Enerji sempozyumunun 12’ncisi Diyarbakır'da başladı

Enerji sempozyumunun 12’ncisi Diyarbakır'da başladı
Diyarbakır'da 'Enerji, Ekoloji ve Toplumsal Barış Sempozyumu' başladı. Enerji politikalarının tartışıldığı sempozyumda Kürt sorunu, kayyım uygulamaları ve toplumsal barış da konuşuluyor.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK-Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından 2 yılda bir düzenlenen Enerji Sempozyumun 12’ncisi Diyarbakır’da başladı. "Enerji, Ekoloji Ve Toplumsal Barış" başlığı ile düzenlenen enerji sempozyumu 7 Aralık tarihine kadar sürecek.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Arif Nacaroğlu, "Enerji, Ekoloji ve Toplumsal Barış" sempozyumunu, mühendisler tarafından düzenlenen önemli bir enerji sempozyumu olduğunu belirtti. Sempozyumda dünya, bölge ve Türkiye’nin güncel ve geleceğe ilişkin enerji polkalarınınım tartışacaklarını ifade eden Nacaroğlu, Diyarbakır’da düzenlenen sempozyumda enerjiyi, ekolojiyi ve en önemlisi toplumsal barışı konuşacaklarını söyledi.

RUSYA, ABD, NÜKLEER ENERJİ, DOĞU AKDENİZ’DEKİ PAYLAŞIM KAVGASI

Enerji sempozyumunda 3 gün boyunca 10 oturumda enerjiyi tartışacaklarını ifade eden Nacaroğlu, "Enerjinin tartışıldığı yerde ne yazık ki siyaseti de tartışmak zorunda olacağız. Kirli siyaseti, hatta kanlı siyaseti tartışacağız. Dünya servetinin yarıdan fazlasını elinde tutan 40 aileye kafa tutarken, Türkiye servetinin yarıdan fazlasını elinde tutan 5-10 aileye sesini çıkartamayan siyaseti tartışacağız. Enerji silahıyla rehin alınmıştık siyasetini tartışacağız. Rusya’yı, ABD’yi, Nükleer Enerjiyi, Doğu Akdeniz’deki paylaşım kavgasını, yenilebilir enerjiyi tartışacağız" dedi. Tüm konuşmalardaki temel hedeflerinin sadece günümüzün fotoğrafını çekip sunmak olmayacağını ifade eden Nacaroğlu, enerji politikalarını baştan sona ele alacaklarını söyledi.

ENERJİ, EKOLOJİ VE TOPLUMSAL BARIŞ‘

EMO Diyarbakır Şube Eş Başkanı Mehmet Orak, 12’inci Enerji Sempozyumu startını "Enerji, Ekoloji ve Toplumsal Barış" temasıyla verdiklerini söyledi. Orak, konuşmasında belediyelere kayyım atanması ve Diyarbakır’ın seçilmiş Belediye Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı’nın tutuklanmasına da değindi. Tutuklu olan Belediye Eş Başkanı Mızraklı’nın sempozyum için Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Kültür Merkezinde yer tesisi yapıldığını ifade eden Orak, "AKP-MHP ittifakı tarafından, seçimlerden hemen sonra belediyelerimize 2’inci kez kayyumlar atandı. Biz de bu halk iradesinin gaspına karşı bir tepki olarak sempozyumumuzu buraya alma kararı aldık" dedi. Keyfi uygulamalarla Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerine kayyum atandığını ifade eden Orak, "Birçok il, ilçe eş başkanları siyasi rehin olarak cezaevine gönderildi. Burada açık ve net olarak AKP-MHP bloğu bize ‘siz ya bizim seçtiğimizi seçeceksiniz yoksa biz kayyum atarız’ mesajını veriyor. İşte bizler böyle zorba, demokrasiden, haktan, hukuktan, adaletten nasibini almamış, zihniyetler tarafından hedef alınıyoruz. Fakat asla korkmayacağız. Bu ülke bizim, bu ülkenin demokratikleşmesi için tüm gücümüzle direneceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi bizim gibi ülkesini ve halkını seven, halkın çıkarı ve faydası için düşünenler demokratikleştirecek, özgürleştirecektir" dedi.

40 YILDIR OLAĞANÜSTÜ KOŞULLAR HAKİM, BÖLGE SAVAŞ KOŞULLARINDAN ÇIKARILMALI‘

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, bölgede yaşanan çatışmalara değindi. Bölgede 40 yıldır olağan üstü koşulların hâkim olduğunu ifade eden İpek, belediyelere kayyım atanmasını, seçilmiş belediye eş başkanların tutuklanmasını eleştirdi. Anti demokratik uygulamalara karşı dayanışma içinde olunması gerektiğini belirten İpek, bölgenin savaş koşullarından çıkarılması gerektiğini söyledi. Bu sempozyumda yapılacak olan tartışmalara değinen İpek, "Kürt sorununun, Hasankeyf’in, barışın konuşuluyor olması önemli" diyerek ülkenin demokratikleştirmemesine yönelik taleplerini sürdüreceklerini söyledi.

