Kayıp yakınları İbrahim Gündem ve Apê Musa’nın akıbetini sordu

Kayıp yakınları İbrahim Gündem ve Apê Musa’nın akıbetini sordu
Kayıp yakınları bu hafta katledilen ve zamanaşımı süresi 20 Eylül’de dolacak olan Kürt gazeteci Apê Musa’nın ve gözaltında kaybettirilen İbrahim Gündem’in akıbetini sordu.

Kayıp yakınları ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 710’uncu haftasında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı. Eylemin bu haftasında 1991 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan İbrahim Gündem’in akıbetini soruldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi ve kayıp yakınları ise, "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" eyleminin 546’ncı haftasında Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelerek, açıklama yaptı. Eylemde, 20 Eylül 1992’de katledilen Kürt gazeteci ve yazar Apê Musa’nın (Anter) hikayesi okunarak,  failleri soruldu. Eyleme kayıp yakınları ve İHD üyelerinin yanı sıra, Anter'in oğlu Dicle Anter katıldı.

‘MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Kürt gazeteci Musa Anter (Apê Musa) cinayetine ilişkin davanın duruşmasının zaman aşımı riski ile karşı karşıya kaldığına değinerek, "Her türlü adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü ve o uygulamalarla geçmişte yaşanılanların cezasız bırakıldığı bir dönemle karşı karşıyayız. Temel adaletsizliğin dayanaklarından biri de zaman aşımı. Çok yakın zamanda görülecek olan Musa Anter davasında bu risk ile karşı karşıyayız. Cezasızlık olgusunun temel dayanaklarından olan zaman aşımının bu davada risk olduğu gibi binlerce dosyada devletin o karanlık suçlara ilişkin kamu görevlilerini koruyan bir etki ve sebep olarak gösterildiğini biliyoruz. Zaman aşımının kalkan olmaması gerekiyor. Bu riski de göz önünde bulundurarak ifade ediyoruz ki, ne devlet işlediği o karanlık suçlardan ne de geçmişle yüzleşme ve hesaplaşmadan kurtulamayacaktır. Bu suçlara ilişkin zaman aşımı ve benzeri cezasızlıkla üstünü örtemeyecektir. Kürtlere işlenen o ağır insan hakları ihlallerinin faillerini ve bütünüyle o politikaları aklamayacaktır. Bu sebeple bir kez daha buradan yargı kurumuna ifade ediyoruz, böylesine insanlığa karşı işlenmiş suçların zaman aşımı ve benzeri gerekçelerle faillerini korumaktan vazgeçin. Bu suçların yargılanması için mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

   

‘KİMSE BU HASRETLE GÖÇMESİN’

 Sonrasında konuşan Gündem’in kız kardeşi Feride Gündem, "Kaç yıl oldu, kardeşim kayıp. Hala O’nu arıyoruz, bir şey bulamıyoruz, göstermiyorlar. Her Cumartesi buradayız. Buraya geldiğimizde sanki mezarlarına geliyormuşuz gibi hissediyoruz. Annemiz ve babamız bu hasretle göçüp gittiler. Kimse bu hasretle göç etmesin. Sağ kaldığımız sürece, mücadelemizi bırakmayacağız, O’nu unutmayacağız. Kardeşimin suçu neydi ki aldılar götürdüler gecenin birinde. Hakları yoktu. Nasıl götürdülerse getirsinler" dedi.

EVİNE YAPILAN BASKINLA GÖZLATIN ALINDI

 İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz tarafından okunan Gündem’in hikâyesi ise şu şekilde: "İbrahim Gündem, 1952 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde Sarıerik (Qenderhel) köyünde dünyaya geldi. Evli ve 9 çocuk babasıydı. Ailesi ile birlikte Hazro ilçesine bağlı Sarıerik köyünde çiftçilik ve hayvancılık ile geçimini sağlıyordu. 25 Eylül 1991 tarihinde Diyarbakır’ın Hazro ilçesine bağlı Sarıerik köyünde ikamet eden baba Ahmet Gündem’in evine, gece saat 01.00 sıralarında Üsteğmen Kenan Şahin ve beraberindeki bir grup asker tarafından baskın düzenlenir. Baskında Ahmet Gündem’in oğlu İbrahim Gündem, askerlerce gözaltına alınır. Sabah bırakılacağının belirtilmesi üzerine, karakola giden Ahmet Gündem, oğlu İbrahim Gündem’i sorar, ancak kendisine ‘gözaltına alınmadı’ yanıtı verilir.

