'IŞİD'in en rahat hareket ettiği, barındığı, örgütlendiği, para transfer ettiği ülke Türkiye'

'IŞİD'in en rahat hareket ettiği, barındığı, örgütlendiği, para transfer ettiği ülke Türkiye'
Fehim Taştekin, Türkiye'nin Suriye, Libya, Mısır ve Suudi Arabistan politikalarını değerlendirdi, Türkiye'nin problemlerinden birinin de ülkeye yerleşen cihatçı gruplar olduğunu ifade etti.

ARTI GERÇEK- Gazeteci Fehim Taştekin, ARTI TV'de ekrana gelen Haber Peşinde programında Erk Acarer'in konuğu oldu. 

Türkiye'nin, dış politikada sürekli yön değiştirmesinin konuşulduğu programda, Taştekin'in de uzmanlık alanı olan Ortadoğu'daki gelişmeler ele alındı. 

Erk Acarer, "Mısır'da Türkiye, İhvan'dan yana tavır koydu fakat bir yandan da İhvan ruhunun bittiğini görüyoruz. İdlib'de Rusya'ya endeksli bir belirsizlik var. Keza Libya konusunda Türkiye'nin durumu belli" diyerek Taştekin'e "Müslüman Kardeşler'den ÖSO'culara kadar Türkiye Cihadizm'in çekim merkezi mi olacak?" sorusunu yöneltti. 

'TÜRKİYE CİHATÇI GRUPLARIN MERKEZİ OLDU'

"Bu zaten oldu. Şu an Suriye, Mısır ve Libya İhvan'ı önemli ölçüde küresel mobilizasyonunu Türkiye üzerinden sağlıyor. Eskiden odaklar farklıydı. Şimdi Türkiye, bu misyonu üstlendi" diyen Taştekin, şunları söyledi:

"Erdoğan 'Ben yasakladım' dese de bunlar hareket etmeye devam edecek. Bırakın yasaklamayı, terör örgütü listesine aldıkları var. Mesela Nusra cephesi bunlardan bir tanesi ve Türkiye'yle şu anda sahada ortaklık içerisinde hareket eden bir örgüt. Türkiye'nin sınır kapısını kullanıyor, kontrol ediyor, daha ne olsun. IŞİD mesela yasak, 'Biz IŞİD'le savaşıyoruz' denildiği halde şu anda dünya çapında IŞİD'in en rahat hareket ettiği, barındığı, örgütlendiği, para transfer ettiği ülke Türkiye. Operasyonlar, tutuklamalar, sınır dışılar oluyor ama buna rağmen böyle bir olay var. Orta Asya başlantılı çok sayıda grup Suriye savaşına müdahil oldu, geldiler, katıldılar; bunlar zaten Türkiye'de çok rahat hareket ediyor, Taliban bağlantılı, Kaide bağlantılı gruplar. Yani Kırgızistan'dan, Özbekistan'dan, Doğu Türkistan'dan gelenler, bu örgütlerle  ortak hareket eden ya da bu örgütlere paralel örgütler, zaten sorun yaşamıyorlar. 

'TÜRKİYE'NİN AKP ÖNCESİNDE DE BU GRUPLARLA İLİŞKİSİ VAR'

"Buna Müslüman Kardeşler de çok çaplı bir şekide girmiş oldu. Bu büyük bir sorundur, yani bu iktidar gitse de bunlar Türkiye'nin başına çok ciddi sorunlar açarak bir süre daha böyle kalmaya devam edecek. Bir de devletin, iktidarın ötesinde devletin, yani istihbaratın ya da buna 'derin devlet' ya da ne derseniz deyin, aslında öteden beri bir şekilde bu örgütlerle bağlantısı var. Mesela Suriye Müslüman Kardeşleri, AKP'nin hiç olmadığı dönemlerde, 1982 sonrası MİT'le temas halinde Türkiye'de barındı. Devletin bazı alışkanlıkları var ve bunlar kolay kolay bitmiyor. Belki kullanışlı görüyorlardır bu tür şeyleri. Ama politik bir değişim artık kaçınılmaz. Türkiye'yi zorlayan faktörler nedir, sorusuna yanıt ararken şöyle bir tablo var: Çok geniş bir alanda diplomasi hareketliliği söz konusu. Biden'ın İran'la müzakereye başlaması, Suuid Arabistan'ı yeni arayışlara itiyor. Suudi Arabistan da İran'la yumuşama arayışına başladı. Suudi istihbarat şefi, geçtiğimiz pazartesi Suriye'deydi; hem Esad'la hem de istihbarat şefi Ali Memluk'la görüştü. Deniliyor ki, bayramdan sonra yeni bir başlangıç yapabilir Suudi Arabistan ve Suriye. Bu önemli bir hamle çünkü Suudi Arabistan, aynı zamanda Suriye'de silahlı grupları finanse ediyordu. 

'TÜRKİYE MISIR'I KAZANMAK İSTERKEN LİBYA'YI KAYBETMEK İSTEMİYOR'

"Beri taraftan Mısır, Ürdün'le ve Irak'la üçlü mekanizma geliştiriyor. Bunların gündeminde de Suriye ve yeni enerji hatları var. Bunların dışında da sayabileceğimiz birkaç ittifak daha var. Buradaki yönelim Suriye'yi yeniden Arap dosyasına koymak ve İran'la Türkiye'nin hareket alanlarını daraltmak. Bütün bunlar olurken, Erdoğan sıkışmışlığı epeyce hissetti, ekonomik olarak da buun etkilerinden bahsetmemiz lazım. Doğu Akdeniz'de hakeza hamleler yapsa da komşularıyla olan husumetlerini derinleştirdi. Şimdi ilişkileri normalleştirmenin ve oradan bulunacak yolla tüm bu durumları düzeltmenin yolları aranıyor. Mesela, Kahire'ye heyet göndermeden önce Türkiye, Libya'ya bir çıkarma yapıyor. İşte Genelkurmay Başkanı, Savunma Bakanı, Dışileri Bakanı, İstihbarat Başkanı'yla. Yani Erdoğan her ne kadar sıkışmış olsa da kolay bir lider olmadığını her seferinde, her fırsatta da gösteriyor. Amaçi pazarlık masasında eli yükseltmek. Fakat Mısır çok ısrarcı ve eli çok sıkışmış olan, çaresiz durumda ve taviz vermeye hazır olan taraf Türkiye. Mısır'ı kazanırsa, yanında Körfez'le ilişkiler de rahatlayacak. Bu süreçler paralel gitmek zorunda. Bunun farkında olduğu için Erdoğan, Kral Selman'ı aradı." 

Öne Çıkanlar