Kobanê Davası 6'ncı gününde: Bize sıkılan her kurşunun planı ve amacı vardır

Kobanê Davası 6'ncı gününde: Bize sıkılan her kurşunun planı ve amacı vardır
Kobanê Davası'nın 3’üncü duruşması 6’ncı gününde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Seda TAŞKIN 


ARTI GERÇEK- Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu 108 ismin yargılandığı, HDP tarafından 'Siyasi Soykırım Davası’ olarak tanımlanan Kobane Davası'nın 3’üncü duruşması 6’ncı gününde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. 

Sincan Cezaevi Kampüsü Salonu'nda görülen duruşmaya, HDP milletvekillerinin yanı sıra yöneticileri ve çok sayıda kişi katıldı. İzleyicilerden yargılanan siyasetçilerin 3’üncü dereceye kadar yakınları duruşmanın görüldüğü salona alınırken çok sayıda kişi farklı bir salona alındı.  

HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Zeynep Ölbeci, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.  Geçen duruşma tahliye edilen HDP eski MYK üyeleri Can Memiş, Berfin Özgü Köse ve Cihan Erdal da İstanbul’dan SEGBİS ile bağlandı. 

Tutuklu yargılanan, HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım, Aysel Tuğluk ile tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan ve  mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmadan vareste tutulduğu için katılmadı. 

TUTUKLU SİYASETÇİLER DURUŞMA SALONUNDA HAZIR BULUNDU 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, eski milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, HDP eski saymanı Zeki Çelik, HDP eski MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ve Sibel Akdeniz ile Nezir Çakan duruşma salonunda hazır bulundu. 
 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada tutuklu yargılanan Nezir Çakan savunma yaptı. Tanık ifadelerinin asılsız olduğunu ifade eden Çakan, tahliye talebinde bulundu.

‘BİZE SIKILAN HER KURŞUNUN PLANI VE AMACI VARDIR’

Daha sonra savunma yapan Ayla Akat Ata, İzmir il binasına yönelik saldırıda hayatını kaybeden Deniz Poyraz şahsında kadınların hedef alındığını söyledi. Ata, "Bu durum siyasi iktidarın dilinden, siyasi tavrından bağımsız değildir. Bu saldırılar bireysel cinayetler değildir. Bize sıkılan her kurşunun planı ve amacı vardır" dedi.

‘ÜLKENİN EŞİT VE ÖZGÜR SİYASET YAPMA HAKKI VARDIR’

Deniz Poyraz’ı öldüren saldırganın bir gün sonra tutuklandığını söyleyen Ata, "Biz 8 gün gözaltında kaldık. Bu gözaltı süresinde 6 saat dışında bir sorgu işlemi yapılmadı ama 8 gün gözaltında tutulduk. Bununla algı yaratmak istediler. HDP’ye operasyon yaptık algısı. Bugün burada olmamızın asıl nedeninin anayasal hak olan siyaset yapma hakkımızı kullanmak olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu ülkenin eşit özgür vatandaşlarının siyaset yapma hakkı vardır" dedi.

Akat, İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere değinerek "Görüşmede devlet yetkilileri de vardı. Öcalan'ın şöyle bir uyarısı oldu; Dikkat edin kendinize. Benimle birlikte bu sürecin içinde olan herkes hedeftir. O süreçte MİT müsteşarı vardı o da hedeftir" dedi.

Yaşananların tesadüf olmadığını söyleyen Akat sözlerine şöyle devam etti:

"Tıpkı Deniz Poyraz’ın katledilmesi gibi. Yine Kobanê Davası’nın ilk duruşmasının da 26 Nisan’da olması tesadüfi değil. Irkçılık-Turancılık Davası’nın da ilk duruşması 26 Nisan’da görüldü. Duruşmanın ertelendiği 3 Mayıs’ta yine Türkiye'deki milliyetçi cephenin Türkçülük olarak kutladığı bir gün. Hayatımızda hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bu şekilde anlatmak istedim. 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde bizim de davamız bugüne denk geliyor."

