Kılıçdaroğlu: Türkiye Cumhuriyeti devletinin başındaki kişi, cinayet emrini veren katille kucaklaşacak

Kılıçdaroğlu: Türkiye Cumhuriyeti devletinin başındaki kişi, cinayet emrini veren katille kucaklaşacak
Pınar Gültekin'in katiline verilen cezayı eleştiren Kılıçdaroğlu, Kaşıkçı Davası'nın da sırf para uğruna Suudi Arabistan'a verilmesini 'itibarsızlık' olarak değerlendirdi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Pınar Gültekin davasında katile verilen cezayı eleştiren Kılıçdaroğlu, sosyal medya yasası, özgür basın ve Kaşıkçı cinayeti de dahil birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Gazeteciler özgürce yazsın, demokrasi olsun istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsun istiyoruz. Her alın terinin değerli olduğunun kabul edilmesini istiyoruz. Herkes kazansın istiyoruz. 

Yargıya bakıyorsunuz adaleti dağıtmaktan uzak, yönetime bakıyorsunuz ne yaptığı belli değil. Saraya bakıyorsunuz ayrı havalarda. Halka gidiyorsunuz dünya kadar şikayet duyuyorsunuz. Yönetim ve halk arasında büyük bir uçurum var şu anda. Saray ne yaptığını bilmiyor, halk ise perişan vaziyette. Çıkış noktası, açık ve net söylüyorum, Türkiye'nin bu bataktan çıkış noktasının tek adresi var, Cumhuriyet Halk Partisi! 

Herkesin iş güç sahibi olduğu bir Türkiye'yi inşa eden bir yönetim gelecek. 

Söz veriyorum, bu görevi ya yapacağız, ya yapacağız! 

Yasama, yargı, yürütme kuvvetler ayrılığı. Şimdi kuvvetler birliği var. Her şey ona bağlı.

SANSÜR YASASI

Bir sansür kanunu teklifi getirmişler. Vermişler milletvekilinin eline, sarayda hazırlanmış. Atıyorlar altına imzayı. Nasıl bir felaket olduğunun farkında değiller. 'Efendim kimse sarayı eleştirmesin, AKP'yi, MHP'yi eleştirmesin. Herkesin ağzına bant çekelim dünyayı güllük gülistanlık gösterelim millete.' Sanıyorlar ki bu millet bunu yutacak. 

Adaletsizliğin tarihini yazmak isteyenler önce Silivri'ye bakacaktır. Bir ara Nazi'lerin toplama kampı gibiydi orası. Ya ülkenin genelkurmay başkanını bile terörist diye içeri aldılar. O zaman Silivri'ye gittiğimde 'Burası toplama kampı gibi' demiştim. 

Basın özgürlüğü, ülkeyi sağlıklı yöneten bir idarenin vazgeçilmez bir koşuludur aslında. Düşünün, biz ülkeyi yönettiğimizde mecra özgürlüğü olacak, herkes istediğini yazacak. Bizi arzu ettikleri gibi eleştirebilecekler. Biz eleştiriden ders almasını bilen bir gelenekten geliyoruz. 

Özgür medyanın olmadığı yerde demokrasi olmaz, düşünce özgürlüğü olmaz. Bunlara yasak getirmeye çalışıyorlar, beyler rahatsız oluyor. İstediğiniz kadar rahatsız olun biz inandığımız yolda yürüyeceğiz ve devam edeceğiz. Herkesin bunu bilmesini isterim. Diyorlar ki, 'Bu teklif yasalaştığında basın özgürlüğü daha da güçlenecek.' Bunu söylüyorlarsa tam aksini yapıyorlar demektir. Malum, 'sistem değişiyor' dediklerinde de 'parlamento daha güçlü olacak' demişlerdi. Buyrun parlamentoya bakın, bakanlar bile gelmiyor. Bir soru önergesine bile cevap vermiyorlar. Burası sadece 600 kişinin aylık aldığı, saraydan gelen kanun tekliflerine ise el kaldırıp indiren 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı, muhalefetin de inadına muhalefet ettiği yanlışı dile getirdiği bir kuruma dönüştü. Bir başkan var TBMM Başkanı var ama o da vesayet altında. 

Bilmeleri gereken bir şey var iyi niyetle ifade edeyim. En güçlü gazete fısıltı gazetesi. 'Yazmayın' dediğinizde fısıltı gazetesinden daha güçlüsü yoktur. 