‘DEVLET BÖYLE ŞEYLER YAPMAZ!’

 Bunun üzerine Ahmet Gündem, oğlu İbrahim’in bulunması ile ilgili girişimlerini sürdürür. Hazro Cumhuriyet Savcılığı’na gider. Savcılık, Ahmet Gündem’i yeniden karakola yönlendirir. Bunun üzerine Ahmet Gündem, bir kez daha karakola resmi dilekçe ile başvuruda bulunur. Ancak, yazdığı hiçbir dilekçeye yanıt verilmez. Bu kez Diyarbakır Valiliği’ne gidip oğlunun akıbetini sorar. Valilikçe aranan karakoldan, ‘biz almadık’ yanıtı verilir. Ardından İl Jandarma Alay Komutanlığı’na giden Ahmet Gündem, burada ‘Devleti suçluyorsun, devlet böyle şeyler yapmaz’ şeklinde azarlamalara ve tehditlere maruz kalır."

‘BU HAYATTAN GÖZÜ AÇIK BİR ŞEKİLDE GÖÇÜP GİTTİ’

Baba Ahmet Gündem’in, oğlunun gözaltında kaybedildiğine dair girişmelerini bir süre daha sürdürdüğünü kaydeden Akdeniz, "Ancak bu süre zarfında tehditlere maruz kaldı. 15 Şubat 1993 tarihinde asker ve korucular tarafından evi yakılan Ahmet Gündem, 15 kişiden oluşan aile fertleri ile birlikte Diyarbakır Merkeze göç etmek zorunda kalır. Gündem’in annesi yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekler. Ne yazık ki Meyrem Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana gibi çocuklarına kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti."

BATMAN

İHD Şube Eşbaşkanı Devran Yıldız, Apê Musa’nın yaşam öyküsünü özetledi: "Musa Anter 1920 yılında Mardin'e bağlı Nusaybin ilçesinin Eskimağara köyünde doğdu. İlkokulu Mardin'de okuduktan sonra ortaokul ve liseyi Adana'da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1944 yılında Ayşe Hale ile evliliğinden 3 çocukları bulunmaktadır.  İlk kez gözaltına alınması öğrencilik yıllarında oldu.

 İleri Yurt gazetesini çıkaran Anter, yayımladığı Kürtçe şiiri ‘Qimil / Kımıl’sebebiyle 1959 yılında 49'lar davasında idamla yargılandı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü'nün kurucularındandı. 27 Mayıs Darbesi'nde aftan yararlanarak serbest kalan Anter, cezaevinden çıktıktan sonra Deng, Barış Dünyası ve Yön dergilerinde yazdı. 1963'te 23'ler davası ile tekrar cezaevine girdi. 12 Eylül Darbesi'nde Kürtçülük propagandası yapmaktan tutuklandı. Toplam 11,5 yıl hapis yattı."

 SİLAHLI SALDIRIYA UĞRADI

 Apê Musa’nın 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'ın Seyrantepe mahallesinde uğradığı silahlı saldırıda sol bacağına iki, kalbi ve kafasına birer kurşun sıkılarak öldürüldüğünü ifade eden Yıldız, şöyle devam etti: "Eski JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan; Anter'in, kendisinin de içinde bulunduğu tim tarafından JİTEM için öldürüldüğünü söylemiştir. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın isteği üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nda, Anter cinayetinin Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından planlanıp uygulandığı yer almıştır.

Ape Musa’nın faillerini JİTEM itirafçılarının beyanlarından cinayeti işleyenlerin devletin karanlık odakları olarak bilinen JİTEM’in üstlendiği aşikar olmasına rağmen failler bulunmak istenmedi. Mahkemeler yıllar sürdü. Yapılan yargılama artık bir cezasızlık politikasına döndü. 30 yıla dayanan davanın 36’ncı duruşması Ankara’daki Sıhhiye adliyesinde bulunan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yargılamanın son celsesinde duruşma zamanaşımı süresinden bir gün sonraya yani 21 Eylül 2022’e ertelendi."

 

Öne Çıkanlar