Kılıçdaroğlu'ndan 'Cumhurbaşkanlığına aday mısınız' sorusuna net yanıt

Kılıçdaroğlu'ndan 'Cumhurbaşkanlığına aday mısınız' sorusuna net yanıt
Gezi Davası'nda mahkumiyet kararı veren mahkemenin Nazi mahkemesinden bir farkının olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayını 6 muhalefet partisinin belirleyeceğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi Davası’nda verilen cezalardan, cumhurbaşkanı adayına, toplumdaki derin yoksullaşmadan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın politikalarına kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın Gezi’de diz çöktüğü için intikam almaya çalıştığını belirten CHP lideri, mahkumiyet kararları veren mahkemenin Nazi mahkemelerinden bir farkının olmadığını dile getirdi.

İktidarın yoksul yurttaşlardan aldığı vergilerle bir avuç zengini daha da zenginleştirdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ülkenin bütün kaynaklarını 5’li çeteye aktardığını anlattı, "84 milyon kişi gerçekten de soyuluyor ve bu paralar bir avuç kişiye aktarılıyor. Erdoğan Saray'da etrafına bakıyor, hiçbir eksiği yok, o zaman da dönüp ‘Türkiye'nin hiçbir eksiği yok’ diyor" dedi.

Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin de konuşan CHP lideri, bir kişinin tek başına çıkıp "Ben adayım" demesinin doğru olmayacağını belirterek, bu kararı 6 muhalefet partisiyle ortak şekilde alacaklarının altını çizdi.

Sözcü'den Ruhat Mengi'ye konuşan Kılıçdaroğlu’nun gündeme ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

‘ERDOĞAN GEZİ’DE DİZ ÇÖKTÜ, İNTİKAMCI TAVRININ TEMELİ BU’

Gezi Davası kararları toplumda büyük tepki yarattı. Karardan sonra Berlin Büyükelçimiz Alman Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı, biz karşılık olarak Alman Büyükelçisi'ni çağırıp cevap verdik, yani olay kapanmıyor. Sizce Gezi protestoları üzerinde neden bu kadar duruldu ve katillere verilmeyen cezalar Osman Kavala ve diğer sanıklara verildi?

"Birincisi şu; insan hakları ihlalleri artık bir ülkenin değil bütün dünyanın ortak sorunudur. Dolayısıyla bunu bir ülkenin kendi sınırları içine hapsetmek ve dünyanın görmesini engellemek artık mümkün değil. Siz insana da, doğaya da, çevreye de saygı duymak zorundasınız ve hakkını teslim etmek zorundasınız. Erdoğan'ın Gezi olayları dolayısıyla intikamcı bir tavır takınmasının temeli Gezi'de gençlerin gösterdiği tepkiye karşı diz çökmesidir."

‘GEZİ, BÜTÜN DÜNYANIN TAKDİRİNİ TOPLADI’

"Erdoğan yaptığı haksızlığı biliyordu, Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilmesine karşı, adaletsizliğe karşı toplumda biriken öfkenin dışa yansımasıydı bu bir anlamda, dolayısıyla Gezi eylemleri sadece Türkiye'deki gençlerin değil bütün dünyanın takdirini topladı, insanların doğaya olan bağlılıklarını ortaya koydu ve Gezi eylemlerinde siyaseten sadece bir grup insan yoktu."

‘AKP, CHP VE MHP’LİLER DE GEZİ’DE VARDI, ERDOĞAN İNTİKAM ALMAK İSTEDİ’

"Ak Partili de vardı, MHP'liler de vardı, CHP'liler de vardı, yaşlılar da, gençler de vardı, iftar sofraları kuranlar, namaz kılanlar da vardı, yani toplumun ortak tepkisi orada dile geldi. Erdoğan bu eylemin kendisine geri adım attırmasını bir türlü hazmedemedi ve bir şekliyle onlardan intikam almak istedi."

