedi.

‘SOMUT VERİ YOK DUYUM VAR’

Gizli tanığın Ahmet Türk’e dair verdiği beyanlarının kulaktan dolma beyanlar olduğunu aktaran Erol, "Kendisine duyumlar gelmiş. Öyle söylüyor, Türk hakkındaki beyanlarının hiçbirine kendisi tanıklık etmemiş. Sadece duymuş. Duyum objektif ve somut verilerle desteklenmelidir ancak siz hiçbir somut veri sormadınız. ‘Bu duyumlar size nereden ve kimden geldi’ diye sormadınız" diye konuştu. 

‘LEGAL SİYASETTE TALİMAT VERİLMEZ Mİ?’

Yargılananların tamamının siyasetçi olduğunu hatırlatan Erol, "Gizli tanıklar Ayla ve Sebahat Hanım hakkında dediler ki: ‘Bunlar şu toplantılara katıldılar. Kadın toplantılarında konuştular.’ Bunu zaten kendileri söylüyor. Kadın çalışmaları yürüttüklerini ifade ettiler zaten. Kadın çalışması yürütenler kadın toplantılarına da katılır tabii. ‘Talimat verirlerdi’ diyor. Ne talimatı veriyor? ‘Basın açıklaması yapın’ ya da ‘sen şu mahallede çalışma yürüteceksin’ de birer talimattır. Legal siyasette talimat verilemez mi? Bunların ayrımını neden sorgulamıyorsunuz" diye sordu.

Sonrasında söz alan Avukat Çiğdem Kozan da tanığın dinlenildiği yerin öğrenilmek istenmesinin tanığın kimliğinin açığa çıkmasıyla bir ilgisinin olmadığını ifade etti. 

Tanıkların gizli tanık sıfatı almalarının nedenlerine dair endişelerinin olduğuna vurgu yapan Avukat Cihan Aydın, şunları söyledi: "Teslim olan bazı örgüt mensupları cezaevlerine gittiğinde kandırılıyor ve kendilerinden klişe beyanlar alınıyor. Bu beyanları doğrulama şansımız da yok. ‘Örgütsel toplantı’ diyor. Hayır, il ya da ilçe teşkilatımızın toplantısıdır. Bunu nasıl çürütebilirsiniz ki. ‘Kandil’e gitmiştir’ diyor. Hayır, gitmedi! Nasıl esas alacaksınız?"

‘YARIN KİMİN NEREDE OLACAĞI BELLİ OLMAZ’

Diyarbakır’da KCK Ana Davası’nda da avukatlık yaptığını söyleyen Aydın, "O dönem Diyarbakır CBS vekili MİT tırlarının açığa çıkması nedeniyle yargılanmıştı. Tesadüfen dava dosyasını inceledim. Bizim KCK davasında kullandığımız tüm argümanları savcı bey de kullanmış. O nedenle yarın kimin nerede olacağı belli olmaz. O nedenle esaslı davranın" dedi. Aydın, son olarak tanıklara çapraz sorgu imkanlarının sağlanmadan yapılan dinleme işleminin hukuka aykırı olduğunu ifade etti ve "Bu ifadeleri tümden reddediyoruz" diye ekledi.

Ardından Avukat Ali Bozan SEGBİS ile bağlanarak, söz aldı ve gizli tanıkların dinleneceği günden önce kendilerine haber verilmesi gerektiğini ifade etti. Bunun "insani" bir talep olduğunu söyleyen Bozan, gizli tanık 225’in dinlenildiği gün duruşma salonunda olmadığı için daha sonra beyanda bulunacağını belirtti. 

Gizli tanık Malazgirt’in müvekkilleri hakkında soyut ve herkesin bildiği beyanlarda bulunduğuna vurgu yapan Bozan, "Google’da yapılabilecek bir araştırma sonucu bile öğrenilebilecek bilgiler anlattı. Bu nedenle müvekkillerimin aleyhine değerlendirilmemelidir" diye aktardı.

Ardından mahkeme başkanı Bozan’ın mikrofonunu kapattı. 

AVUKAT MAÇOĞLU: MAHKEME HEYETİ YOK TEM VAR

Daha sonra söz alan Avukat Kenan Maçoğlu, "Karşımızda mahkeme heyeti yok. Rütbeli terörle mücadele ekibi var. Bahtiyar Çolak bile görevden alınmasaydı sizden daha hassas davranırdı" sözlerine yer verdi. 

