‘Devlet Partisi’ olan kaybeder… Gidecekler…

'Ankaralılaşma' kavramını ilk kullandığımdan bu yana yıllar geçti.

İnternette hafif bir sörf yapınca bu deyimle ne kastettiğimin mükemmel bir şekilde anlaşıldığını gördüm:

- "Çevreden gelip merkeze oturduğunda, nereden geldiğini unutup klasik devlet reflekslerinin benimsenmesi anlamına gelen Türkiye'ye özgü bir kavram.

İktidarın nimetlerinden yararlanıp Ankara’yla demokratikleşme için kavgaya girmekten vazgeçmektir."

-"Ankaralılaşmak, ülke için alınan kararlarda halkın geriye itilmesi, devletin öne çıkmasıdır. Sandıkta verilen sözler Başbakanlık Konutu’nda unutulur.

Çevreniz devletin milletten önde geldiğini işler."

-"Ankaralılaşmak protokoldür; siyah, fiyakalı resmi araçlardır, onlarca kara gözlüklü korumadır.

Bütün bunlar politikacının zamanla kendisini halktan soyutlaması, devletin demir zırhlı kafesine hapsetmesidir."

- "Ankaralılaşmak ihaleleşmektir.

Devletin ihalelerinin büyüsü her politikacının gözünü kamaştırır. gözü kamaşan her politikacı, uzaktan yakından işi olmasa da ihalelere bulaşır, ilgilenir, baktırır."

- "Ankaralılaşmak, Ankaralılaştığını fark etmeyecek bir noktaya gelmektir.

Kendini her eleştiren gazeteciyi düşman bellemek, küsmek, kızmak, kaşlarını çatmak, farkına varamadan etrafının yalnızlaşması, entelektüel bir çöle dönüşmesidir."

- "Ankaralılaşmak, vasata boyun eğmektir.

Sivil diktadan da askeri diktadan da daha tehlikeli olan, vasatın vesayetine teslim olmaktır."

- "Ankaralılaşmak, Sünnileşmek, Türkleşmek, devletleşmektir... Yani Alevisinden Kürdüne Türkiye’nin bütün renklerine tanıdık devlet diliyle set çekmektir."

- "Ankaralılaşmak, sıkıcı bir insana dönüşmektir, espriyi yitirmek, öfkenin diliyle hitabeti marifet bellemektir."

***

AKP yalpalamaya başlayınca birçok insan gibi ben de uyarmaya başlamıştım. 

7 Kasım 2008 tarihli "İlerleme…Ankaralılaşma" yazım şu cümleyle bitiyordu:

"Bu oy erozyonu, daha ziyade AK Parti’nin ivmesi artan bir şekilde diğerlerine benzemesinden...

Özdemir Asaf’ın şiiri gibi:

"Bütün renkler hızla kirleniyordu 

Birinciliği beyaza verdiler..."

Yani... Siyaset odağından ifade edersek...

AK Parti’nin demokratikleşme yolunda yürümeyen ama hızla Ankaralılaşan bir partiye dönüşmesinden…"

***

Bir yıl sonra, 25 Ağustos 2009’da bu uyarımı tekrarlamışım:

"Benim gördüğüm kadarıyla, Türk siyasetinde gelişmenin, kalıcılığın, tarihsel olmanın yegâne formülü ‘Ankara siyasetinin’ tuzağına düşmeden, evrensel ilkeleri sahiplenerek Türkiye’yi ihya etmek.

Ankara’ya rağmen Türkiye’yi dünyalaştırmak.

Bunu yapanın hem siyaseten kazandığı hem de Türkiye’ye kazandırdığı ortada... 

İcraata ‘dünyalaşma’ hedefiyle başlayıp, sonra Ankaralılaşma ile bitirenler de kayboluyor..."

Zaten sonra da on yıl önce 2012 yılında yollarımız tamamen ayrılmış.

***

O tarihten bu yana köprülerin altından çok sular aktı…

"Ankaralılaşma" naif bir terim olarak kaldı…

Keyfiliğin sefaletinde boğulan kara bir rejimin esiri haline geldik…

Özgürlükler, refah kayboldu…

Dün devletin sopası altında inleyenler en keskin "devletçi" oldular…

"Milli ve yerli…"

"Koskoca Devletin valisi…" "Devletin bilmemnesi…"

Aşınmış eski sakızları utanmadan çiğnemeye başladılar…

En çapsızından devletleşmenin paradosine döndüler…

***

Cumartesi günkü Maltepe Mitingini dinlerken, tek amaçları "açık büfeden" ayrılmamak olan zevatın önce Ankaralılaşıp, sonra da nasıl devletleştiğini, halktan nasıl vazgeçtiğini gördüm…

-Çocuğu ile markete gitmek istemeyen ev işçisi kadın…

-Eskiden ezik domates topladığını, artık kimsenin sokağa ezik domates atmadığını söyleyerek çöpten bulduğu plastik terliğini gösteren kâğıt toplayıcısı…

-Her iki kalçasında protez olmasına rağmen geçinmek için bulaşığa giden 65 yaşında, "makarnaya hasret" olduğunu haykıran kadın…

AKP’nin 2022 Türkiye’si….

"Devletin bekası" laflarıyla bir milletin yaşamını yok eden siyaset anlayışının sonuçları…

Halktan nasıl koptukları, devlet mahfillerinde, devletin kurumlarını da yok ederek kaybolduklarının resmiydi bunlar…

***

Cumartesi günü Gaziantep’ten İstanbul’a mağdur edilen halk sokağa inmeye başladı…

Millet diyerek gelip devletleşenlere, unuttukları halkın haykırışıydı bu…

Sadat Madat…

Hile…

Oy çalma, yandaş hâkim atama…

Nafile…

"Devlet Partisi" olan kaybeder…

Devletleştiler, halkı unuttular

Ne yaparlarsa yapsınlar…

İlk seçimde gidecekler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi