Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu: İstanbul Sözleşmesi için adım atılmalı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu: İstanbul Sözleşmesi için adım atılmalı
Yeniden tartışılmaya açılacak 'Yargı Reformu'nu değerlendiren KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, 'Gerçek bir reform ise, İstanbul Sözleşmesi düzenlemelerinin yapılması gerekir' dedi.

"Güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi" vizyonuyla açıklanan 2019-2023 dönemini kapsayan 'Yargı Reformu Stratejisi', geçtiğimiz haftalarda tartışılmaya açılmıştı. Ancak Meclis'in  tatile girmesi nedeniyle sonbahara bırakıldığı duyuruldu.

Meclis açılır açılmaz ilk gündem maddesi olarak belirlenen 'yargı reformu'na ilişkin Mezopotamya Ajansı'ndan Sadiye Eser'e değerlendirmelerde bulunan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Sekreteri Fidan Ataselim, kadına yönelik şiddetin, tacizin ve tecavüzü içerisinde barındıran her şeyin takipçisi olacaklarını söyledi.

‘GERÇEK BİR REFORM NİTELİĞİ TAŞIMIYOR’ 

'Yargı Reformu' gündeme geldiğinde bir müjde şeklinde Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi ile ilgili çok önemli adımlar geliyormuş gibi duyurulduğunu belirten Ataselim, 'Fakat Türkiye’de nasıl koşullarda yaşıyoruz? Kadınlar bu yargı ile nasıl bir münasebet içerisinde olduklarını özetleyen bir şey yaşandı o süreçte. Yargı reformu gündeme geldiği günlerde bir kadın avukat bir hakim tarafından etek boyuyla ilgili olarak uyarılmaya çalışıldı. Buna çok ciddi bir tepki gösterildi. Bu şunun resmidir, adaleti tecelli edecek konumunda olan kişiler, önlerindeki dosyayla ilgilenmek yerine kadınların etek boyuyla ilgileniyorlar. Böyle bir dönemde bunları konuşuyor ve yaşıyoruz" dedi. "Yargı reformunda birçok özgürlükçü maddelerin geleceği anlatılıyor olsa da bunun gerçek bir reform niteliği taşımadığını görebiliriz" diyen Ataselim, "Erkeklerin bu denli kayrıldığı adalet mekanizmasında, kadınların korunacağının teminatını vermeleri gerekir. O açıdan özellikle biz kadınlar için taciz, tecavüz, cinsel şiddet ya da her bir kadın cinayetiyle karşılaştığımız zaman ve şüpheli ölümlerde gerçeğin açığa çıkma sürecinde o adliye koridorlarında bu cinsiyetçi yargıdan adalet istiyoruz ve gerçekler açığa çıksın istiyoruz. Fakat bu süreçte çok fazla ayrımcılığa uğruyoruz" dedi.

‘KAZANMIŞ HAKLARI TARTIŞMAYA AÇIYOR’ 

KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, karşılaştıkları olumsuzlukları şöyle anlattı:

"Erkeklerin kayrıldığını, kravat taktığı, ‘pişmanım, çok seviyordum’ dediği için yaşanan indirimler uygulanmakta. Yasada tamamen tanımlı olmamasına rağmen bunlar yapılmakta. Günümüzde nasıl bir dönemdeyiz ve nasıl bir yargı reformundan bahsediliyor? Bir yandan çıkıyorlar reform getiriyoruz, yenilik getiriyoruz diyorlar.  Bir yandan da kadınların kazandığı çok önemli bir hak olan nafaka hakkını tartışmaya açıyorlar."


Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Sekreteri Fidan Ataselim

'ARABULUCULUK MADDESİ ÇOK TEHLİKELİ'

"Yargı reformunun içerisinde nafakayla ilgili bir düzenlemenin ya da bir maddenin yer almıyor olması olumludur" diyen Ataselim, "Bu da kadınların güçlü basıncı sayesinde konulmadı. Fakat bu yeniden gelmeyeceği anlamına gelmez. Sonbaharda bu konuda tetikte olmamız gerekir. Bizim mevcut kazanmış haklarımızı tartışmaya açmaları söz konusu. Yargı Reformunda yer alan diğer bir madde ‘arabuluculuk’ dur. Bu çok tehlikelidir. Kadına yönelik şiddette ‘arabuluculuk’ söz konusu olamaz derken diğer yandan arabuluculuğu gündeme getirip o paketin içerisine de koydular" dedi. Türkiye’de kadınlar kendi hayatlarına dair karar vermek istedikleri için erkekler tarafından öldürüldüğünü hatırlatan Ataselim, "Bu süreçte yapılması gereken şey kadınların korunması ve 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasıdır. Bununla ilgili sorunlar, tıkanıklıkların aşınması gerekir. Çünkü bu kadınların hayatta kalmasıyla ilgili bir konudur. Burada yargıya çok görev düşer. O açıdan gerçek bir reformdan bahsedilecekse kadınlar bağlamından söylüyorum bu gibi konuların titizlikle ele alınması ve bununla ilgili çeşitli yaptırımların söz konusu olduğu bir düzenleme olabilir. Fakat bunlarla ilgili hiçbir şey söz konusu değil" diye konuştu.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI’

Kadınları koruyacak olan şeyin İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması olduğunu vurgulayan Ataselim, şöyle devam etti:

"Gerçek bir yargı reformundan bahsedilecekse öncelikle ilk imzacılarından olan Türkiye’nin bu yönde adım atması gerekir. Türkiye ilk imzalayan devlet olarak 2011 yılında imzaya açıldığı zaman bununla övünüyordu. 2011 yılında çok kritik bir şey oldu. 2010’dan 2019 yılına kadar kadın cinayetleri rakamlarına baktığımız zaman sadece bir yıl kadın cinayetlerinde ciddi oranda azalma olduğunu görürsünüz. O yıl 2011 İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı yıldır." Kadın cinayetlerinde yaşanan artışa işaret eden Ataselim, "İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında uygulandığı için kadın cinayetlerinde o yıl düşüş oldu. Ancak sonraki yıllar 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı için kadın cinayetlerinde artış oldu" biye konuştu. İstanbul Sözleşmesi’nin devletlere "Önleyeceksin, koruyacaksın, etkin bir kovuşturma süreci işleteceksin ve kadınlar lehine politika geliştireceksin"

'ÜLKENİN YETKİLERİ KADINLARIN ÖLDÜRÜLMELERİNİN GEREKÇELERİ OLABİLİR DİYE DÜŞÜNECEK Mİ? ONA BAKACAĞIZ'

"Kadın düşmanı, kadınları ikincil plana atan, eşitsiz ele alındığı ve alınan her türlü paketin karşısında olacağız" diyen Ataselim, bundan sonraki süreç için, "Nafakayı takip ediyor olacağız. Arabuluculukla ilgili nasıl adımlar atacaklarını takip ediyor olacağız. Ve en önemlisi İstanbul Sözleşmesinin uygulamasıyla ilgili Türkiye ne yapıyor bunun peşinden olacağız. Bu ülkenin yetkileri kadınların yaşamasından yana mı yer alacak yoksa öldürülmelerinin bazı gerekçeleri olabilir diye mi düşünecek, Ona bakıyor olacağız"  dedi.

Öne Çıkanlar