Kaddafi'nin çaldığı paralar nerede?

Kaddafi'nin çaldığı paralar nerede?
Kaddafi yandaşlarına güvenmediği için dünyanın çeşitli ülkelerine para çıkarmıştı. Güney Afrika’da kaybolan 12,5 milyar Dolar keş para idi.

Memet KILIÇ*


Bir yük uçağı (Kargo) Libya’nın Tripolis kentine kısa bir iniş yaptı, yükünü aldıktan sonra havalanıp, 26 Aralık 2010 tarihinde Güney Afrika’nın başkendi Johannesburg’a indi.

Noel Bayramından iki gün sonra o havaalanının üzerine ölü toprağı serpilmiş bir yer gibi olduğu biliniyordu. 

Libya’dan herhangi bir bildirim ve kontrole tabi olmadan yüksek miktarda para çıkarılmıştı. Tam 12,5 milyar Dolar. Bunun dışında da çok farklı ülkelere para, altın ve elmas çıkarılmıştı. Kaddafi bu paraları ‘gizli savaş kasası’ adı altında yurtdışına çıkarıyordu. Aynı zamanda Kaddafi, halkının tamamının (yüzde 50’sinin değil, tamamının) kendisini sevdiğini söylüyordu. 

‘Reis için ölürük!’

Alman Federal Parlamentosu milletvekilliğim döneminde, İçişleri Komisyonu delegasyonunun bir üyesi olark Mayıs 2010 tarihinde Libya’da bir dizi görüşmeler yaptık.

Görüştüklerimiz arasında Kaddafi’nin generalleri (bakanları) ve kendisinin halefi olduğu düşünülen oğlu Saif al-İslam (Türkiye de Seyful İslam olarak bilinir) Kaddafi de vardı. Ülkede muhalefet yoktu, çünkü muhalefet şansı yoktu. Görüştüğümüz tüm resmi ağızlar sorulan sorunun ne olduğuna aldırmaksızın, aynı standart yanıtları veriyorlardı.

Herkes ‘Reis için ölürük’ diyordu. Biz Libya’dan ayrıldıktan dokuz ay sonra, 17 Şubat 2011 tarihinde Libya’da iç karışıklık başladı ve Kaddafi sarayından kaçmak zorunda kaldı. Yandaşları tarafından ihbar edildiği düşünülen Kaddafi, ‘Senin için ölürük Reis’ diyen yandaşları tarafından yakalanıp maalesef linç edildi, götüne (bizim köyde göte göt deniyor, mabad denmiyor, okuyuculardan anlayış rica ediyorum) süngü ve kazık çakılarak öldürüldü.

Libya’daki yeni yönetim, bu paraları bulup karşılığında 5 milyar Dolarlık silah satın almak istiyordu. Bu paraların Güney Afrika’da olduğunu ve bir kısmının kamyonlar ile iktidar partisi ANC’ye taşındığını, bunları bizzat gördüğünü ve yakında fotoğraf ve belgeler ile kanıtlayacağını söyleyen Sırp ajanı George Imanovic bundan altı hafta sonra sokak ortasında vulurarak öldürüldü. Onu öldüren tetikçiler de birkaç hafta sonra ölü bulundular.

Kendine ‘dost’ ülke yaratmak

Bende de anı bitmiyor. 2001 yılı ağustos sonu eylül başı, Güney Afrika’daydım. Birleşmiş Milletler’in ‘Irkçılık ve Ayrımcılık ile Mücadele Dünya Konferans’ına’ katıldım. Nelson Mandela ülkenin başkanı olarak 1994 tarihinde görevi üstlenmiş olamsına rağmen, ülkenin ırkçılık mağrudu kara evlatları hala çok çekingen idiler. Ancak onlar da gücü ele geçirdikten sonra, kirli işlere bulaştılar. Neden? Çünkü ülkenin kurumları zayıftı. Alman-Macar filozof Agnes Heller, homo saphiensin zayıflıkları olduğundan, özgürlükleri ve refahı korumak için kurumları güçlendirmek gerektiğini söyler. 

Yani Adorno’nun Eleştirel Teorisi (Kritische Theorie) ile alakaları olmadığı için, Olumsuz Diyalektik içerisinde kalamadılar (In Negation gehen, nicht in Position zu übergehen). Ele geçirdikleri güce eleştirel yaklaşamadılar, onu bir normal araç olarak gördüler. Burada felsefe teorileri ile kafanızı karıştırırken demek istediğim sadece şu: Cahili yönetici seçenin, burnu ...tan kurtulmaz!

Kaddafi Güney Afrika’daki siyahların bağımsızlık mücadelesini finansal olarak desteklemiş ve ANC ile eski bir bağ kurmuştu. Mandela’nın torununun isminin Kaddafi olduğunu biliyor muydunuz?

Ancak Mandela’nın partisi olan ANC’ye akmaya devam eden paralar partiyi bölmüş, Mbeki ve Zuma fraksiyonları doğmuştu. Kaddafi’nin parasal desteğini alan Zuma seçimi kazandı. Kaddafi Afrika’nın kralı olma hayallerini gerçekleştiremeden, Arap Bahar’ı başladı ve Kaddafi paralarını değişik ülkelere yığmaya başladı. Türkiye’ye de gitti mi bu paralardan?

Güney Afrika’lı paralı askerler Kaddafi tarafında savaştılar. Ancak paralı askerler ile halka karşı savaşıp da kazanan yok. Yatırımını IŞİD ve benzerlerine yapanlar bir daha düşünsün!

Kaddafi Afrika’nın lideri olmak istiyordu. Parası daha az, ama çıtası daha yüksek olanları da gördü bu gözler. Büyük Ortadoğu Projesi’nin başkanı veya o olmadı, ümmetin lideri olmak istiyenler var. Ayrıca Katar’ın kaçılacak bir ülke olduğunu düşünmüyorum. Katarlılar kendileri Katar’dan kaçıyorlar.

İtibardan tasarruf etmedi, canından oldu

Libya’nın petrolden elde ettiği geliri çoktu. Kaddafi bu gelirler ile halka hastahane dahil bir çok hizmeti ücretsiz sunabiliyordu. Ayrıca kendisine yat, otel, Lonra’da evler satın alıyor, sarayında star Beyonce’nin de katıldığı ejder meyveli eğlenceler düzenliyordu. Yani itibardan tasarruf etmiyordu. 

Başkaları bunu IŞİD’in çaldığı Suriye petrolleri ile deneyebileceklerini düşündüler. Bunu beceremeyince halkın ekmeğinden çaldıklarını yurt dışına çıkardılar.

Kaddafi yandaşlarına güvenmediği için dünyanın çeşitli ülkelerine para çıkarmıştı. Güney Afrika’da kaybolan 12,5 milyar Dolar keş para idi. 

Libya parayı bulana yüzde 10 komisyon vermeyi yasa ile kabul etti. Kaddafi’nin kasası olarak bilinen Libya eski Maliye Bakanı Bashir Al Sharkawi, Güney Afrika’da 2018 yılında silahlı bir saldırıda yaralandı ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçtı. 

Libya bugün hala dünyaya dağılmış ulusal varlıklarına ulaşabilmiş değil. Demem o ki, dünyadaki hiçbir halk hırsız diktatörlere ekmek parasını yedirmemeli!



* Avukat Memet Kılıç

Ankara ve Karlsruhe/Almanya Baroları Üyesi

17. Dönem Almanya Federal Parlamentosu Milletvekili

Öne Çıkanlar