NÜKLEER SANTRALLER TÜRKİYE İÇİN RİSKTİR‘

Yargı başta olmak üzere birçok alanda yaşanan sorunlara değinen İpek, iktidarın dış politikasını eleştirdi. Akkuyu Nükleer Santrali için Rusya ile varılan anlaşmaya değinen İpek, Türkiye’nin Nükleer santrale ihtiyacı olmadığını söyledi. Rusya ile varılan anlaşmayı eleştiren İpek, "Nükleer santraller Türkiye için risktir. Bu riskten derhal vaz geçilmeli" diyerek buna karşı mücadele sürdüreceklerini söyledi.

ENERJİ KAYNAKLARI DA SORUNLAR DA ÇEŞİTLENDİ‘

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Enerji Sempozyumumunun ilkini 1996 yılında yaptıklarını hatırlattı. O dönemde enerji ihtiyacının neredeyse tamamının, kömür kaynaklı termik santrallerden ve hidroelektrik santrallerden karşılandığını ifade eden Koramaz, "Gelişen teknolojiyle birlikte enerji kaynaklarımız da çeşitlendi. Bugün artık doğalgaz, rüzgar, güneş, jeotermal, biyogaz gibi kaynaklar da ülkemizdeki enerji üretiminde önemli bir yer tutuyor. Kaynaklar çeşitlendikçe alana ilişkin sorunlar da büyüyüp çeşitleniyor. 3 gün boyunca sürecek sempozyumumuzda enerji alanındaki gelişmeleri, bu gelişmelerin toplumsal ve uluslararası ilişkilerdeki yansımalarını tüm boyutlarıyla ele alacağız" dedi.

KAYYIM SİSTEMİ HUKUKİ DEĞİL, SİYASİDİR‘

Koramaz’ın değindiği bir başka konu kayyımlar… Kayyımlar konusunun hukuki değil, siyasi olduğunu ifade eden Koramaz, "Aslında hepimiz biliyoruz. AKP ne zaman iktidarını tehlike altında görse hepimizin ezberlediği o iki politikayı uyguluyor. İlki polis şiddetini ve hukuku kullanarak muhalefeti baskı altına almak; ikincisi ise dışlayıcı-kamplaştırıcı politikalarla toplumu kamplaştırmaya çalışmak. Bu tutuma, Gezi Direnişi sürecinde uygulan polis şiddetiyle, 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında yaratılan kaos ortamıyla, darbe girişiminin bir fırsata çevrilerek OHAL döneminde tüm toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik uygulamalarla tanık olduk. Toplumsal muhalefete yargı eliyle verilen bu gözdağına eş zamanlı olarak HDP’nin elinde bulundurduğu Belediyelere kayyum atanması, Belelediye başkanlarının göz altına alınması, tutuklanması senaryonun ikinci bölümünü oluşturmaktadır. Hukuki değil tümüyle siyasi olan bu tutumu zaten seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı mitinglerde açık açık dile getirmişti. Atanmışların seçilmişler üzerindeki bu zorbalığı, AKP’nin demokrasiye ve halk iradesine bakışının özetidir" diye konuştu.

KAMU YATIRIMLARI ÖZEL SEKTÖRÜN TALANINA AÇILDI‘

Cumhuriyet dönemi boyunca enerji alanında kurulan kamu yatırımları bölünerek özelleştirildiğini hatırlatan Koramaz, kamu kaynaklarının Yap-İşlet-Devret modeliyle özel sektörün talanına açıldığını söyledi. Elektrik santralleri, madenler ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda elektrik piyasası büyük oranda özel sektörün kontrolü altına girdiğini ifade eden Koramaz, enerji sektörünün özel şirketler elinde tekelleşmesinin, enerji üretim ve dağıtımın tümüyle kâr-zarar hesabına indirgenmesinin ülkenin ortak geleceğini riske attığını söyledi.

42 TERMİK SANTRALDEN SADECE 15’İNDE BACA FİLTRESİ VAR‘

Hali hazırda Türkiye’de üretimde bulunan 42 termik santralden sadece 15 tanesinin baca filtresi bulunduğunu ifade eden Koramaz, şöyle devam etti: "Çevre mevzuatı gereği bunların 6 yıl içerisinde filtre taktırması gerekiyordu. Bu santrallere sahip olan şirketler 6 yıldır bunu yapmadılar ve başta Kahramanmaraş ve Manisa olmak üzere bu santrallerin bulunduğu illerimizde hava kirliliği yaşamı tehdit eden boyuta geldi. Buna rağmen AKP ve MHP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen kanunla bu santrallerin filtre takma zorunluluğu 2,5 yıl daha ertelenmişti. Neyse ki, bu karara karşı gelişen toplumsal muhalefet Cumhurbaşkanı’nın yasayı veto etmesine neden oldu. Böylelikle Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatıyla çıkardığı yasayı, Cumhurbaşkanı sıfatıyla veto ederek tarihe geçti" dedi.

