Kobanê Davası: 6 Ekim çağrısı sessizliğe karşı bir çığlıktı

Kobanê Davası: 6 Ekim çağrısı sessizliğe karşı bir çığlıktı
Kobanê Davası’nda savunmasını yapan Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci, HDP’nin 6 Ekim’de Kobane için yaptığı çağrının, sessizliğe karşı bir çığlık olduğunu belirtti.

IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 12’nci duruşması, Ramazan Bayramı nedeniyle verilen aranın ardından Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. 
 
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Bir kısım siyasetçiler duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı.

KÜRTÇE KÖY İSMİ YASAK!

Mahkeme başkanının dosyaya eklenen evrakları okumasıyla başlayan duruşmada, Kürtçe tercüme sırasında il, ilçe, köy gibi yerleşim yerlerinin Türkçe isimleriyle tercüme edilmesi yönünde tercümana uyarıda bulunulurken, müdafilerin tercüme sırasında beyanda bulunmamaları yönünde karar verildi. Mahkeme başkanı, "tercümanı etkileyecek şekilde" ibaresini kullandı.

ŞENGAL KATLİAMI’NI HATIRLATTI

Ardından savunmasına devam eden Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci, konuşmasına salondaki herkesin bayramını kutlayarak başladı. Sonrasında 2014 yılında yaşanan Şengal Katliamı’nı hatırlatan Ölbeci, "Mezopotamya toprakları üzerinde yaşayan en kadim halk olan Ezidi Kürtler, büyük bir katliam ve soykırımla karşı karşıya kaldılar. Her dönem zengin uygarlıkların saldırılarına maruz kalmışlardır, soykırımdan geçmişlerdir. Bu saldırılara karşı direnenler her zaman vardı, olacaklar da. Binlerce yıldır Kürtler, her çeşit vahşete karşı durmuş ve değerlerini korumuştur. Maalesef Devlet zihniyeti ile DAİŞ saldırısına maruz kaldılar. Ancak Ezidi halkımız 73 katliam ile karşılaşmışlar. Varlığını her zaman savunabilmiştir" dedi.

ROJAVA HALKININ DİRENİŞİ

IŞİD’in vahşet ve katliamlarına karşı sessiz kalmanın insanlıktan çıkmak olduğuna vurgu yapan Ölbeci, "İlk olarak bu saldırılara sessiz kalmayan Rojava halkı oldu. İnsanlık vicdanında yerlerini aldılar. Başka bir söylemle Rojava halkı sınırlı imkanlarıyla Şengal halkına sahip çıktı ve büyük bir katliamın önünde durdu. Bu duruş dünya için vicdanın ve direnişin cephesi oldu. Bütün dünya halklarının dikkatini çekti. Rojava halkı kendisini düşüneceğine Şengal halkını düşündü. DAİŞ Kobanê’ye saldırdığı zaman oradaki halk, direnişiyle tüm dünyaya örnek oldu. Sadece kendisi için değil bütün insanlık için direndi. Ezidi halkının çığlığını duyan ve yardım için yanlarında duran Rojava halklarıydı. Bütün ulus devletler, bütün maddi ve teknik güce sahiplerken; sürece gözlerini kapattılar, sağır oldular. Ancak oradaki sayısız yaşlı, çocuk ve kadın, Ezidi halkı için koştular. Direndiler, gerektiği zaman canlarını da verdiler. Sonucunda ise on binlerce Ezidi özgürleşti. Bu görüntü hala gözlerimin önünde" diye konuştu.

Mahkeme heyetine, "Bu çocuklar, kadınlar perişan ve aç şekilde bu yollara düştüler acaba siz etkilenmediniz mi, vicdanınız acımadı mı" diye soran Ölbeci, kendi topraklarında yaşayan bir halkın o dönemde yeni bir Kerbela yaşadığını ve Ezidîlerin tarih boyunca Kerbelalardan kurtulamadığını söyledi. 

Ölbeci, devamında şunları söyledi: "73 kez soykırımdan geçirildi bu halk. İslam adı altında bir yenisi daha eklenecekti. ‘Ya öleceksiniz ya da bizim gibi olacaksınız’ diyorlardı ancak bu kez bir farklılık vardı. İslam adına vahşet uygulayanlar karşısında Ezidî halkını özgürleştirmek için Müslüman halkı canlarını siper etti. Şengal’de amacına ulaşamayan DAİŞ, bu kez de Kobanê’ye yöneldi ve çevresini sardı. Bu dönemde birçok bölgeyi işgal eden DAİŞ, farklı inançlara sahip insanları katletti. Katliamları meşrulaştırmak için de her gün yeni fetvalar veriyorlardı."

