'Hükümet istifa' diyenler: İktidarın korkulu rüyası olan sokakta tepki devam edecek

'Hükümet istifa' diyenler: İktidarın korkulu rüyası olan sokakta tepki devam edecek
'Krize karşı ses yükseltmenin engellenmesi AKP’nin ekmeğine yağ sürmek, değirmenine su taşımak demektir. Hiçbir zaman faşist iktidarlar kendiliğinden yaptıkları hatanın farkına varmamıştır.'

ESP, Halkevleri, EMEP ve Devrimci Parti Genel Başkanları, Millet İttifakı’nın halka "sokağa çıkmayın" çağrısının, "AKP’nin ekmeğine yağ sürmek" olduğunu belirterek, iktidarın korkulu rüyası olan sokaktaki tepkinin devam edeceğini söyledi.

Döviz kurundaki yükseliş, TL’nin giderek değer kaybetmesi ve ekonomik krizin derinleşmesi üzerine halk dün birçok kentte sokaklara indi. Sokaklarda, "Hükümet istifa", "AKP istifa" sloganları atılırken, Millet İttifakı’ndan "sokağa çıkmayın, sandığı bekleyin" yönünde açıklamalar geldi.

Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ve ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, halkın tepkisi ve Millet İttifakı’nın çağrısını MA'dan Zemo Ağgöz'e değerlendirdi.

‘TEPKİ DEVAM EDECEK’

Halkın verdiği tepkiyi, "Uzun yıllardır sürdürülen ekonomik ve siyasi politikaların artık dayanılmaz hale geldiğinin göstergesi" olarak değerlendiren Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, "Dövizin önlenemeyen yükselişi artık insanların aydan aya daha da yoksullaştığını, bir ay alabildiğini bir ay sonra alamaması, söylenen tüm yalanlara rağmen yaşanılan bir gerçek. AKP’ye oy veren büyük çoğunluğun da artık isyan ettiği bu durum, son 10 günde yaşananlarla doruğa ulaştı ve halk sokaklara çıktı. Erdoğan’ın itiraf gibi olan açıklamalarının da bu öfkede büyük payı var. Yoksullaşma ve pahalılık, artan faturalar tepkiyi doğurdu ve bu tepki devam edecek. Halklar eskisi gibi yönetilmek istemiyor, hiçbirimiz istemiyoruz. Daha dün patronlara ‘ne istediniz de vermedik, grevleri yasakladık’, erkeklere ‘siz yapın biz kollarız’ diyenler ile her gün savaş ve işgal tezkereleri çıkaranları istemiyoruz" ifadelerini kullandı.

SİSTEMİN ÇARKI 

Halkın kendi gücüne güvenmesi gerektiğini işaret eden Öneren, "Seçimlerle bizi oyalamalarını artık kabul etmemeliyiz. İktidar, bizim yani halkın olmalı. ABD ve Avrupa emperyalistlerle iktidarı almak için pazarlıklar yapan, sözler veren hiç kimse bizim sesimizin yankısı değildir. Bize seçim vaat edenler, bu sistemin çarkı dönsün diye didiniyorlar. Bizimse bu çarklar arasında ezilecek bir canımız daha kalmadı. Gündemimiz, sistemin dönmesi değil, halkın iktidar olmasıdır. İşçileri, emekçileri, kadınları, gençleri tüm ezilenleri bugünkü yaşanmaz hale gelen koşullara mahkum eden sermaye ve uşakları, yandaşları örgütlü bir şekilde saldırılarını sürdürüyor. Ancak birleşik mücadele gücümüzle bu saldırılara karşı koyabilir, kazanımlar elde edebiliriz. Dün sokağa çıkan, bugün, yarın sokağa çıkacak olan, ‘yeter artık, bıçak kemiği geçti’ diyen, sömürü, savaş, faşizm, soygun, talan, yalan, rant düzenine karşı olan herkesin birlik olma, birlikte mücadele etmesi gereken gündür bugün. Kazanmaktan başka seçeneğimiz yok" şeklinde konuştu.

‘İKTİDARIN KORKULU RUYASI’

Halkın uzun bir süredir ekonomik yükün altında ezildiğini ifade eden Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttük, "İktidar ise tüm bu yükü görmezden gelerek, yandaş sermayedarlarına alternatif çözüm öneriyor ama halka herhangi bir çözüm önermiyor. Halkın yoksulluğunu ve ezilmişliğini görmezden geliyor. Dövizde yaşanan hızlı yükseliş halka yoksulluk olarak geri dönüyor. Halk buna tepki olarak sokağa çıktı" dedi. 