ÖĞÜTÇÜ: PETROL-DOĞALGAZ DEĞİL, KOBALT-LİTYUM SAVAŞLARI OLACAK

Yapılan konuşmaların ardından ‘Dünya ve Türkiye’de Enerji Görünümü’ oturumu başladı. Oturuma konuşmacı olarak katılan Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü, ülkelerin küresel enerji rekabetine değindi. Dünyanın Çin ve ABD ile iki kutuplu bir yapıya doğru ilerlediğini ifade eden Öğütçü, enerji alanında olası savaşların petrol-doğalgaz değil, kobalt-lityum savaşları olacağını söyledi. Kobalt ve toryumunun bulunduğu ülkelerin yeniden paylaşıma açılacağını anlatan Öğütçü, şunları söyledi: "Küreselleşmenin nimetlerinden dinamik ekonomiler daha fazla faydalanmaya başladılar. Yapay zeka istihdamı düşüyor sosyal daha kötü hale getiriyor. Doğalgaz fazlası var fiyatları düşmeye başladı. Bölgeselleşmiş olan boru hatları yerine her yere doğalgaz götürülebilir. Yakıtların rolü değişti. Öngörülebilir geleceğimiz fosil yakıtlar hala. Nükleer yeniden canlanıyor. Dinamik Asya ülkeleri ve Türkiye gibi… Çin iç bölgelerde nükleeri durdurdu, kıyı bölgelerde devam ediyor. Türkiye gibi ülkeler kendi koşullarının dayattığı enerji kaynağını izlemek zorundalar. Milli ve yerli enerjiye katılamam, yerli milli enerji yoktur. Enerjinin maliyetine bakılmalı bunu asgariye indirebiliyor musunuz? Enerji kesintisiz olmalı. Çevre kirliliğine yol açmamalı."

TÜRKİYE’DE NÜKLEER ENERJİYİ YÖNETECEK EKİP YOK‘

Nükleer enerji dünyanın enerji arzı payı %10. Dünya enerji arzında çeşitlilik önem arz ediyor. Nükleerin sivil sanayiine büyük etkileri var. Nükleer silahlar geliştiren ülkeler de var. Fosil yakıtlar azalacaksa nükleer bu ülkeler acısından da kazanç olarak görüyor. Türkiye’nin hem askeri hedefleri hem de ticari payı vardı. Türkiye'ye bu teknolojiyi vermekte ambargolar vardı. Ruslar bu teknolojiyi getirdi. Akkuyu doğru adım olmakla birlikte içinde siyasi bir durumun olmasından kaynaklı fiyat konusunda da dünya piyasasının üzerinde. Türkiye’de böyle bir projeyi yönetecek ekip yok. Nükleer teknolojiyi hazmedecek şirketlerde yok. Atık konusu sıkıntılı... Eğer nükleere girildiyse bizim için önemli olan temiz, en ekonomik ve insan sermayesinin geliştirecek olmasıdır. Ben sürdürebileceğini sanmıyorum. Türkiye’nin enerji politikasına bakarken masa başında hazırlanacak bir şey değil. AB'de de aynı sorun var. Uygulama imkanı çok zor. Enerji konusu son trendleri takip etmek ve olabilirleri yapmaya geçmek."

İPEK: DIŞA BAĞIMLILIK ARTIYOR

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, Türkiye'nin politikalarını uluslararası teknolojik gelişmelerin belirlediğini söyledi. Türkiye’de enerjide ek tüketimin olmadığını hatırlatan İpek, "Son bir yılda, 2019’da artış olmayacak. Türkiye’de elektrik zamları devam edecek. Türkiye’nin termik santrallere ihtiyacı yok. Bu kalkınma ve büyüme modelleri uluslararası sermayenin ülke üzerindeki etkilerini görüyoruz. Ne zaman talep projeksiyonları abartılıyorsa ardından nükleer enerji santralleri gündeme geliyor. Dışa bağımlılık o zaman artıyor. Yüzde 75’lerdeyiz. Doğalgaz kömürde özellikle... Dışa bağımlılık ölçüsünü de düzenlemek zorundasınız. Üretildiği yerde modelin kurulması lazım" diye anlattı.
 

Öne Çıkanlar