‘NAZİ MAHKEMESİNDEN FARKI YOK’

"Gezi olayları dolayısıyla kurulan mahkemenin Almanya'daki Nazi mahkemelerinden bir farkı yok, orada da insanlar nasıl mahkum edildiyse benzer olaylar burada da oldu. Siz herhangi bir davada yargılanıyorsunuz, beraat ediyorsunuz, aradan bir süre geçiyor beraat ettiğiniz davadan yeni mahkeme geliyor, Saray'dan aldığı talimatla müebbet hapse mahkum ediyor. Bu insanlar kendilerini hiçbir zaman suçlu görmediler, çünkü bu insanlar hiçbir zaman bireysel çıkar peşinde koşmadılar, tek arzuları demokrasiydi, güzel bir Türkiye'de, özgürlükçü bir Türkiye'de yaşamaktı, buydu talepleri."

‘DAVA İÇİN YURT DIŞINDAN KALKIP GELENLERİ BİLE MAHKUM ETTİLER, VİCDANI OLAN HERKES BUNU GÖRÜYOR’

"Hatta dava görülüyor diye yurt dışından geldiler, siz bunları aldınız mahkum ettiniz. Dolayısıyla bu haksızlığı sokaktaki sade vatandaş da biliyor, dünyada vicdanı olan herkes de biliyor.  Mısır'da darbe yapıldığı zaman Erdoğan karşı çıktı değil mi? İşine gelince başka bir ülkede olan darbeye karşı çıkıyorsunuz ki karşı çıkabilirsiniz, bu hakkınız."

‘YA ÇOK YOKSULLAR VAR YA ÇOK ZENGİNLER’

Anketlerde halkın yüzde 70'inden fazlası "Türkiye'nin en önemli sorunu ekonomi" diyor, halk hızla artan enflasyonla iyice ezildi, zeytin, peynir almak bile lüks oldu.  Artık orta sınıf da çok fazla etkileniyor. Yoksul halk seçime kadar nasıl dayanacak?

"Rahmetli Özal "orta direğin güçlenmesi gerekir" derdi ve orta direkten söz ederdi, bugün artık orta direk yok. Ya çok yoksullar var, ya da çok varsıllar var. İzlenen ekonomi politikasının felsefesi şu; aşağıdan vergi olarak topladıklarını yukardan bir avuç kişiye vermek, bütün felsefe bunun üzerine kurulu. Örneğin; en son "kur korumalı mevduat" dolayısıyla orada hesapları olan yaklaşık 5-6 bin kişiye siz üç dört ayda 12-13 milyar lira para aktarıyorsunuz ve bunlar aynı zamanda vergisiz. Bu parayı vatandaştan aldığınız vergiyle ödüyorsunuz."

‘ERDOĞAN BU PARALARI CEBİNDEN ÖDEMİYOR, FAKİRİN VERGİSİNDEN KESİLİYOR’

"Erdoğan cebinden ödemiyor, fakir fukaradan aldığınız bütün vergileri; ekmek, simit alırken, lokantada yemek yerken, elektrik, su kullanırken ödedikleri vergileri en fazla 10 bin kişiye kısacık sürede aktardığınız para 12,5 milyar lira. Yıl sonuna kadar bu rakam ne olacak, faize vurduğunuzda yıllık getirisi yüzde 90'ları görüyor, nereden bu para? Fakirden alıp aktarıyorsunuz, aynı şekilde benim 5'li çete olarak tanımladığım insanlara, köprüden geçilsin geçilmesin garanti veriyorsunuz, garanti parası nereden ödeniyor? Yine bu insanlardan toplanan paralarla. Daha garip olanı şu; faiz ödemeleri o kadar astronomik rakamlara çıktı ki artık faiz ödemeleri borç ödemesini geçti, daha fazla faiz ödüyorsunuz, daha az borç öder hale geldiniz. Türkiye'yi bu duruma kim getiriyor, basiretsiz yönetim. Ekonomiyi nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar."

