Doç. Dr. Coşkun: İşçi sınıfı mücadelesi sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada giderek artacak

Doç. Dr. Coşkun: İşçi sınıfı mücadelesi sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada giderek artacak
Sınıf mücadelesinin büyüyeceğini söyleyen Coşkun, başarılı ve etkili olması örgütlü ve birleşik davranabilmesine bağlı olduğunu belirtti.

İşçiler, enflasyona ve düşük ücrete karşı seslerini yükselmeye devam ediyor. Türkiye’de kış döneminde birçok iş yerinde işçiler hakları için grev yaptı. Doç. Dr. Mustafa Kemal Coşkun, Türkiye ve dünyadaki sınıf hareketlerine dair değerlendirmeler yaptı. Coşkun, işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, asgari ücretin açlık ücreti seviyesine düşmesi önümüzdeki günlerde sınıf mücadelesini artıracağını belirtti. İşçi sınıfı mücadelesinin sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada giderek artacağının altını çizen Coşkun, "Bunun başarılı ve etkili olması, giderek tüm dünyada oluşan otoriter yönetimleri alaşağı edebilmesi ne kadar örgütlü ve birleşik davranabildiğine bağlı. Bu mücadelede kimi zaman yenilecek, kimi zaman kısmi zaferler elde edecektir işçiler. Ama mücadelenin gerçek değeri, işçi sınıfının giderek genişleyen birliğinde yatar" ifadesini kullandı.

‘YARISI SENDİKALI OLMAYAN İŞÇİLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ’

BirGün’de yer alan habere göre işçi grevlerin 1 Mayıs’a yansımalarını değerlendiren Coşkun, "Öncelikle 2022 yılının sadece ilk iki ayında, sizin de belirttiğiniz gibi işçi sınıfının sahneye çıktığı aylar oldu. Çoğu insan kuryelerin mücadelesini hatırlayacaktır ama bunu dışında tekstil, sağlık, petrokimya, metal gibi iş kollarında da önemli mücadeleler yaşandı bu iki ay. Hayat pahalılığı, yoksulluk, işsizlik derken bu mücadelenin büyümesini beklemek yanlış olmaz sanırım. Ancak sadece bu ilk iki aydaki işçi sınıfı eylemliliğinin doğrudan 1 Mayıs’a etki edeceğini düşünmek de pek doğru olmaz, daha doğrusu bu bir süreç içerisinde gerçekleşecektir. Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle, bahsettiğimiz ilk iki ayda gerçekleşen eylemlerin yaklaşık yarısı sendikalı olmayan işçiler tarafından gerçekleştirilmişti, yani sınıfın daha önce örgütlü olmayan kesimi. Bunun önemsiz olduğunu söylemiyorum, ama bunun hemen 1 Mayıs’a olumlu yansımasını beklemenin hata olacağını düşünüyorum. Yine de Ankara’daki 1 Mayıs için söylendiğinde geçmişe göre epey bir kalabalık geçtiğini söylemek mümkün. Ama başta KESK ve DİSK olmak üzere sendikalar katılımda oldukça zayıftı. Siyasal örgütlerin katılımının daha iyi olduğu görülüyordu. Onun dışında çoğu örgütsüz insanlar belki de bu katılımı artırdı. İşçi sınıfının mücadelesi geliştikçe bu ve benzer eylemliliklere katılım da giderek artacaktır.

‘YENİ VE BAĞIMSIZ SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKABİLİR’

Sendikaların örgütlülüğünü ve mücadele çizgisini hakkında konuşan Coşkun, "Ankara’da sendikaların katılımı epey düşüktü. İşin önemli tarafı şu bence: Sendika olmadan da eyleme gidiliyor, grev yapılıyor bu ülkede. Zira sendikalar zaman zaman bu eylemlilikler önünde engel bile olabiliyor. İşte 2022’nin ilk iki ayında bu görülmüştü. Ancak bu durum sürekli devam ettirilemez, bir biçimde bunun örgütlü bir biçim alması gerekir. Sendikaların mücadele etmek gibi bir amaçları varsa işte o sendikasız, örgütsüz ama mücadeleye girişen işçilerle bir temas kurmak, onları örgütlemek zorunda. Ya da bu işçilerin kendi sendikalarını kurmaları gerekir. Şu durumda var olan sendikaların pek böyle bir niyetinin olmadığı görülüyor. Dolayısıyla giderek yeni ve bağımsız sendikaların ortaya çıkabileceğini düşünüyorum ben, Umut-Sen vb. gibi. Bu bir taraftan iyi bir şey, sendikasız işçilerin sendikalaşması anlamında, ama mücadelenin de en azından sınıf mücadeleci bir perspektif izleyen sendikalar anlamında birleşmesi gerek. Şimdilik bu pek olası görünmüyor; ama sınıf mücadelesi geliştikçe bu mücadelelerin birleşmesi de olanaklıdır her zaman" dedi.

‘SINIF MÜCADELESİN BÜYÜYECEK’

Sınıf mücadelesinin giderek artacağını belirten Coşkun, "İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, asgari ücretin açlık ücreti seviyesine düşmesi sınıf mücadelesini giderek artıracaktır önümüzdeki günlerde. Bakın şuradan bakalım; 1 Mayıs işçilerin sadece sekiz saat çalışma talebiyle başlamıştı 1886’da ve zamanla tüm dünyada bu kabul edildi. Fakat sermaye bunu her zaman aşmak isteyecek, işçileri daha fazla çalıştırmak isteyecektir. Tıpkı şu an olduğu gibi. Evden çalışma diye bir şey çıktı bu pandemide, insanların çoğu 12 belki 14 saat çalışmak zorunda kaldı. Ya da kuryeleri düşünün, çoğu sekiz saatten fazla çalışıyor. Bu nedenle ben mücadelenin büyüyeceğini düşünüyorum. Diğer taraftan bu mücadele birlik olmadan, örgütlü olmadan, safları sıklaştırmadan başarılı olamaz. Örgütlü olmadan, örgütlü hareket etmeden eylemlerin iktidar karşıtı bir boyuta evrilmesi, yani baskıcı, otoriter yönetimi yıkması zor. Burada işte sosyalist partilere/hareketlere rol düşüyor. Çoğunun sınıf ile organik bir bağı yok, ama bunu oluşturmaları gerekiyor. Aksi taktirde işçi sınıfı sizi izlemeyecek, size güvenmeyecektir. Sosyalist hareket emek mücadelesine ancak işçi sınıfı ve onların örgütleri ile organik bağlar kurarsa, işçi sınıfının taleplerini öne çıkararak politika yapmazsa emek mücadelesine pek bir katkısı da olmayacaktır.

‘MÜCADELENİN GERÇEK DEĞERİ, İŞÇİ SINIFININ GİDEREK GENİŞLEYEN BİRLİĞİNDE YATAR’

İşçi sınıfı mücadelesinin sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada giderek artacağının altını çizen Coşkun, "Bunun başarılı ve etkili olması, giderek tüm dünyada oluşan otoriter yönetimleri alaşağı edebilmesi ne kadar örgütlü ve birleşik davranabildiğine bağlı. Bu mücadelede kimi zaman yenilecek, kimi zaman kısmi zaferler elde edecektir işçiler. Ama mücadelenin gerçek değeri, işçi sınıfının giderek genişleyen birliğinde yatar.

Öne Çıkanlar