GÜÇLÜ BİR SOKAK MUHALEFETİ

Halkın tencere tavayla sokağa çıkmasının iktidar açısından Gezi’yi de hatırlattığını dile getiren Merttürk, "Halkın sokaktaki meşru muhalefeti, iktidarın korkulu rüyasıdır. Burada üzücü olan muhalefet partilerinin, hızlıca iktidar partilerinin ekmeğine yağ sürer şekilde bir provokasyon diliyle sokağa çıkanları telkin etmeye çalışması ve geri çağırmasıdır. Krize karşı ses yükseltmenin engellenmesi, AKP’nin ekmeğine yağ sürmek, değirmenine su taşımak demektir. Hiçbir zaman faşist iktidarlar kendiliğinden yaptıkları hatanın farkına varmamıştır. Bu iktidarların sonunu her zaman güçlü bir sokak muhalefeti getirmiştir. Haklı, meşru ve militan bir halk hareketi getirmiştir. Şimdi de böyle olacaktır" diye belirtti.

Halkın, en demokratik haklarını kullanması noktasında her zaman sokakta yan yana yürüdüklerine vurgu yapan Merttürk, "Bundan sonra da tüm demokrasi bileşenleriyle sokaklarda yan yana haklı mücadeleye devam edeceğiz" mesajını verdi.

‘HALKI FRENLEMEYE ÇALIŞIYORLAR’

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ise, Millet İttifakı’nın, iktidarı eleştiren bir güç olarak "ilk seçimde gidecekler, sokağa çıkılırsa provokasyon çıkar" söylemlerini kullanarak halk hareketini frenlemeye çalıştığını kaydederek, "Bu doğru bir tutum değil. Tam tersine halk, kendi siyasi tarzını, anlayışını, taleplerini sokakta, meydanlarda iş yerlerinde gösterirse hakkını elde edebilir. Türkiye işçi sınıfının, emek hareketinin tarihi de budur" diye belirtti. "Sokağa çıkmayın" çağrıları yapan Millet İttifakı’nın seçi programından, söylemlerinden sermayenin çıkarlarını gözeten bir ekonomik programa sahip olduğunu anladıklarını ifade eden Akdeniz, "Bu yüzden sadece bir sandıkta iktidar değişikliğiyle Türkiye’nin ekonomik sorunları çözülmez. Halkın bu süreçte gerek Cumhur İttifakı’nın gönderilmesi gerekse isterse Millet İttifakı seçimi kazansın kendi taleplerinin karşılanabilmesi için emeğin örgütlü gücünü göstermesi gerekir. Bu çerçevede bizler, eylemlerin geriye çekilmesi tutumlarını doğru bulmuyor tam tersi Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı dışında bir siyaset anlayışına halkımızı çağırıyoruz. Bizim buradaki çağrımız bir halk ittifakıdır" diye aktardı.

‘SOKAĞA YANSIYAN ÖFKE’

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş da, AKP-MHP bloğunun yönetememe krizi içerisinde olduklarını belirterek, "Bu yönetememe krizini derinleştiren en temel olgu ise içinden çıkmayı bir türlü başaramadıkları ekonomik kriz. İktidar, bu siyasi ve iktisadi sorunu, bölgesel yayılmacı işgal politikalarıyla ve emekçileri her gün daha fazla yıkıma uğratan ekonomi politikalarıyla gidermeye çalışıyor. Sokağa yansıyan öfke tam olarak iktidarın siyasi ve iktisadi politikalarınadır. Faşist rejimin siyasal, toplumsal desteğinde ciddi bir erozyon olduğunu uzun bir süredir söylüyoruz. Bunun karşısında burjuva muhalefet odağının bir burjuva restorasyon içerisinde bu krizden çıkış planının ortaya koymaya çalıştığını söylüyoruz. Bu iki durum karşısında işçi ve emekçiler, insanca yaşam ve özgürlük için akacak bir kanal arıyor" diye aktardı. Eylemlerin daha fazla büyüyeceğini vurgulayan Gümüştaş, "Millet İttifakı, giderek toplumsal siyasal desteğini yitiren AKP-MHP iktidar bloğu karşısında işçi ve emekçilerini düzen içi çözüme çekmeye çalışan bir siyasi program yürütüyor. Tipik devlet refleksini bu durum karşısında da sergiliyor. Dolayısıyla halkın çıkarına dair bir seçenek değildir" diye kaydetti.

GENEL GREV ÇAĞRISI

Yaşanan yıkım karşısında halkın haklılığından gelen gücünü kullanması gerektiğini dile getiren Gümüştaş, şunları söyledi: "Bu en başta sendikalarda ve emek örgütlerinde somutlaşacak grevle başarılabilir. Genel grev çağrısı yapılmalıdır. Grevin de yaşamı durduracak eylem biçimleriyle birleştirilerek genel bir direnişe dönüştürülmesi gerekli. Ancak böyle bir yaygınlık ve direniş içerisinde faşist rejimden hesap soracak ve onun karşısına emekçilerin, halkın iradesini koyacak bir hat geliştirilebilir. Birleşik mücadelenin sokakta üretileceğine dair sözün yerini pratiğe bıraktığı bir süreçteyiz. Siyasi parti ve örgütler halkın en acil taleplerinde somutlaşan ve çözümün bir strateji haline getiren mücadele ortaklığını ortaya koyabilmelidir. Biz de sürecin içerisinde yerimizi almış durumdayız."

Öne Çıkanlar