‘O SÖZLERİM HERKESİ GÖREVE DAVET ETME MANİFESTOSUYDU’

"Ya bana katılın, ya yolumdan çekilin" sözünüz hâlâ tartışılıyor. Özellikle iktidar medyası sürekli olarak "net bir şekilde adaylık açıklaması yaptı" diyor. Siz "eğer ittifak beni cumhurbaşkanı adayı gösterirse kabul ederim" sözünü ilk olarak bana verdiğiniz röportajda söylemiştiniz. Şimdi soruyorum, yukarıdaki sözünüzle gerçekten adaylığı mı kastettiniz?

"Bu çok kısa, içi dolu dolu bir manifesto. Bu manifestonun tarihsel değeri var, aynı zamanda Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu da gösteriyor ve bu manifesto aynı zamanda sağduyulu bütün insanların hangi partiden olursa olsun göreve davet edilmesi manifestosudur. Bütün vatandaşlarımızın bana katılmalarını istiyorum çünkü bana katıldıkları zaman şunu söylüyorum; onlara daha güzel, herkesin iş güç sahibi olduğu, daha uygar, itibarı olan, demokrasisi gelişmiş bir Türkiye, 5'li çetelere çalışan değil kendi halkına hizmet eden bir iktidar vaat ediyoruz. Bana katılmayacaksanız yolumuzdan çekilin çünkü biz iktidara yürüyoruz.

Yani bu öyle net bir adaylık açıklaması falan değil.

Hayır bu bir adaylık açıklaması değil, bu bir manifesto.,

‘KARARI 6’LI MASAYLA BİRLİKTE ALACAĞIZ, BİRİNİN ÇIKIP ‘BEN ADAYIM’ DEMESİ DOĞRU DEĞİL’

Ama cumhurbaşkanı adaylığı konusunda da kesin kararlısınız.

"Gerçekten büyük bir samimiyetle söylüyorum, kararı 6'lı masa olarak beraber alacağız, bir kişinin çıkıp "Ben adayım" demesi asla doğru değil. Son yayınladığımız bildiride cumhurbaşkanı adayının niteliklerini saydık, bu niteliklere sahip olan birini seçeceğiz. 6 liderin tarihsel bir sorumluluğu var, hiçbirimiz kendi partimizin gözüyle olaylara bakmıyoruz, hepimiz ortak olarak Türkiye'nin geleceğini düşünüyoruz."

Diyelim ki 6 kişi cumhurbaşkanı adayı konusunda anlaşamadı. O zaman ne olacak?

"Anlaşacağız, mutlaka anlaşacağız."

‘ERDOĞAN HALKA DEĞİL, 5’Lİ ÇETEYE ÇALIŞIYOR, BÜTÜN KAYNAKLARI ONLARA AKTARIYOR’

Sayın Kılıçdaroğlu, bir lise öğrencisi bile "Çiftçinin elektriğini keser traktörünü alırsam, üretimi engellersem çökeriz" diye düşünür, onlar neden düşünmüyor?

"Lise öğrencisinin, bir çiftçinin, bir esnafın, bir sanayicinin en azından sorgulama kapasitesi var. "Yanlış mı yapıyoruz" diye danışma ihtiyacı hisseder, buna istişare diyoruz. Erdoğan bunların hepsini bıraktı. "Her şeyi ben bilirim" diyor. Erdoğan'ın rahatlığı şu; "Önümüzdeki ay fiyatlar düşecek." Önümüzdeki ay geçiyor, o hâlâ "Bekleyin fiyatlar düşecek" diyor. Döviz kurunu sabit tutmak için yine milletin sırtından birilerine dünyanın faizini veriyorsunuz. Yani Erdoğan açıkça söylemek gerekirse 5'li çetenin esiri durumunda. 5'li çetenin tutsağı olan bir kişi devleti yönetemez. Şu anda Erdoğan kendi halkına değil, 5'li çeteye çalışan bir insan, bütün kaynaklar onlara aktarılıyor."

