Gazetecilik örgütlerinden RTÜK'ün erişim engeli kararına tepki

Gazetecilik örgütlerinden RTÜK'ün erişim engeli kararına tepki
RTÜK’ün istemiyle VOA ve DW Türkçe’nin erişime engellenmesini eleştiren basın örgütü temsilcilerine göre iktidar kendi denetimleri dışında yayın organı olsun istemiyor.

YAĞMUR KAYA 


+GERÇEK- Medya denetiminden sorumlu Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK), lisan başvurusunda bulunmadığı gerekçesiyle Deutsche Welle (DW) ve Amerika’nın Sesi (VOA) haber sitelerine Ankara 1’inci Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli getirildi. 
Kararı +Gerçek’e değerlendiren uzmanlar, DW Türkçe ve VOA’ya erişim engelinin siyaset ve seçime hizmet ettiği değerlendirmesinde bulundu. 



EREN: SADECE KENDİLERİNE BİAT ETMİŞ MEDYA OLSUN İSTİYORLAR
Cumhur İttifakı’nın Meclis’e getirdiği, sosyal medya ve internet haberciliğine dönük düzenlemeler içeren, kamuoyunda "Sansür yasası" olarak bilinen kanun teklifini hatırlatan DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, VOA ve DW haber sitelerine erişim engelini, "Bu sansürün yeni bir versiyonu" olarak yorumladı. Eren, "Kendi denetimleri dışında hiçbir yayın organı olsun istemiyorlar. İktidar, muhtemelen seçime tamamen susmuş bir medyayla girmek istiyor. Sansür yasasıda bunun bir parçasıydı" dedi. 

Diyarbakır’da 2017 yılındaki Newroz kutlamaları sırasında Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülmesini fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök’e 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verimesini "vahim bir durum" olarak nitelendiren Eren, "Aslında her gün medyaya büyük bir baskı hamlesi geliyor. Endişemiz şu ki; seçime doğru baskılar daha da artacak. Önce Kürt medyasına baskıyı artırdılar. Zaten gazeteci arkadaşlarımız sokakta haber yapmakta zorlanıyor. Her toplumsal olayda ya gözaltına alınıyor ya da dayak yiyorlar. Açıkçası bu anlamda bizi iyi günlerin beklediğini düşünmüyorum" diye konuştu.



KIZILKAYA: İKTİDAR, MEDYAYI TAM BİR SİYASİ BOYUNDURUK ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR
Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Başkan Yardımcısı ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Emre Kızılkaya, iktidarın, medyayı tam bir siyasi boyunduruk altına almaya çalıştığının altını çizerek, bağımsız olması gereken RTÜK ve Basın İlan Kurumu (BİK) gibi kurumları bu amaçla kullandığını söyledi. Kızılkaya, "Tepkilerin ardından yeni yasama dönemine ertelenen ve sözde dezenformasyonla mücadeleyi amaçlayan kanun teklifi gibi, RTÜK'ün son kararı da bu yönde bir girişim. DW ve VOA bir televizyon kanalı değil. RTÜK'ün kararı hem demokratik teamüllere aykırı, hem de bir yetki aşımı ve hatta görevi kötüye kullanma örneği" diye konuştu. 



ÖNDEROĞLU: İKTİDARIN DAR VİZYONUNU BU KEZ ULUSLARARASI HABERCİLİK ÇEVRESİNE DAYATMAYA YELTENECEK
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve gazeteci Erol Önderoğlu da uluslararası online haber mecralarının denetiminin RTÜK’e verilmesinin, bu kurulun üye seçiminden aldığı kararlara kadar, antidemokratik pratiğine maruz kalmış herkesi tedirgin edeceğine dikkat çekti. Önderoğlu, "RTÜK bir prosedürü yerine getiriyormuş gibi hareket edebilir ancak çağdaş yayıncılık normları açısından nesnel değerlendirme şansı bulunmadığından iktidarın dar vizyonunu bu kez uluslararası online habercilik çevrelerine dayatmaya yeltenecektir. RSF olarak, siyaset ve seçime hizmet ettiğini düşündüğümüz bu girişimlerin, ulusal medyanın aşina olduğu RTÜK tacizlerini uluslararası plana taşımaya hizmet edeceğini düşünüyoruz. Uluslararası düzenleme ve denetlemeyi ancak şeffaf ve demokratik işlerliği olan kurumlarınız üzerinden sağlayabilirsiniz. Bu şartlar ise mümkün değil" diye konuştu. 



AKDENİZ: BU KARAR ANCAK SANSÜR OLARAK TANIMLANABİLİR
İnternet Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz de haber sitalerinin kapatılmasını 'sansür' olarak tanımladı. 

Akdeniz erişim engeli ile ilgili şunları söyledi: 
"RTÜK'e göre 6112 sayılı kanunun 29/A maddesi yasal dayanağı oluşturuyor. Fakat, her ne kadar görsel işitsel yayın yapsalar dahi gerek Amerikanın Sesi gerekse DW şüphesiz haber siteleri. Haber sitelerini dijital yayın platformları gibi değerlendirilmeleri sorunlu. Dolayısıyla, meselenin sadece bir "lisans sorunu" gibi aktarılması da başlı başına sorun. Daha bu hafta Meclis'te görüşülecekken, Ekim'e bırakılan ve haber sitelerinin Basın Kanunu kapsamına alınması söz konusu iken, DW ve Amerikanın Sesi haber sitelerinin topyekün engellenmesi ancak sansür olarak tanımlanabilir."
 

Öne Çıkanlar