PINAR GÜLTEKİN DAVASI

Pınar Gültekin davasında yargıç 'haksız tahrik' indirimi sağladı. Müebbeti 23 yıla indirdi. Hangi vicdan, hangi ahlak kabul eder bunu? Kadınların susmaması lazım. 

KAŞIKÇI DAVASI'NIN SUUDİ ARABİSTAN'A DEVRİ

Eğer İstanbul'da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işleniyorsa o cinayetin bütün ayrıntılarını sorgulamak ve gerçeği halka paylaşmak artı gerekli cezayı vermek T.C. devletinin görevidir. Eğer siz para uğruna Türkiye'yi kötü yönettiniz dilencilik yapıp birilerinden para istemeye gidiyorsunuz ve Türkiye'de görülmekte olan bir davayı ve işlenen bir cinayeti birilerinin talebi üzerine para uğruna Suudilere veriyorsunuz.

Şimdi T.C. devletinde vicdan sahibi olan herkese sormak isterim. T.C. devletinin itibarını bu kadar ayaklar altına alan para uğruna bu ülkenin itibarını birilerine satan adama Allah aşkına ne denir? Cinayet öncesi geliyorlar zaten üç. tane tuğgeneral, 2 tane yarbay iki teğmen 8 istihbarat elemanı geliyor.

Katlediyorlar konsoloslukta, T.C. devletinin itibarını İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nun bahçesine gömüyorlar. Bunlar ülkeye asla ve asla itibar kazandıracak olaylar değildir itibar kaybettiren olaylardır. Sandığa gideceğiz demokratik yollarla ben bunların tamamını emekli edeceğim. 

Yine gelecek yine kucaklaşacaklar T.C. devletinin başındaki kişi cinayet emrini veren katille kucaklaşacak. Onun için AKP'ye geçmişte oy vermiş ama bugün vicdanını sorgulayan bütün kardeşlerimde bütün ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, bu ülkenin itibarını koruyan biziz, bu ülkede hakkı hukuku savunan biziz, bu ülkede bir cinayet  işlendiyse mahkemenin yerinin Türkiye olduğunu bileniz. Davaları birilerine dolar, trilyonlarca dolar bile verseler birilerine devretmeyeceğini bileniz biz. O yüzden kardeşlerime sesleniyorum artık dur demenin zamanı.

Türkiye'nin itibarı, şerefi, onuru. Yerde bırakılan değil ayağa kalkan onurlu güçlü bir Türkiye istiyoruz. Yapmadılar, onurumuzu ayaklar altına aldılar. Zaten başlangıç belliydi .Bakın İsrail Mavi Marmara'da bizim 10 kardeşimizi şehit ettiler değil mi? Dosyayı verdiler mi Türkiye'ye? Vermediler. Hem de açık sularda. Bizimki yine esti gürledi. Sana 20 milyon dolar vereyim dosyayı kapat dediler. Kapattılar. Onlar unuttu ama biz unutmadık! Rüşvet alandan büyükelçi yaparsanız baştan itibaren kokmaya başlar. Başladı da zaten. 

'TARIM BAKANI NE DEDİĞİNİ BİLMİYOR, ÇÜNKÜ KAFASI VENEZUELA'DA'

Efendim, köylü milletin efendisidir. İzmir'de gittim çiftçi kardeşlerimle konuştum. Kadınlar çıktılar konuştular, dertlerini anlattılar. Rakamlarına baktık gene, bizim veriler değil Türkiye Ziraat Odası'nın verileri. Battık diyorlar. Dinledim neyi yapacağımızı da söyledim. Fakat hemen arkasından Tarım Bakanı bir açıklama yaptı biz onlara destek veriyoruz diyor.

Fatma Doğan'a diyor ki 17 ayda 9 bin 14 lira destek verdik diyor. İki torba yem parası arkadaşlar. Ne söylediğini bilmiyor. Çünkü kafası Venezuela'da! Kader Başaran, 17 ayda 23 bin 740 lira destek verdik diyor; aylık 1397 lira o da 4 torba yem parası. Kadınlar destek vermediler demiyor yetersiz diyor. Bir verdiğine bak bir de gelen zamma bak!

Biz kendi çiftçimiz için çalışacağız, onları bu milletin efendisi yapacağız."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar