Diyarbakır Barosu'ndan yasaklara tepki: Dil sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kimliktir

Diyarbakır Barosu'ndan yasaklara tepki: Dil sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kimliktir
Diyarbakır Barosu, Kocaeli ve Bursa’da AKP’li belediyeler ve valiliklerin Kürt sanatçıların konserlerini iptal etmesine tepki göstererek, 'Yasaklayıcı anlayışı terk edin' çağrısı yaptı.

+GERÇEK-Kürt sanatçıların batı illerinde vereceği konserlerin iptal edilmesi sürüyor. Son dönemde İlk konseri iptal edilen sanatçı Aynur Doğan oldu. Aynur Doğan’ın Kocaeli Derince’de yapacağı konserin AKP’li Kocaeli Derince Belediyesi tarafından iptal edilmesinin ardından bir iptal de Bursa’da yaşandı. Doğan’ın 31 Mayıs Salı günü Bursa’da vereceği konser yine AKP’li belediye tarafından iptal edildi. Doğan’ın ardından bu defa Kürt sanatçı Mem Ararat’ın Bursa’daki konseri Valilik tarafından ‘kamu güvenliği’ gerekçesiyle iptal edildi. Kürt sanatçıların konserlerine yönelik iptallere tepkiler sürüyor.

"YASAK KARARLARI KEYFİ"

Yasaklamalara ilişkin yazılı açıklama yapan Diyarbakır Barosu, dilin salt bir iletişim aracı olmadığını aynı zamanda bir kimlik olduğunu hatırlattı. Yasaklamaların sadece konserlerle sınırlı olmadığının hatırlatıldığı açıklamada, "Ülkenin birçok kentinde konser, tiyatro, festival gibi etkinliklerin yasaklandığına ilişkin hukuka aykırı ve özgürlükleri kısıtlayan kararlar alınmaktadır. Yasak kararlarının alındığı etkinlik ve sanatçılar dikkate alındığında dil, kültür ve yaşam tarzlarına yönelik cinsiyetçi, keyfi ve siyasi saiklerle karaların alındığını gözlemlemekteyiz" denildi.

"YASAK KARARLARI SOYUT GEREKÇELERE DAYANDIRILIYOR"

Söz konusu yasak kararlarının bir kısmının valiliklerce "kamu düzeni", "kamu güvenliğinin sağlanması", "suç işlenmesinin önlenmesi", başkalarının hak ve özgürlüklerinin, genel asayişin korunması" ve "şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi" gibi soyut gerekçelere dayandırıldığının hatırlatıldığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Genel olarak farklı yaşam tarzı ve siyasi görüşte olanlara yönelik gelişen bu yasaklama kararları, son günlerde özellikle Kürt sanatçılara yönelik, yoğunlaşmıştır. Kürt diline ve kültürüne yönelik yıllardır süre gelen asimilasyon ve yasakçı anlayış, bu karalarla bir kez daha kendini göstermektedir.

"BU UYGULAMALAR TOPLUMSAL KUTUPLAŞMAYI DERİNLEŞTİRİR"

Toplumsal hassasiyete konu dil, kültür, yaşam tarzları gibi farklılıkların sorumluluk mevkiinde olan kişi ve kurumlarca görmezden gelinmesi, bu hassasiyetler üzerinden gelişen yasaklamaların siyasi gündem içerisine çekilerek "milli ve manevi" değerler üzerinden tartışılması, şüphesiz  toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecektir. Kamu gücünü kullanan ve karar verici konumunda olanların hukuk sınırlarının dışına çıkılarak sanatçıların müzik dilli, giyim tarzı ve müzik tarzı üzerinden ifade özgürlüğünü hiçe sayan ve sanatçıların hedef haline getirilmesinin demokratik bir düzende kabul etmek mümkün değildir.

"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DEMOKRATİK TOPLUMUN VAZGEÇİLMEZ UNSURUDUR"

İfade özgürlüğü demokratik toplumun vazgeçilmez bir unsuru olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan olduğunu hatırlatmak isteriz.  Sanatçının; özgürce düşünmesi, tasarlaması, eserlerini ortaya koyması veya yaygınlaştırması ve bunun devlet veyahut başkaları tarafından müdahaleye uğramaması sanatçının sanatsal ifade özgürlüğünün gereğidir. Nitekim Türkiye'nin de taraf olduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesiyle taraf devletler 'yaratıcı faaliyetler için zorunlu olan özgürlüğe saygı göstermeyi' taahhüt etmişlerdir. Aynı şekilde  Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 ve Anayasanın 26. maddeleri ifade özgürlüğünü, Anayasanın 27. maddesi ise sanat hürriyetini güvence altına almıştır. Anayasa'nın 64. maddesiyle de devletin, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korumak ve bunun için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğunu hatırlatmak isteriz.

"YASAL YOLLARA BAŞVURACAĞIZ"

Bu çerçevede ilgilileri darbe dönemlerini aratmayacak bu tür sanata, dile ve yaşam tarzlarına yönelik ifade özgürlüğü hakkına, çok dilliğe ve farklılıklara saygı duymayan yasaklayıcı anlayışı terk etmeye, hukuk içinde kalacak bir sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz. Bu hukuksuz uygulamalara yönelik gerekli yasal yollara başvuracağımızı ve sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz."

Öne Çıkanlar