‘HER 10 YILDA SİYASİ DARBE’

Kürtlerin yol harikatası olarak demokratik ve barışçıl bir yaşam belirlediğini belirten Akat, "Bugün sadece Kürt siyasetçiler değil, Türkiye’de özgür ve eşit bir yaşam olabileceğini belirten dostları da yargı karşısına çıkarıldı" dedi. Günümüze yaşananların anlaşılması için ülke tarihine bakılması gerektiğine işaret eden Ata, ulus-devlet sürecinden sonra yaşananlara değindi.  Her 10 yılda bir Türkiye’de siyasi darbelerin yaşandığını ifade eden Akat, "2016 yılında darbe girişiminden bir ay sonra binlerce meslektaşımız, kamu emekçisi görevden alındı. Planlı bir süreçten söz ediyoruz" dedi.

‘HİZBULLAH’IN HEDEFİNDE GAZETECİLER VARDI’ 

1990’lı yıllarda "Hizbulkontra" güçleri tarafından işlenen cinayetlere ilişkin de konuşan Akat, "1992’de Ziya Gökalp Lisesinden mezun oldum. Diyarbakır’da  katliamlar yaşanmaya başlanmıştı. Okulda ‘Şehit namirin’ sloganları attık ve bir grup ‘Allah’u Ekber’ dedi. Cinayetler işleniyor, gazeteciler öldürülüyor ama karşımızda ‘Allah’u Ekber’ sloganları atılıyor. Çok geçmeden çatışmalar yaşandı. Hizbullah'ın faili meçhul cinayetleri Diyarbakır’da insanları kaçırmakla başladı. Hizbullah’ın hedefinde çoğunlukla Özgür Gündem ve devamında gelen gazete ve dergilerin çalışanları vardı. Gazetelerin satıldığı bayilere de saldırdılar" dedi. Akat şöyle devam etti:

"Hizbullah yargılamalarındaki  iddianamelerde ‘terör organlarına tepki olarak çıkan bir fiildir’ diye bir ifade kullanıldı. Bu iddianame çatısı altında da olsa Hizbullahı meşru görme arayışıdır. Ama bu böyle devam etmedi. Mehmet Ağar’ın Meclis’teki ifadesi var; ‘Polisler PKK’lilere 1 bardak su verirken Hizbullah’a 2 bardak su  vermiş olabilir.’ Bu da Hizbullah'a ilişkin düşüncelerine yönelik başka bir gerçekti. Hizbullah'a yönelik operasyonlar 2020 yılına kadar devam etti."

‘TEK TİPLEŞMENİN ÜLKEYE BİR FAYDASI YOK’ 

Bu ülkenin eşit, özgür vatandaşlarının siyaset yapma hakkı vardır. Kürtler de bu ülkenin vatandaşı ise onlar da bunun içindedir. Tek tipleştirmenin bu ülkeye bir faydası yok. ‘Siz Türkiye partisi değilsiniz’ sözüne neden olan tek şey bizim Kürt sorununu dile getiren, bu amaçla siyaset yapıyor olan tek parti olmamızdır. HEP’ten HDP’ye kadar gelen bir siyaset geçmişimiz var. Bu süre içinde siyaset yapma hakkımızı kullandık ve bu hakkın bize verdiği imkanları kullanarak taleplerimizi dillendirdik."

‘ÖZERKLİK OLACAKSA HERKES İÇİN’

"Biz parlamentoda da demokratik özerklik talebimizi  dile getirdik. Özerklik talebi 1921 Anayasası’nda yer alan bir taleptir. Cumhuriyetin ilanıyla bu madde değiştiriliyor. Değiştirilen madde özerklik tanıyan maddedir. Biz ağaya, beye özerklik  istemediğimiz için ‘demokratik’ dedik. Bizimle birlikte o topraklarda yaşayan  Türkmenler, Azeriler gibi halklar da var. Özerklik olacaksa herkes için söz konusu olması gerekir."

Öne Çıkanlar