‘AKP-MHP’NİN PLANLARI BOŞA DÜŞTÜ’

Kürt halkının manevi bir moralle ve sınırlı imkanlarla IŞİD vahşetine karşı durduğunu belirten Ölbeci, bu nedenle Kobanê direnişinin azınlık halklar ve kadınlar için yeniden bir yaşam umuduna döndüğünü ifade etti. Şengal ve Kobanê direnişlerinin AKP-MHP iktidarının planlarını boşa düşürdüğünü aktaran Ölbeci, bu yüzden yargılandıklarını söyleyerek, "Bu vahşete karşı durmak, evrensel insan haklarına sarılmak nasıl suç olur? İktidarın kızgınlığı o günden beri çok büyük" dedi. 

İnsanlık tarihinde önemli günlerin olduğunu anımsatan Ölbeci, o günleri anmanın da herkesin tarihi sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, "1 Kasım Dünya Kobanê Günü de bu önemli günlerden biridir. 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele Günü, 1 Eylül Dünya Barış Günü ya da 1 Mayıs Emekçiler Günü gibi günler gibi birçok örnek sıralayabilirim. Bütün dünya halkları, ezilen halklar Kobanê’ye sahip çıktılar. O direnişi dünya tarihine, halkların vicdanına altın harflerle nakşettiler. Bu gerçeklikten dolayı da AKP ve MHP çok kızgın ve kabul etmek istemiyorlar. 100 yıldır yok saydığı bu halk, nasıl olur da varlığını savunabilir? Nasıl olur da böylesine bir başarı elde edebilir? Dünya tarihinde Kürtler her zaman direnişleriyle tanınırlar. Sistem bunu görmemezlikten gelse de bu hakikat, yakın zamanda yerini alacak" hatırlatması yaptı.

‘İKTİDAR İNTİKAM ALMAYA ÇALIŞIYOR’

Sistemin Kürtlere karşı olan düşmanlığının çok belirgin olduğuna dikkati çeken Ölbeci, Kürtlerin kendi kültür ve kimlikleri için yaptıklarının sistem için problemler teşkil ettiğini ifade etti. Kendi siyasi arayışını da buna benzeten Ölbeci, "Kimse tercihlerimden dolayı beni yargılayamaz. Muhalif bir partide yer almam beni suçlu yapmaz. İktidar; faşist, milliyetçi ve cinsiyetçi duygularla hırsını tatmin etmek için bizden intikam almaya çalışıyor. 6 yıldan sonra bu dosya icat edildi. Bizi demokratik alanlardan uzaklaştırmak istiyorlar. Siyasi faaliyetlerimizi suç olarak göstermek istiyorlar" diyerek iktidara şöyle seslendi: "Bu çabalarınızla mücadeleyi bırakacağımı mı sanıyorsunuz? Hakkın ve hukukun peşinden ayrılmayacağım." 

‘DAİŞ’E KARŞI DİRENİŞ SUÇLANAMAZ!’

Atılan hiçbir iftiranın kendisine geri adım attıramayacağına vurgu yapan Ölbeci, "Çünkü bu insani ve vicdani bir meseledir. Bu salonda yargılanmak benim için çok önemlidir. Bu davayla daha iyi tanındık. Kürtler bugüne kadar zulme teslim olmadılar ancak kendini diğer halklara anlatamadı ve ortak mücadele içinde olamadı. Bugün ise Kobanê sayesinde Kürt özgürlük mücadelesi çok iyi tanınıyor. Kürtler, her dönemin özgürlük ruhudur. Kobanê sürecinde bu ruh, bütün ezilen halklar için direniş ve umut kaynağı oldu. AKP, Kobanê’nin DAİŞ’e karşı kaybetmemiş destansı direnişinden dolayı bizi suçlayamaz. İyi ki de kaybetmedi ve insanlık için bir umut oldu. AKP ve MHP de hayalleriyle baş başa kaldı" diye konuştu. 

ÇÖZÜM SÜRECİ

2013 ile 2015 yılları arasında yürütülen Çözüm sürecinin barışa en yakın olunan dönemlerden biri olduğunu söyleyen Ölbeci, şunları kaydetti: "7 bölgede akil insanlar çalışmalar yürüttü ve çözüm için halkın düşünceleri ve görüşleri ele alındı. Ardından bu görüşler iktidara rapor olarak sunuldu. Bu süreç Dolmabahçe’ye kadar devam etti. Çözüm süreci birçok kesimi umutlandırdı. Hayatımda ilk kez ben de böyle bir şeye şahitlik ettim. Dışarıdan bir güç olmadan kendi iç sorunlarımızı çözmeye çalışmak heyecanlandırmıştı. O dönem barış çok yakındı ancak iktidarın hoşuna gitmedi. Bu nedenle de barış masası devrildi."  