Ardından konuşan Tevgera Jinen Azad (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata, siyaseten haklarında çoktan bir karar verildiğini ifade ederken, "Mahkeme salonları siyasetin yapıldığı yer haline geldi. Ben burada siyaset yaptığım için yargılandığımın farkındayım. Dün ve bugün dinlenen tanıklar itibariyle mahkeme heyetinin ortaya koyduğu tavır kabul edilemez. Dosyada gizlilik kararı verildiği günden sonra yağmur gibi gizli tanıklar aktı. Ondan öncesinde bir tane bile yok" diye konuştu.

‘DERNEK BAŞKANININ TOPLANTI YAPMASININ NE MAHSURU VAR?’

Gizli tanığın kendisi hakkında "KJA’da toplantı yaptı" sözlerine tepki gösteren Ata, şunları söyledi: "Bir dernek başkanının kamuoyuna açık toplantılar yapmasının ne gibi bir mahsuru var. Tüm toplantılarımız basına açıktı. Hiçbiri gizli yapılmadı ki. Bu kurumların hiçbiri illegal çalışma yapmıyor. Bizim illegalite ile aramıza koyduğumuz çok net bir sınır var. O da şiddet ve silahtır ancak söylemlerimiz mevcut sistemi rahatsız edecektir. 

TÜRKİYE’DE TEK BİR UMUT VAR O DA HDP’DİR

Türkiye’de tek bir umut var, o da HDP’dir. HDP’nin var olan siyasetinin 2015 seçimlerinde almış olduğu onay bunu gösterdi. Vallahi billahi amacımız bu siyaseti rahatsız etmekti. Ülkeyi yönetenlerin uykularını kaçırmaktı. Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümü sağlansın istedik. Türkiye’nin Sason’u görmesini istedim. Burada 40 kişiyi tutukladınız diye bu siyaset biter mi? Arkadan gelecek binlercesi var. 

YARGILAYORSANIZ BARİ DENK DELİLLER SUNUN

Bugün Türkiye’deki gizli tanık kurumu neredeyse tüm muhalif kesimleri susturmak için bir enstrüman olarak kullanılıyor. Sindirme mekanizmasıdır. Gizli tanık beyanları alınırken ellerinde somut ne varsa onu isteyin. Neymiş KJA’da yapılan tüm toplantılar örgüt toplantılarıymış. Bu sözler İçişleri Bakanı’nın sözleridir. Bir halk eşitlik demiş, özgürlük demiş. Bunlar görülmezse geldiğimiz nokta çürümüşlük olur, yozlaşma olur. Bizi yargılıyorsanız bari bize denk deliller sunun önümüze."

SEGBİS aracılılığıyla bağlanan ve Kürtçe savunma yapan HDP eski Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, mahkeme heyetinin başından bu yana kendilerini suçlamak için bir arayışta olduğunu belirtti. Yıldırım, "Mahkemenin bu arayışı içimizi yakıyor. Bu adalete sığmaz. Biz bu suçları işleyebilecek insanlar değiliz. Son iki günde dinlenen gizli tanıklar benim hakkımda ifade verdi. Özellikle hâkim ve savcı bizim isimlerimizi vurgulayarak tanığa hedef göstermiştir. Ben Mardin Milletvekili olarak yapmış olduğum çalışmaların arkasındayım. Bizim çalışmalarımız demokratik siyaset çerçevededir" diye konuştu.

‘TEMİZE ÇIKMAK İÇİN BİZİ KURBAN ETMEYE ÇALIŞIYORLAR’

Gizli tanığın ifade verirken yanında birileri olup olmadığına dair şüphelerinin olduğunun altını çizen Yıldırım, "Bu şahıslar geçmişte ne örgütteler miydi, değil miydi bilmiyorum ancak bu insanlar kendilerini temize çıkarmak için birçok yalana başvuruyorlar ve başkalarını kurban etmeye çalışıyorlar. Yargılandıkları kişilere ve polislere iyi görünmek için bizleri suçluyorlar ve kendilerinden istenenleri yapıyorlar. Türkiye halklarının HDP’ye ihtiyacı var. Eşitliğe, barışa ve demokrasiye ihtiyaçları var. Türkiye’de hakikatin ortaya çıkacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Kobanê Davası hafta sonu verilen ara ardından 6 Haziran Pazartesi günü devam edecek. (MA)

Öne Çıkanlar