84 MİLYON KİŞİ SOYULUYOR, SARAY’DAN TÜRKİYE’YE BAKIP ‘HİÇBİR EKSİK’ YOK DİYOR’

"84 milyon kişi gerçekten de soyuluyor ve bu paralar bir avuç kişiye aktarılıyor. Erdoğan Saray'da etrafına bakıyor, hiçbir eksiği yok, o zaman da dönüp "Türkiye'nin hiçbir eksiği yok" diyor."

‘21. YÜZYILDA 10 MİLYON KİŞİ KARANLIĞA MAHKUM EDİLDİ’

Fahiş elektrik zamlarını protesto için faturanızı ödemediniz. Şimdi yine çok yüksek bir elektrik zammı geliyormuş. Ne düşünüyorsunuz? Tekrar eylem mi yapacaksınız?

"Milletvekillerinin soru önergelerine verilen yanıtta 2021 yılında 3 milyon 447 bin hanenin elektriği kesilmiş bu resmi bir rakam. 5 kişiden, 100 binden, 1 milyondan söz etmiyorum, 3 milyon 447 bin abonenin elektriği kesilmiş. Her abone 3 kişiden oluşursa ki 5-6 kişilik aileler var, yaklaşık 12 milyon eder. 12 milyon kişinin elektriğinin kesildiğini, karanlığa gömüldüğünü ben değil onlar söylüyorlar. Daha önce bu sayı medyada hiç haber olmadı ama en az 10 milyon kişinin 21. yüzyılda karanlığa mahkum edildiğini benim geniş kitlelere anlatmam gerekiyordu, bunun yolu benim elektriğimin de kesilmesiydi, o nedenle eşimle karar aldık, ödemedik ve bizim elektriğimiz de kesildi. Dağıtım şirketlerinin sahibi olan 5'li çeteye, Cengiz Holding'e hizmet eden bir yapı yaklaşık 4 milyon abonenin elektriğinin kesilmesine yol açtı."

‘FATURALARINI ÖDEYECEKLERİNİ ELEKTRİĞİ KESİLEN TÜM EVLERE GİDERİM’

Elektriği kesilen aileye gittiğinizde "O evin elektriği aslında kesik değildi" polemiği başlatıldı, bunu görünce ne düşündünüz?

Elektriği kesilen evlere gittim, doğru. "Hayır bu ailenin elektriği hiç kesilmedi" diyebiliyorlar mı, demiyorlar. O ailenin çocukları da var ve gittiğimizde elektrikleri kesikti. Sonradan tabii, ben gittim ya, hemen elektrik faturaları ödeniyor, elektrikleri açılıyor. Bilsem ki faturaları ödeyeceksiniz hepsinin evine tek tek ziyarete gideceğim. Bu sene elektriği kesilen abonelerin sayısı geçen yılkinden 30 bin daha fazla."

‘İNSANLIKTAN ÇIKAN BİR YÖNETİM İNSAN HAKLARINDAN ANLAMAZ’

"Bu bir insan hakkıdır, insanlıktan çıkan bir yönetim insan hakkını anlayamaz. İnsanlıktan çıkmışlar bunlar. Evdeki küçük çocuk karanlıkta nasıl duracak, kışın nasıl duracak, gittiğim bazı evlerde sadece elektrik değil doğal gaz da kesikti. Gittiğim evlerden birinde 3 çocuk annesi diyor ki "Çalışsam asgari ücret alacağım, çocuklarımı bırakacağım kreşe yetmeyecek." Biz

o ailenin iş ve kreş sorununu çözdük ama böyle milyonlar var. Sosyal devlet dediğimiz devletin bu ailelere bakması, karanlıkta bırakmaması lazımdı."

Öne Çıkanlar