İşçiler mutlaka birlikte hareket etmenin koşullarını yaratmalıdır

İşçiler mutlaka birlikte hareket etmenin koşullarını yaratmalıdır
DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, 1 Mayıs İşçi Bayramı kapsamında pandemide emekçilerin yaşadığı sorunları değerlendirdi.

Adnan SERDAROĞLU


ARTI GERÇEK- 1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası en önemli günlerinden birisi. Ama ne yazık ki ikinci senedir, 1 Mayıs kutlamalarını pandemi koşullarına uygun olarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu dönem belki şehirlerin o görkemli meydanlarında kitlesel mitingler gerçekleştiremiyoruz ama çok daha yaygın bir şekilde çok daha işçiyi, çok daha vatandaşı işin içine katacak şekilde bu 1 Mayıs'ı gerçekleştirmeye çalışıyoruz. 

Bugünlerde bildiğimiz gibi 'tam kapanma' adı altında bir uygulama hayata geçirilmiş durumda. Fabrikalarda çarklar dönüyor, işçilerin yüzde 70'i çalışıyor ve bu şartlarda pandeminin gölgesi altında işyerlerinde de 1 Mayıs'ları tezgah başlarında, fabrika önlerinde bir şekilde kutlamaya çalışıyoruz. Dünyanın dört bir tarafında, aynı koşullar yaşanıyor ve dünyanın dört bir tarafındaki işçiler de bu koşullarda 1 Mayıs'larını gerçekleştirmee çalışıyor. 

Tarihin hiçbir zamanında 1 Mayıs yasaklanamadı. Ne olursa olsun, işçilerin yüreklerindeki o 1 Mayıs sevgisini, o mücadele çoşkusunu atamadılar. Kenan Evren bile bu ülkede 1 Mayıs'ı yasaklayamadı. O gün bile insanlar ellerinde karanfillerle sokağa çıkarak, birbirlerine gülümseyerek 1 Mayıs kutlamalarını gerçekleştirdiler. Bugünkü şartlar da aslında o günlerden çok farklı değil. 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanılmasına yılardır izin verilmedi. Taksim bizim için 'özgürlük' demektir. Nâzım Hikmet'in dediği gibi, 'Taksim ve İstanbul, 1 Mayıs'ta bizim olmuş gibidir'. 

Özdeşleşmiş olan bu kavramları birbirlerinden ayırmak mümkün değildir. Eğer siz Taksim talebini gerçekleştirirseniz, öz<gürlüğünüzü de elde etmiş olursunuz. Bizim açımızdan bir talebin hayata geçirilmesi, o talebin en uygun şekilde hayata geçirileceği yerde yapılmasıyla mümkündür. Onun içindir ki, biz 1 Mayıs Taksim mücadelemizi devam ettireceğiz. 

Ancak bu dönem, çarkların döndüğü bir ortamda, sokağa çıkma kısıtlaması içerisinde, kitlesel olmasa da insanların yine görevlerini, sorumluluklarını, tarihsel misyonlarını yerine getireceği kutlamaları gerçekleştirmeye çalışıyoruz. 77'de ölen şehitlerimizle ilgili anmayı gerçekleştirdik. Bugün de Taksim Anıtı'na 1 Mayıs çelengimizi mutlaka koyacağız ve orada da yine küçük çaplı da olsa anmamızı gerçekleştireceğiz. 

Bir yıllık pandemi süreci işçilerin çok daha fazla sorunla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Yani bugün bile sınıf ayrımcılığının ne denli yoğun bir şekilde yaşandığını görüyoruz. 'Tam kapanma' adı altında uygulanan şey, işçilerin virüsle beraber fabrikalarda üretimi sürdürmesi anlamına geliyor. İşçilerin yüzde 70'i fabrikalarda çalışıyor. Onun için diyoruz ki, 1 Mayıs da bizim açımızdan çok daha önemli hale geldi. 

Neydi 1 Mayıs? Mücadele günüydü. İşçiler bugün eğer çok daha kötü şartlarla karşı karşıya kalmışsa, 50 lira günlük ücretle yaşamak zorunda bırakılıyorsa, kısa çalışma ödeneğini dahi zorla hayata geçirmeye çalışıyorsa, işsiz kalmışsa, gelecekle ilgili ümitlerini kaybetmişse, gelecekle ilgili karamsar bir duruma gelmişlerse bunların hepsinin çok daha gür bir şekilde dile getirileceği gündür 1 Mayıs. Onun için biz yaygın bir şekilde bu taleplerimizi hayata geçirmeye çalışıyoruz. 1 Mayıs'ta bütün halkımızın da işin içine gireceği etkinlikler ve sosyal medya paylaşımları gerçekleştirmeye çalışacağız. 

Evet, pandemi Türkiye'de olduğu gibi bütün dünyada halen etkisini sürdürüyor. Ancak dünyanın en kötü ülkesi durumuna geldik maalesef. Hem devletin yardım yapmadığı, hem daha fazla virüsün insanların hayatına zarar verdiği bir süreçle karşı karşıyayız. İşçiler bu süreçtençok daha fazla etkileniyor ve biz bu süreç içerisinde hâlâ fabrikalarda işçilerin gelecekle ilgili yaşayacağı sıkıntıların çözümü konusunda önemli problemler yaşamaya devam ediyoruz. 

İşte bizler, işçi sınıfının geleneksel mücadele gününde sesimizin daha gür duyurulması ve etkinliklerimizin daha geniş alanda yaygınlaşması için mücadelemizi devam ettiriyoruz. Bugün sadece işçiler değil halkın büyük bir bölümü aynı sıkıntıları yaşamaya devam ediyor. Halkın sıkıntı yaşayan bölümüne, devletin o eli maalesef uzanmıyor. En son yapılan DİSK-AR'ın araştırmasına göre de devlet katkısı olarak sunulan ama büyük bir bölümü işsizlik sigortasından sağlanan bu yardımların maalesef büyük bir bölümünün patronlara gittiğini görüyoruz. 60 milyarlık yapılan yardımın büyük bir bölümü patronlara gitti ve patronların bugün hem sendikalaşmayı önlemek, hem işçileri daha kötü şartlarda çalıştırmak, hem işçileri daha ucuza çalıştırmak için nasıl fırsatçılık yaptığını bizler görüyoruz. 

Bu nedenle işimiz daha da zorlaşıyor, mücadele alanımız daha da genişliyor. Bu şartlara uygun olarak da bizlerin birlikte mücadele zeminini mutlaka oluşturmamız lazım. Nasıl ki bugün sermaya ve hükümet iç içe geçmiş durumdaysa işçiler de 1 Mayıs anlayışına uygun olarak mutlaka birlikte hareket etmenin koşullarını yaratmalıdır. 

Ne diyoruz: 8 saat iş, 8 saat dinlenme, 8 saat de özgürce yaşama. İşte 130 yıl önce söylenen ve o doğrultuda edilen mücadele, bugün de bizim açımızdan acil taleplerle birlikte mücadele vermemiz gereken alanlardan biridir. Bu nedenle sendikaların pandemi koşullarında ortaya çıkan sorunlar konusunda da bugüne kadar ayrı ayır yerlerde durdukları süreci birleştirmemiz ve bu mücadeleyi ortaklaştırmamız gerekiyor. 

Bunu bir kez daha dle getirerek, işçilerin 1 Mayıs birlik, mücadele, dayanışma gününü buradan bir kez daha kutluyorum. 

Öne Çıkanlar