‘SESSİZLİĞE KARŞI BİR ÇIĞLIKTI’

Kobane direnişinin insanlık tarihinde onurlu bir sayfada yerini aldığını belirten Ölbeci, "Benim de bu sayfada küçük bir yerim varsa benim için onurdur. Ben sadece 6 Ekim’deki Adıyaman yürüyüşüne katıldım. Bu da Kobanê’de gerçekleştirilmek istenen soykırıma karşı yapılmıştı. Bu yürüyüş ne Türkiye’ye ne de iktidara karşıydı. Kürt kadınlarını katleden, evlerini yıkanlara karşıydı. Benim de günün sonunda köye gitmem gerekiyordu, bu nedenle eyleme katılmadım. Burada bir özür borcum varsa o da Kobanê halklarınadır. Bu nedenle mi ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyorum? HDP’nin 6 Ekim’de Kobanê için yaptığı çağrı, sessizliğe karşı bir çığlıktı. O çağrı, Kobanê’ye bir yardım çağrısıydı. Eğer Kobanê düşerse insanlığın düşeceğinin bilinmesi çağrısıydı. Bu çağrı, soruşturma dosyası ve yalan iddialarla onursuzlaştırılmak ve karalanmak isteniyor. 6 Ekim çağrısı Türkiye’nin hiçbir yerinde şiddete sebep olmadı. İnsanlar sadece yürüdü ve Kobanê’ye destek oldu. Şiddet olayları, AKP başkanı Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü, düşecek’ sözlerinden sonra başladı. 8 Ekim’de yaşamını yitirenlerde çoğunlukla HDP çevresinde bulunan insanlardır. Ya üyeler ya da oy verenlerdir. Dosyadaki en büyük çelişkilerden biri budur. O dönemde de katledilenler biziz ancak HDP yöneticileri yargılanıyor" diyerek bu durumun manidar olduğunu söyledi.

‘KADININ MÜCADELESİ MEŞRUDUR’

İddianamede kendisi hakkında suç teşkil eden tek bir delil bile olmadığını ifade eden Ölbeci, "İddia makamı somut hiçbir şey ortaya koymamış. 2008 yılında DTP içinde siyasete girdim. Adıyaman’da il yöneticiliği yaptım. 2009 yılında aynı partiden aday olarak siyasi çalışmalarıma devam ettim. Seçimden sonra kadın meclisinde çalışmalarımı yürüttüm. DTP kapatıldıktan sonra BDP’de yer aldım. Türkiye’nin birçok ilinde çalışma yürüttüm. Bazen basın açıklamaları bazen de kutlama ve eylemlerde hakkımda davalar açıldı. Bazıları takipsizlik bazıları da beraat ile sonuçlandı. Temelsiz ve yanlış iddialar maddi ve manevi açıdan hepimize zarar veriyor. Kürt, Alevi ve demokrat bir kadın olarak sorunlara karşı hiç birşey yapmadan evde oturamam. Emeğin, kimliğin ve kadının sömürülmesi, benim temel siyasi faaliyet ve mücadele gerekçemdir. Adıyamanlı bir kadın olarak Medine Memi’yi hatırlatmak isterim. 16 yaşında bir çocuktu ve büyükleri tarafından canlı canlı evin içinde toprağa gömüldü. Dediler ki: ‘Bu namus meselesidir.’ Bu örnek bile benim bir kadın olarak mücadelemin gerekçesidir. Bu olay üzerinden 14 yıl geçti ancak kadın katliamları durmadı, katlanarak arttı.  Bir kadının var olan erkek egemen zihniyete karşı mücadele yürütmesi meşrudur" şeklinde konuştu.

Türkiye’nin çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlatan Ölbeci, "Bu geri çekilme bile Türkiye’deki kadın mücadelesinin önemini gösteriyor. Bir kadın olarak kadına karşı geliştirilen politikaları kınıyorum" diye ekledi.

Dosyadaki gizli tanıklara dikkat çeken Ölbeci, "Bu gizli tanıkların hiçbir hükmü yoktur. Ulaş’ın söyledikleri gerçek dışıdır ve iftiradır. Bu adam kimdir bilmiyorum. Başlangıçtan bugüne kadar hukuki yöntemlerin uygulanmasını ve gizli tanıklara inanılmamasını istedim. Bu iddiaların temelsiz olduklarını siz de biliyorsunuz" dedi.

Duruşma saat 13.30’da devam edecek. (MA)

Öne Çıkanlar